Bugünün Haberi
18 Haziran 2025, 20:18
21

Arı Ekmeği Yeni Gelir Kapısı mı? Kilosu 3000 TL!

Bir zamanlar bal üreticileri tarafından değeri bilinmeyip çöpe atılan arı ekmeği, şimdilerde adeta bir "altın madeni"ne dönüştü. Yüksek protein içeriği ve sağlığa faydalarıyla dikkat çeken bu doğal ürün, günümüzde kilosu 3 bin liradan alıcı bularak arıcılar için yeni bir gelir kapısı haline geldi.
Arı Ekmeği Yeni Gelir Kapısı mı? Kilosu 3000 TL!

Arı ekmeği, arıların çiçek ve bitkilerden topladıkları polenleri kovanlarına getirerek kendi enzimleri ve salgılarını katarak fermente etmesiyle ürettikleri eşsiz bir besindir. 25 yıldır arıcılık yapan Engin Ekinci, arı ekmeğinin arıların ve tabiatın hammaddesi olduğunu belirtiyor.

Ekinci, "Birkaç yıl önce arı ekmeği üretilmiyordu, hatta çöp olarak atılıyordu. Son yıllarda ise arı ekmeği yerli arıcılarımız tarafından üretiliyor" diyerek ürünün değerinin yeni yeni anlaşıldığını vurguladı.

Bir Çay Kaşığı Bir Kilo Ete Bedel: Şaşırtıcı Faydaları!

Arı ekmeği, zengin besin içeriğiyle dikkat çekiyor. İçerisinde yaklaşık 22-23 çeşit amino asit barındıran bu doğal ürün, protein açısından son derece zengin. Bal üreticileri, bir çay kaşığı arı ekmeğinin yaklaşık 1 kilogram ete eşdeğer miktarda protein barındırdığını ifade ediyor.

Bu özelliğiyle arı ekmeği, özellikle diyet yapan bireyler ve çocukların gelişimi için destekleyici bir gıda olarak sıkça tercih ediliyor. Akciğer hastalıkları, prostat, eklem ağrıları gibi birçok rahatsızlığa iyi geldiği iddia edilen arı ekmeği, tam anlamıyla bir şifa deposu olarak görülüyor. Birçok farklı çiçekten elde edilen polenlerin fermantasyonuyla oluşan bu ürün, bağışıklık sistemini destekleyici ve genel sağlığı iyileştirici özelliklere sahip.

Arı ekmeğinin sağlık bilincinin artmasıyla birlikte popülaritesinin de arttığı ve arıcılar için önemli bir ekonomik değere dönüştüğü gözlemleniyor.

8 Temmuz 2025, 19:07
5
(Güncellendi: 8 Temmuz 2025, 19:07)

Frengi (Sifiliz) Nedir? Belirtileri, Teşhisi ve Tedavisi

Cinsel yolla bulaşan önemli enfeksiyonlardan biri olan frengi (sifiliz), erken teşhis ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bakteriyel bir hastalıktır. Peki, sifiliz tam olarak nedir, hangi belirtilerle kendini gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?
Frengi (Sifiliz) Nedir? Belirtileri, Teşhisi ve Tedavisi

Halk arasında frengi olarak bilinen sifiliz, Treponema pallidum adlı bir bakterinin neden olduğu, cinsel yolla bulaşan (CYBH) sistemik bir enfeksiyondur. Deri, mukoz membranlar (ağız içi, genital bölge gibi), lenf düğümleri, beyin, kalp ve diğer organları etkileyebilir. Erken dönemde fark edilip tedavi edildiğinde kolayca iyileşebilen bu hastalık, tedavi edilmezse ciddi ve kalıcı hasarlara yol açabilir.


Frengi Nasıl Bulaşır?


Frengi, genellikle enfekte bir kişinin şankır adı verilen ağrısız yaralarıyla (genital organlarda, ağızda veya rektumda görülebilir) doğrudan temas yoluyla bulaşır. Cinsel ilişki (vajinal, anal veya oral) en yaygın bulaşma yoludur. Ayrıca hamile bir anneden bebeğine de doğum sırasında veya anne karnında bulaşabilir (konjenital sifiliz).


Frenginin Evreleri ve Belirtileri


Frengi, tedavi edilmezse dört farklı evrede ilerler ve her evrede farklı belirtiler gösterebilir:

  1. Birincil Sifiliz (Primer Sifiliz):
    • Bakterinin vücuda girmesinden 10 ila 90 gün sonra (ortalama 21 gün) ortaya çıkar.
    • Bulaşma yerinde (genellikle cinsel organlar, anüs, ağız) şankr adı verilen tek veya birden fazla, küçük, yuvarlak, ağrısız bir yara oluşur. Bu yara, genellikle sert kenarlıdır ve birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşebilir, ancak hastalık ilerlemeye devam eder.
    • Yakındaki lenf bezlerinde şişlik görülebilir.
  2. İkincil Sifiliz (Sekonder Sifiliz):
    • Birincil sifilizden birkaç hafta sonra ortaya çıkar.
    • Vücudun çeşitli yerlerinde, avuç içleri ve ayak tabanları dahil, genellikle kaşıntısız, kırmızı-kahverengi döküntüler görülür. Bu döküntüler zamanla kaybolabilir.
    • Grip benzeri belirtiler (ateş, yorgunluk, boğaz ağrısı, kas ağrıları), lenf bezlerinde şişlik, saç dökülmesi (yama şeklinde), baş ağrısı ve kilo kaybı gibi belirtiler de eşlik edebilir.
    • Ağızda, genital bölgede veya anal bölgede kondiloma lata adı verilen siğile benzeyen beyazımsı lezyonlar oluşabilir. Bu lezyonlar oldukça bulaşıcıdır.
  3. Gizli (Latent) Sifiliz:
    • Belirti göstermeyen bir evredir. Birincil ve ikincil sifiliz belirtileri kaybolduktan sonra başlar.
    • Bu evre yıllarca sürebilir ve bakteri vücutta aktif olmaya devam eder, ancak herhangi bir belirti vermez.
    • Bu aşamada hala bulaşıcı olabilir.
  4. Üçüncül Sifiliz (Tersiyer Sifiliz):
    • Gizli evrenin ardından tedavi edilmeyen kişilerin yaklaşık %15-30'unda ortaya çıkar ve enfeksiyondan yıllar hatta on yıllar sonra görülebilir.
    • Beyin, sinir sistemi, kalp, damarlar, kemikler ve diğer organlarda ciddi hasarlara yol açar.
    • Nörosifiliz: Felç, uyuşma, demans, körlük, işitme kaybı ve koordinasyon bozuklukları gibi nörolojik sorunlara neden olabilir.
    • Kardiyovasküler sifiliz: Aort anevrizması gibi ciddi kalp ve damar sorunlarına yol açabilir.
    • Gomlar: Deride, kemiklerde veya iç organlarda oluşan yumuşak, tümör benzeri büyümelerdir.


Media content

Teşhis ve Tedavi


Teşhis: Frengi teşhisi genellikle kan testleri ile konulur. VDRL ve RPR gibi tarama testleri ve ardından TPHA veya FTA-ABS gibi doğrulama testleri kullanılır. Şankır veya döküntülerden alınan örneklerle de bakteri mikroskop altında incelenebilir.

Tedavi: Erken evre frengi, penisilin enjeksiyonları ile kolayca tedavi edilebilir. Tek bir penisilin dozu genellikle birincil, ikincil veya erken gizli sifilizi tedavi etmek için yeterlidir. Geç evre frengi ise daha uzun süreli ve daha yüksek dozlarda penisilin tedavisi gerektirebilir. Penisiline alerjisi olan kişiler için alternatif antibiyotikler mevcuttur.

Önemli: Frengi tedavisi, daha önce oluşan organ hasarlarını geri döndüremeyebilir, ancak hastalığın ilerlemesini durdurur. Tedavi sonrası doktorun önerdiği takip testlerinin yapılması ve iyileşmenin teyit edilmesi büyük önem taşır.


Korunma Yolları


  • Güvenli Cinsel İlişki: Prezervatif kullanımı, frengi ve diğer CYBH'lere karşı korunmada etkilidir, ancak şankırın prezervatifin kaplamadığı bir alanda olması durumunda bulaşma riski devam edebilir.
  • Düzenli Tarama: Cinsel olarak aktif kişiler ve risk grubundaki bireylerin düzenli CYBH taramaları yaptırması önemlidir.
  • Partner Bilgilendirmesi: Eğer frengi teşhisi konulursa, cinsel partnerlerinizi bilgilendirerek onların da test yaptırmasını ve tedavi olmasını sağlamak, bulaşma zincirini kırmak için kritik öneme sahiptir.

Frengi, toplum sağlığı için önemli bir tehdit olmaya devam etmektedir. Bilinçli olmak, belirtileri tanımak ve erken teşhisle tedaviye ulaşmak, hem bireysel hem de toplumsal sağlığın korunması açısından hayati bir adımdır.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...