Bugünün Haberi
8 Nisan 2025, 16:23
13

Demir Eksikliği Vücudu Sessizce Tehdit Ediyor

Dünya genelinde yaygın görülen bir beslenme yetersizliği olan demir eksikliği, vücudun birçok temel fonksiyonunu fark edilmeden olumsuz etkileyebiliyor. Uzmanlar, yeterli demir alımının sağlanmaması durumunda vücudun yeterli hemoglobin üretemeyeceğini ve bunun da zamanla enerji düşüklüğünden bağışıklık sistemi zayıflamasına kadar çeşitli ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarabileceğini belirtiyor.
Demir Eksikliği Vücudu Sessizce Tehdit Ediyor

Demir, kırmızı kan hücrelerinin oksijeni vücudun çeşitli bölgelerine taşımasına yardımcı olan hemoglobinin temel bir bileşenidir. Yeterli demir olmadığında, bu hayati süreç aksar ve vücut "sessizce" olumsuz etkilenmeye başlar. İşte demir eksikliğinin yol açabileceği 7 önemli sağlık sorunu:

  1. Sürekli Yorgunluk ve Halsizlik: Demir eksikliğinin en belirgin ve erken belirtilerinden biri sürekli yorgunluk ve halsizlik hissidir. Yeterli oksijen taşınamadığı için hücreler enerji üretmekte zorlanır, bu da günlük aktiviteleri bile yorucu hale getirebilir.
  2. Bağışıklık Sisteminin Zayıflaması: Demir, bağışıklık sisteminin düzgün çalışması için kritik bir mineraldir. Demir eksikliği, vücudun enfeksiyonlara karşı direncini düşürerek sık sık hastalanmaya neden olabilir.
  3. Konsantrasyon Güçlüğü ve Dikkat Eksikliği: Beyin fonksiyonları da demir eksikliğinden olumsuz etkilenir. Odaklanma sorunları, dikkat dağınıklığı ve hafıza problemleri demir eksikliğinin yaygın sonuçları arasındadır. Özellikle çocuklar ve gençler için öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
  4. Soluk Cilt ve Göz Altı Morlukları: Hemoglobinin azalması cilt renginin soluklaşmasına ve göz altlarında morlukların belirginleşmesine neden olabilir. Bu durum, vücuttaki oksijen seviyesinin düştüğünün önemli bir işaretidir.
  5. Nefes Darlığı ve Çarpıntı: Egzersiz sırasında veya hatta dinlenirken hissedilen nefes darlığı ve kalp çarpıntısı, vücudun yeterli oksijen alamamasının bir sonucu olabilir ve demir eksikliğinin ciddi bir belirtisi olarak değerlendirilmelidir.
  6. Baş Ağrısı ve Baş Dönmesi: Beyine yeterli oksijen gitmemesi baş ağrılarına ve baş dönmesine yol açabilir. Bu durum günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir.
  7. Tırnaklarda ve Saçlarda Kırılma: Demir eksikliği, tırnakların kolayca kırılmasına, incelmesine ve hatta kaşık şeklinde (koilonişi) bir görünüm almasına neden olabilir. Aynı şekilde saç dökülmesi ve saçların cansızlaşması da demir eksikliğinin belirtileri arasında yer alabilir.

Demir Eksikliğinden Korunma Yolları:

Uzmanlar, demir eksikliğinden korunmak için dengeli ve demir açısından zengin bir beslenme düzeni oluşturmanın önemini vurguluyor. Kırmızı et, karaciğer, kuru baklagiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve pekmez gibi besinler iyi birer demir kaynağıdır. Ayrıca, C vitamini içeren besinlerin demir emilimini artırdığı da unutulmamalıdır.


Eğer demir eksikliği belirtileri yaşıyorsanız, vakit kaybetmeden bir doktora başvurarak gerekli kan testlerini yaptırmanız ve doktorunuzun önerdiği tedavi yöntemlerini uygulamanız büyük önem taşımaktadır. Erken teşhis ve doğru tedavi ile demir eksikliğinin yol açabileceği ciddi sağlık sorunlarının önüne geçilebilir.

28 Haziran 2025, 09:27
7
(Güncellendi: 28 Haziran 2025, 09:27)

Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Bilim Kafe etkinliğinde açıklanan çarpıcı detaylara göre, anne sütü sadece besin değil, sağlıklı yaşamın temeli olan biyolojik bir sistem.
Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Türkiye genelinde başlattığı “Bilim Kafe” buluşmalarının Çanakkale durağında, anne sütü ile ilgili daha önce pek duyulmamış bilgiler paylaşıldı. “Anne sütü sadece bir besin değil, yaşam boyu etkili bir biyolojik sistem” vurgusu dikkat çekti.

Etkinlik, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Bilim İletişimi Ofisi tarafından Truva Atı karşısındaki Çağlar Kaynak Basketbol Sahası'nda gerçekleştirildi. Programda, ÇOMÜ Araştırma Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Sercan Karav, anne sütüyle ilgili çarpıcı bilimsel verileri katılımcılarla paylaştı.

ABD’de Milyon Dolarlık Projede Anne Sütünü Araştırdı

Prof. Dr. Karav, devlet bursuyla gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde milyon dolarlık bir araştırma projesi kapsamında anne sütü üzerine bilimsel çalışmalar yürüttüğünü açıkladı. Edindiği bu değerli bilimsel bilgileri Türkiye’deki genç araştırmacılarla paylaşmaya devam ettiğini belirtti.

Normal Doğum ve Anne Sütü, Sağlıklı Mikrobiyota İçin Temel

Anne sütüyle birlikte vajinal doğumun da insan sağlığında büyük rol oynadığını belirten Karav, sağlıklı bir mikrobiyota oluşumunun bu iki faktöre bağlı olduğunu dile getirdi. “Anne sütü, yararlı mikroorganizmaların çoğalmasına yardımcı olan özel oligosakkaritler içeriyor. Bu yapılar sadece anne sütünde bulunuyor ve sağlık üzerinde derin etkileri var.” dedi.

Sezaryen ve Erken Sütten Kesme, Alerji Riskini Artırıyor

Gelişmiş toplumlarda giderek yaygınlaşan sezaryen doğumların ve bebeklerin anne sütünden erken kesilmesinin alerji başta olmak üzere birçok sağlık sorununa zemin hazırladığını söyleyen Karav, “Modernleşme arttıkça sağlık sorunları da artıyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri, bebek ile anne sütü arasındaki bağın kopması.” ifadelerini kullandı.

İlk 6 Ay ve 1 Yıl Arası Mutlaka Anne Sütü Önerisi

Prof. Dr. Karav, bebek beslenmesinde ilk 6 ayın ve ideal olarak ilk 1 yılın yalnızca anne sütüyle geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu sürecin bilimsel anlamda tartışmasız olduğunu belirterek, “Anne sütü, bebek için özel olarak tasarlanmış bir sıvı. Başka hiçbir şey onun yerini tutamaz.” dedi.

Süt Karşıtlığı Artıyor ama Yerine Koyacak Alternatif Yok

Son dönemde kamuoyunda sıkça konuşulan süt karşıtlığı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Karav, “Alternatif bir kaynak bulunmadığı sürece inek ya da keçi sütü gibi seçenekler, anne sütü sonrası için en iyi tercihler olmaya devam edecek.” dedi. Anne sütünün ise her zaman öncelikli ve vazgeçilmez olduğunu sözlerine ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...