Bugünün Haberi
8 Ekim 2025, 15:37
4

Antalya ve Muğla’da Kış Sürprizi! Mevsimin İlk Karı Düştü

Sonbaharın etkisini artırdığı bugünlerde, Antalya ve Muğla’nın yüksek kesimlerine mevsimin ilk karı düştü. Kaş’ın Akdağ bölgesi ve Muğla’nın Girdev Yaylası beyaza bürünürken, vatandaşlar ve Yörükler kar manzarasının keyfini çıkardı. Hava sıcaklıklarının hızla düşmesiyle birlikte, bölgede kış hazırlıkları da başladı.
Antalya ve Muğla’da Kış Sürprizi! Mevsimin İlk Karı Düştü

Türkiye genelinde sonbaharın serin havası etkisini artırmaya devam ediyor. Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde hava sıcaklıklarındaki ani düşüş, yüksek rakımlı yerlerde kar yağışını beraberinde getirdi. Antalya ve Muğla’nın zirvelerine mevsimin ilk karı düşerken, doğa beyaza büründü.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün uyarılarının ardından serin hava etkili olurken, bazı bölgelerde sıcaklıklar 10 dereceye kadar geriledi. Vatandaşlar bu ani düşüşe hazırlıksız yakalanırken, yüksek kesimlerde karla kaplanan manzaralar kartpostallık görüntüler oluşturdu.

ANTALYA AKDAĞ’DA BEYAZ GÜZELLİK

Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Gömbe Mahallesi’nde, 2.700 metre rakımlı Akdağ bölgesine gece saatlerinde yoğun kar yağdı. Karla kaplanan dağ, sabah saatlerinde beyaz bir örtüyle göz kamaştırıcı bir görüntü sundu. Bölgeye gelen vatandaşlar, mevsimin ilk karını görmek ve fotoğraf çekmek için Akdağ eteklerinde buluştu.

Soğuyan hava, bölgede yaşayan Yörükleri de harekete geçirdi. Yaylalarda hayvanlarını otlatan Yörükler, kar yağışı sonrası dönüş hazırlıklarına başladı. Kaygan yollar, zorlu ama alışıldık bir göç yolculuğuna işaret ediyor.

MUĞLA GİRDEV YAYLASI BEYAZA BÜRÜNDÜ

Muğla’da dün etkili olan yağışların ardından hava sıcaklıkları hızla düşerken, Seydikemer ilçesine bağlı 2.100 metre rakımlı Girdev Yaylası’na mevsimin ilk karı düştü. Yaz aylarında doğaseverlerin uğrak noktası olan yayla, beyaz örtüsüyle farklı bir güzelliğe büründü.

Kar yağışı, hem bölge halkı hem de doğa tutkunları için sürpriz oldu. Fotoğraf meraklıları, karın oluşturduğu doğal güzellikleri ölümsüzleştirmek için yaylaya akın etti.

KIŞ HAZIRLIKLARI BAŞLADI

Antalya ve Muğla’nın yüksek kesimlerinde karın etkili olması, kışın yaklaştığının habercisi olarak değerlendiriliyor. Meteoroloji yetkilileri, önümüzdeki günlerde sıcaklıkların daha da düşeceğini ve kar yağışının diğer yüksek kesimlerde de görülebileceğini belirtti.

Doğal güzellikleriyle ünlü bölgelerde yaşanan kar sürprizi, hem bölge halkına hem de ziyaretçilere unutulmaz manzaralar sundu.

6 Ekim 2025, 00:18
4
(Güncellendi: 6 Ekim 2025, 00:18)

Yağlı Güreşin Bilinmeyen Yönü Asırlık Mirasın Gücü ve Onuru!

Türk kültürünün kalbinde yüzyıllardır yaşayan yağlı güreş, sadece bir spor değil, bir yaşam felsefesi. Güç, sabır ve inancın sembolü olan bu ata sporu, Kırkpınar’da her yıl onur mücadelesine dönüşüyor. Zeytinyağının ışıltısı altında yapılan her güreş, bir milletin ruhunu temsil ediyor. İşte yağlı güreşin kökenlerinden günümüze uzanan destansı yolculuğu…
Yağlı Güreşin Bilinmeyen Yönü Asırlık Mirasın Gücü ve Onuru!

Türk kültüründe binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan yağlı güreş, sadece kas gücüyle değil, inanç, sabır ve karakterle icra edilen bir spordur. Her kispet giyen pehlivan, sahaya çıktığında bir milletin onurunu temsil eder. Kırkpınar’da çalan davul zurna sesi, bugün bile Türk milletinin kalp atışı gibidir.

Kökenler: Orta Asya’dan Günümüze Uzanan Ata Sporu

Yağlı güreşin kökeni, Orta Asya bozkırlarında güç ve çevikliğin sembolü olarak doğmuştur. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde saraylarda dahi yapılan güreşler, bu sporun devletin himayesinde gelişmesini sağlamıştır.

Edirne’de her yıl düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde yer alarak, bu geleneğin uluslararası alandaki önemini tescillemiştir.

Pehlivanların vücutlarına sürdükleri zeytinyağı, hem dayanıklılığı hem de stratejiyi ön plana çıkarır. Bu yönüyle yağlı güreş, fiziksel gücün yanında zekânın da mücadelesidir.

Kırkpınar: Asırlık Geleneğin Kalbi

yüzyıldan bu yana devam eden Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Türk milletinin en köklü spor organizasyonlarından biridir. Efsaneye göre, Rumeli seferi sırasında güreş tutan 40 Osmanlı askerinin hikâyesi, bu mirasın başlangıcıdır.

Bugün Kırkpınar’da kazanılan Altın Kemer, bir sporcunun sadece başarısını değil, karakterini de simgeler. Edirne halkı için Kırkpınar, bir spor etkinliğinden çok kültürel bir şölen, bir “kutlama”dır.

Pehlivanlık Ruhu: Güç, Sabır ve Onur

Gerçek pehlivanlık, sadece fiziksel güce değil, ahlaki değerlere de dayanır. Güreş öncesi yapılan selamlaşmalar, saygının bir göstergesidir. “Eline, beline, diline sahip ol” sözü, pehlivanlık ahlakının özünü yansıtır.

Pehlivan, rakibini yenmeye çalışırken aynı zamanda karakterini de sergiler. Bu yüzden Kırkpınar’da başpehlivan olmak, sadece bir unvan değil, milletin onurunu taşımak anlamına gelir.

Teknikler ve Kurallar: Zeytinyağının Zorlaştırdığı Mücadele

Yağlı güreşin vazgeçilmezi olan kispet, manda derisinden yapılır. Vücuda sürülen zeytinyağı, rakibi kavramayı zorlaştırırken mücadeleyi stratejik hale getirir.

“Paça kazık”, “kasnak”, “deste” gibi teknikler, yüzyıllardır aktarılan taktiklerdir. Her boyda farklı mücadeleler yapılır ve en üst kategori başpehlivanlıktır.

Zeytinyağı, aynı zamanda güreşi daha güvenli kılar; sporcuların darbelerden korunmasını sağlar.

Günümüzde Yağlı Güreş: Yaşayan Bir Miras

Modern çağda yağlı güreş, geleneksel köklerini koruyarak medyada daha geniş kitlelere ulaşmaktadır.

Her yıl Edirne Kırkpınar Güreşleri, binlerce turistin akın ettiği bir kültür festivali haline gelmiştir.

Bu etkinlik, hem turizm hem de kültürel diplomasi açısından Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağlar.

Genç sporcuların ilgisiyle yağlı güreş, geleceğe taşınan bir miras olarak yaşamaya devam etmektedir.

Güreşin Yağı, Kültürün Işığıdır

Yağlı güreş, Türk milletinin geçmişiyle bugününü buluşturan bir kültürel simgedir.

Zeytinyağıyla parlayan bedenler, bir ulusun onurunu ve kararlılığını temsil eder.

Her pehlivan, sahaya çıktığında sadece rakibiyle değil, tarihiyle de mücadele eder.

Bu nedenle yağlı güreş, “mücadele”nin ötesinde “bağlılık” anlamına gelir. Ata sporumuza sahip çıkmak, kimliğimize sahip çıkmaktır.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...