Bugünün Haberi
14 Haziran 2025, 15:01
17
(Güncellendi: 14 Haziran 2025, 15:01)

Trump İsrail'e ihanet mi etti? Destekçiler neden öfkeli?

ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail'e verdiği koşulsuz destek, kendi tabanı içerisinde derin bir huzursuzluğa yol açtı. İran-İsrail gerilimi tırmanırken, "Önce Amerika" ilkesiyle yola çıkan Trump'ın, tabanından gelen "ihanet duygusu ve öfke" ile karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Trump İsrail'e ihanet mi etti? Destekçiler neden öfkeli?

Ortadoğu'daki gerilim, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarıyla birlikte yeni bir boyut kazanırken, bu durum ABD siyasetinde de beklenmedik bir tartışmanın fitilini ateşledi. El Cezire'nin değerlendirmesine göre, Donald Trump'ın "tüm savaşları durdurma" taahhüdü, İsrail-İran çatışmasıyla birlikte ciddi bir sınavdan geçiyor. Haberde, yaşananların "Trump'ın tabanını böldüğü" yorumuna yer verilmesi dikkat çekiyor.

Media content

"Önce Amerika" İlkesi Sorgulanıyor

Trump'ın ikinci kez başkanlık koltuğuna oturma hedefi doğrultusunda benimsediği "Önce Amerika" (America First) sloganı, pek çok sağcı siyasetçi ve yorumcu tarafından sorgulanmaya başlandı. Quincy Enstitüsü'nün icra direktörü yardımcısı Trita Parsi, "Önce Amerika tabanının pek çok bölümünde çok güçlü bir ihanet duygusu ve öfke var çünkü ABD’nin bu tür savaşlara dahil olmasına ya da bunları desteklemesine gerçek anlamda karşı çıkıyorlar" dedi.

Parsi, bu kesimin İsrail'e "büyük ölçüde şüphe ile yaklaşmaya başladığını" ve bu tür savaşların Cumhuriyetçi başkanlıkların başarısızlığına yol açtığına inandıklarını vurguladı. Bu durum, "Amerika'nın daha geniş iç gündeminden taviz verilmesine" neden olduğu düşünülüyor.

Media content

"Amerika, İsrail'in Savaşını Desteklememeli"

Trump'ın "Amerika'yı Yeniden Büyük Kıl" (MAGA) hareketinin önde gelen isimlerinden eski Fox News sunucusu Tucker Carlson, ABD'nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "savaşa aç hükümetini" desteklememesi gerektiğini açıkça dile getirdi. Carlson, yayınında "Eğer İsrail bu savaşı yürütmek istiyorsa bunu yapmak için her türlü hakkı var. Egemen bir ülke ve istediğini yapabilir. Ama Amerika’nın desteğiyle değil…" ifadelerini kullandı.

Carlson, İran ile olası bir savaşın "bir sonraki nesil terörizmi körükleyebileceği" ve binlerce ABD'linin "yabancı bir gündem adına" ölebileceği uyarısında bulundu. "Bu olasılıklardan herhangi birinin ABD için faydalı olmayacağını söylemeye gerek yok… Ama başka bir seçenek var: İsrail’i bırak. Bırakın kendi savaşlarını yürütsünler" diyerek ABD'nin bu çatışmadan uzak durması gerektiğini savundu.

Media content

Cumhuriyetçi Kanattan Barış Çağrıları

Trump'ın tabanındaki bu rahatsızlık sadece Carlson ile sınırlı değil. Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Amerikan halkının büyük çoğunlukla sonsuz savaşlara karşı olduğunu ve 2024 yılında Trump’a bu sebeple oy verdiklerini" belirtti. Paul, Başkan Trump'ı "çizgisinde kalmaya, Amerika’yı birinci sıraya koymaya ve diğer ülkeler arasındaki herhangi bir savaşa katılmamaya" çağırdı.

Kongre üyesi Marjorie Taylor Greene de X hesabından "Barış için dua ediyorum. Barış" ifadeleriyle saldırılara karşı olduğunu gösterdi. Cumhuriyetçi aktivist ve yorumcu Charlie Kirk ise "MAGA tabanımız hiçbir şekilde savaş istemiyor" diyerek, ABD'nin bu çatışmaya dahil olmasını istemediklerini vurguladı.

Bu çatlak, Trump'ın dış politika yaklaşımının kendi tabanı tarafından ne denli yakından takip edildiğini ve "Önce Amerika" ilkesinin sadece bir slogandan ibaret olmadığını gösteriyor. İran-İsrail geriliminin derinleşmesi, Trump'ın başkanlık kampanyası sürecinde bu iç tartışmalarla nasıl başa çıkacağı sorusunu da beraberinde getiriyor.

17 Temmuz 2025, 22:08
7

Türkiye ve 10 Arap Ülkesi Suriye için ortak tavır aldı

Türkiye ve 10 Arap ülkesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü destekleyen ortak açıklama yayımladı. İsrail saldırılarına sert tepki gösterildi.
Türkiye ve 10 Arap Ülkesi Suriye için ortak tavır aldı

Türkiye ile birlikte 10 Arap ülkesinin imzasını taşıyan ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından duyurulan ortak bildiri, son günlerde Orta Doğu’daki dengeleri yeniden tartışmaya açtı.

Yayınlanan metinde, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne güçlü bir destek vurgulanırken, ülkenin iç işlerine yönelik her türlü dış müdahalenin karşısında olunduğu açıkça belirtildi. Özellikle İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları sert bir dille kınandı. Bildiride ayrıca, bölgesel istikrar için Arap-Türk iş birliğinin önemine dikkat çekildi.

Suriye'deki siyasi sürecin desteklenmesi ve barışçıl çözüm yollarının diyalog üzerinden ilerletilmesi gerektiği mesajı verildi. Açıklamaya Suudi Arabistan’ın yanı sıra Türkiye, Mısır, Ürdün ve Körfez ülkeleri de imza attı.

 

Ortak Bildiriden Dikkat Çeken Mesajlar

Suriye’nin Egemenliği Ön Planda

Ortak bildiride, Suriye’nin ulusal egemenliğine ve toprak bütünlüğüne dair kararlılık açık bir dille ifade edildi. İmzacı ülkeler, herhangi bir dış müdahalenin ülkenin iç barışını ve siyasi çözüm sürecini sekteye uğratacağına dikkat çekti. Özellikle “Suriye halkının kendi geleceğine dış baskı olmadan karar vermesi gerektiği” vurgulandı.

İsrail’in Saldırılarına Net Tepki

Metinde en dikkat çeken başlıklardan biri ise İsrail’e yönelik sert eleştiriler oldu. İsrail’in Suriye topraklarına düzenlediği hava saldırıları uluslararası hukuka aykırı bulunarak, “bölgesel güvenliği tehdit eden eylemler” olarak tanımlandı. Açıklamada, “Bu saldırılar, sadece Suriye’yi değil, tüm bölgeyi istikrarsızlığa sürüklüyor,” ifadeleri kullanıldı.

Diplomasi ve Bölgesel Diyalog Vurgusu

Ortak açıklamada, çözümün silahla değil diyalogla mümkün olabileceğine dikkat çekildi. Özellikle Türkiye ile Arap ülkeleri arasında son dönemde gelişen diplomatik temasların önemine değinilerek, “Siyasi çözüm, karşılıklı anlayış ve diplomatik çabaların güçlendirilmesiyle sağlanabilir,” denildi. Barışçıl yöntemlerin desteklenmesi gerektiği çağrısı yinelendi.

İmza Atan Ülkeler ve Yeni Bölgesel Denge

Ortadoğu’da Yeni Diplomatik Adımlar

Açıklamada imzası bulunan ülkeler şöyle sıralandı: Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Umman, Katar, Irak, Lübnan ve Türkiye. Bu geniş diplomatik mutabakat, bazı çevreler tarafından “Ortadoğu’da yeni bir diplomatik blok oluşumu” şeklinde yorumlandı.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...