Bugünün Haberi
28 Haziran 2025, 09:27
5
(Güncellendi: 28 Haziran 2025, 09:27)

Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Bilim Kafe etkinliğinde açıklanan çarpıcı detaylara göre, anne sütü sadece besin değil, sağlıklı yaşamın temeli olan biyolojik bir sistem.
Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Türkiye genelinde başlattığı “Bilim Kafe” buluşmalarının Çanakkale durağında, anne sütü ile ilgili daha önce pek duyulmamış bilgiler paylaşıldı. “Anne sütü sadece bir besin değil, yaşam boyu etkili bir biyolojik sistem” vurgusu dikkat çekti.

Etkinlik, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Bilim İletişimi Ofisi tarafından Truva Atı karşısındaki Çağlar Kaynak Basketbol Sahası'nda gerçekleştirildi. Programda, ÇOMÜ Araştırma Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Sercan Karav, anne sütüyle ilgili çarpıcı bilimsel verileri katılımcılarla paylaştı.

ABD’de Milyon Dolarlık Projede Anne Sütünü Araştırdı

Prof. Dr. Karav, devlet bursuyla gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde milyon dolarlık bir araştırma projesi kapsamında anne sütü üzerine bilimsel çalışmalar yürüttüğünü açıkladı. Edindiği bu değerli bilimsel bilgileri Türkiye’deki genç araştırmacılarla paylaşmaya devam ettiğini belirtti.

Normal Doğum ve Anne Sütü, Sağlıklı Mikrobiyota İçin Temel

Anne sütüyle birlikte vajinal doğumun da insan sağlığında büyük rol oynadığını belirten Karav, sağlıklı bir mikrobiyota oluşumunun bu iki faktöre bağlı olduğunu dile getirdi. “Anne sütü, yararlı mikroorganizmaların çoğalmasına yardımcı olan özel oligosakkaritler içeriyor. Bu yapılar sadece anne sütünde bulunuyor ve sağlık üzerinde derin etkileri var.” dedi.

Sezaryen ve Erken Sütten Kesme, Alerji Riskini Artırıyor

Gelişmiş toplumlarda giderek yaygınlaşan sezaryen doğumların ve bebeklerin anne sütünden erken kesilmesinin alerji başta olmak üzere birçok sağlık sorununa zemin hazırladığını söyleyen Karav, “Modernleşme arttıkça sağlık sorunları da artıyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri, bebek ile anne sütü arasındaki bağın kopması.” ifadelerini kullandı.

İlk 6 Ay ve 1 Yıl Arası Mutlaka Anne Sütü Önerisi

Prof. Dr. Karav, bebek beslenmesinde ilk 6 ayın ve ideal olarak ilk 1 yılın yalnızca anne sütüyle geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu sürecin bilimsel anlamda tartışmasız olduğunu belirterek, “Anne sütü, bebek için özel olarak tasarlanmış bir sıvı. Başka hiçbir şey onun yerini tutamaz.” dedi.

Süt Karşıtlığı Artıyor ama Yerine Koyacak Alternatif Yok

Son dönemde kamuoyunda sıkça konuşulan süt karşıtlığı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Karav, “Alternatif bir kaynak bulunmadığı sürece inek ya da keçi sütü gibi seçenekler, anne sütü sonrası için en iyi tercihler olmaya devam edecek.” dedi. Anne sütünün ise her zaman öncelikli ve vazgeçilmez olduğunu sözlerine ekledi.

27 Haziran 2025, 14:08
7
(Güncellendi: 27 Haziran 2025, 14:08)

Bilim Dünyasından Çığır Açan Duyuru: D Vitamini Yaşlanmayı Yavaşlatıyor!

Yaşlanma karşıtı sırrı çözmeye yönelik bilimsel araştırmalara her gün bir yenisi eklenirken, son bulgular umut vaat ediyor! Amerikan Klinik Beslenme Dergisi'nde yayımlanan yeni bir araştırma, D vitamini takviyesinin biyolojik yaşlanmayı önemli ölçüde yavaşlatabileceğini ortaya koydu. Tam 5 yıl süren bu kapsamlı çalışma, D3 vitamini alan kişilerde telomer kısalmasının %30 daha az olduğunu ve bunun yaklaşık 3 yıllık bir yaşlanma gecikmesine denk geldiğini belirledi.
Bilim Dünyasından Çığır Açan Duyuru: D Vitamini Yaşlanmayı Yavaşlatıyor!

Telomerler, kromozomlarımızın uçlarında bulunan ve DNA'mızı koruyan koruyucu başlıklardır. Her hücre bölünmesinde telomerler biraz kısalır ve bu kısalma, hücresel yaşlanmanın ve hastalık riskinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilir. Telomerler çok kısaldığında, hücreler işlevini yitirir veya ölür. Bu da doku ve organ yaşlanmasına katkıda bulunur.

VITAL randomize kontrollü klinik deneyine dayanan yeni araştırma, düzenli D3 vitamini takviyesinin telomer kısalmasını yavaşlatarak hücresel yaşlanma sürecine olumlu etki ettiğini gösterdi. Çalışmaya katılan 55 yaş üstü kadınlar ve 50 yaş üstü erkeklerden oluşan bin 54 kişi, 5 yıl boyunca izlendi. Sonuçlar, D3 vitamini kullanan grupta yaşlanmanın yaklaşık 3 yıl geciktiğini işaret ediyor.

Çalışmanın sorumlusu Dr. Haidong Zhu, bulguların oldukça heyecan verici olduğunu belirterek, "Hedefli D vitamini takviyesinin biyolojik yaşlanmaya karşı umut verici bir strateji olabileceğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. İlginç bir şekilde, aynı çalışma Omega-3 yağ asitlerinin telomer uzunluğu üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını da ortaya koydu.



Media content

D Vitamini Nereden Alınır?


Bilim insanları tarafından günlük önerilen D vitamini takviyesi miktarının 400-800 IU olduğu belirtiliyor. Ancak D vitaminini sadece takviyelerden değil, bazı doğal kaynaklardan da almak mümkün:

  • Güneş Işığı: D vitamini almanın en doğal ve etkili yoludur. Güneş ışınlarının cilde temas etmesiyle vücut, D vitaminini sentezler.
  • Morina Karaciğeri Yağı: Yüksek miktarda D vitamini içerir.
  • Pişmiş Kılıçbalığı ve Somon: Özellikle yağlı balıklar D vitamini açısından zengindir.
  • Konserve Ton Balığı: Pratik ve ulaşılabilir bir D vitamini kaynağıdır.
  • Sığır Karaciğeri: Diğer besinler kadar yüksek olmasa da D vitamini içerir.
  • Yumurta Sarısı: Az miktarda D vitamini barındırır.
  • D Vitaminiyle Zenginleştirilmiş Süt ve Bazı Gıdalar: Piyasada D vitaminiyle zenginleştirilmiş süt, yoğurt, tahıl gevrekleri gibi ürünler de bulunabilir.

Bu yeni araştırma, D vitamininin sadece kemik sağlığı için değil, aynı zamanda yaşlanma sürecini yavaşlatma potansiyeliyle de ne kadar kritik bir rol oynadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak herhangi bir takviye kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız gerektiğini unutmayın.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...