Bugünün Haberi
11 Temmuz 2025, 23:19
4
(Güncellendi: 11 Temmuz 2025, 23:19)

7 Milyar Yıllık Yalnızlık! Yıldızlararası Ziyaretçi 3I/Atlas Dünya'dan Görülebilecek!

Bilim dünyası, geçen hafta gökbilimciler tarafından tespit edilen gizemli bir yıldızlararası nesneyle çalkalanıyor: 3I/Atlas. Araştırmacılar, bu kuyruklu yıldızın şimdiye kadar gözlemlenen en eski kozmik ziyaretçi olabileceğini ve hatta kendi Güneş Sistemimizden 3 milyar yıl daha yaşlı olabileceğini belirtiyor. Şu anda Dünya'dan Jüpiter kadar uzakta olan 3I/Atlas, yılın ilerleyen dönemlerinde amatör teleskoplarla bile görülebilecek.
7 Milyar Yıllık Yalnızlık! Yıldızlararası Ziyaretçi 3I/Atlas Dünya'dan Görülebilecek!

Evrenin Derinliklerinden Gelen Bir "Heyecan Verici" Misafir

Oxford Üniversitesi'nden gökbilimci Matthew Hopkins, bugün İngiltere Kraliyet Astronomi Topluluğu'nun Durham'daki ulusal toplantısında sunulan ön bulguları değerlendirdi. Hopkins, BBC News'e yaptığı açıklamada, "3I/Atlas hepimizi çok heyecanlandırdı" dedi. Nesnenin hızına dayanarak 7 milyar yıldan daha yaşlı olabileceğini ve şimdiye kadarki en dikkat çekici yıldızlararası ziyaretçi konumunda olduğunu vurguladı. Bu keşif, evrenin oluşumuna dair yeni bilgiler sunabilir.

Samanyolu'nun "Kalın Diskinden" Geliyor

3I/Atlas, ilk kez 1 Temmuz 2025'te Şili'deki Atlas araştırma teleskobu tarafından, Güneş'ten yaklaşık 670 milyon kilometre uzaktayken tespit edildi. Şu an için sadece çok büyük teleskoplarla görülebilen bu gizemli cisim, Dünya'dan Jüpiter kadar bir mesafede bulunuyor. Keşfedildiği andan itibaren dünyanın dört bir yanındaki gökbilimciler, onun yörüngesini belirlemek ve hakkında daha fazla detay keşfetmek için büyük bir yarış içine girdi.

Hopkins, 3I/Atlas'ın Samanyolu'nun "kalın diskinden" kaynaklandığına inanıyor. Bu bölge, Güneş ve çoğu yıldızın bulunduğu alanın üstünde ve altında yörüngede dönen, eski yıldızlardan oluşan bir grubu temsil ediyor. Bilim insanları, 3I/Atlas'ın muhtemelen eski bir yıldızın etrafında oluştuğu için çok fazla su buzundan meydana geldiğini düşünüyor. Bu da yılın sonlarına doğru Güneş'e yaklaştığında, Güneş'ten gelen enerjinin nesnenin yüzeyini ısıtarak buhar ve toz alevleri yani parlayan bir kuyruk oluşturabileceği anlamına geliyor.

Media content

"Daha Önce Hiç Yakından Görmediğimiz Bir Bölümden Geliyor"

Araştırmanın eş yazarı Prof. Chris Lintott, "Bu, galaksinin daha önce hiç yakından görmediğimiz bir bölümünden gelen bir nesne. Bu kuyruklu yıldızın güneş sisteminden daha yaşlı olma ve o zamandan beri yıldızlararası uzayda sürükleniyor olma ihtimalinin üçte iki olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Hopkins, yıldızlararası nesnelerin, diğer yıldızların etrafında, bu yıldızların yaşamlarının başlangıcında oluştuğunu belirterek, "Ana yıldızlarıyla olan bu bağlantı, Samanyolu'nun yıldız nüfusuna bakabileceğimiz anlamına geliyor" diye ekledi.

Bu yılın ilerleyen günlerinde 3I/Atlas, amatör teleskoplarla Dünya'dan görülebilecek hale gelecek. Daha önce sadece iki yıldızlararası nesne gözlemlenmişti: 2017'de keşfedilen 1I/'Oumuamua ve 2019'da bulunan 2I/Borisov. 3I/Atlas'ın bu nadir ziyaretçiler arasına katılması, evren ve yıldızlararası yolculuklar hakkında yeni ufuklar açabilir.

9 Temmuz 2025, 14:45
11

Türkiye 2025'te Daha Çok Sallanıyor: İlk 6 Ayda Saat Başı 4 Deprem Meydana Geldi!

Türkiye, 2025 yılının ilk yarısında 18 bin 191 depremle sarsıldı. Bu rakam, ortalama olarak saatte 4, günde ise 100 deprem yaşandığı anlamına geliyor. Afet Yönetimi Uzmanı, Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, bu sayının yıllık ortalamanın üzerinde olduğuna dikkat çekti.
Türkiye 2025'te Daha Çok Sallanıyor: İlk 6 Ayda Saat Başı 4 Deprem Meydana Geldi!

Deprem Sayısındaki Artışın Nedenleri


Doç. Dr. Bülent Özmen'in yaptığı açıklamaya göre, Türkiye denizel alanlarla birlikte bine yakın "deprem üretme potansiyeli olan diri fay" barındırıyor ve her yıl ortalama 25 bin deprem kayıtlara geçiyor. Bu yılın ilk yarısında kaydedilen 18 bin 191 deprem ise, yıllık ortalamaya oldukça yaklaşmış durumda.

Özmen, deprem sayısındaki artışın başlıca nedenlerinden birinin, Ocak ve Şubat aylarında Santorini ve Amorgos adaları civarında yaşanan deprem fırtınası olduğunu belirtti. Ayrıca, 23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin de sismik hareketliliği önemli ölçüde artırdığını vurguladı.



En Fazla Deprem Muğla'da Yaşandı


İl bazında en fazla depremin yaşandığı yerin Muğla olduğunu belirten Özmen, Muğla'yı sırasıyla Malatya, Kütahya, Kahramanmaraş ve İstanbul'un izlediğini ifade etti.

Doç. Dr. Özmen, günümüzde 2 büyüklüğünün altındaki depremlerin bile tespit edilebildiğini belirterek, "Verilere göre, depremler en yoğun şubat ve nisanda yaşandı. 4 ve 4,9 büyüklüğünde 206 deprem, 5 ve 5,9 büyüklüğünde 18 deprem, 6'dan büyük de 3 depremin meydana geldiğini görüyoruz" bilgisini verdi.

Bu büyük depremlerin en önemlilerinin İstanbul, Kulu-Konya ve Marmaris Bozburun açıklarında meydana gelenler olduğunu dile getiren Özmen, bu depremler nedeniyle 2 kişinin hayatını kaybettiğini ve 452 kişinin yaralandığını açıkladı.



İstanbul ve Marmara İçin Deprem Tehlikesi Süürüyor


Doç. Dr. Özmen, son günlerde Marmara Denizi'nde yaşanan sarsıntılara da dikkat çekti. 1 ve 2 Temmuz'da Gemlik'te 3,9, 4,2 ve 4,3 büyüklüğünde, 5 Temmuz'da ise Silivri açıklarında Kumburgaz segmenti üzerinde 3,8 büyüklüğünde meydana gelen depremler nedeniyle, Marmara Bölgesi ve İstanbul'un deprem tehlikesinin bir kez daha gündeme geldiğini belirtti.

Özmen, "Genelde İstanbul'un hemen 15-20 kilometre açığından geçen ve Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolundaki depremler üzerinde durulur. Ancak Gemlik civarında, Marmara Denizi'nin güneyinde Kuzey Anadolu Fayı'nın güney kolunda da sarsıntılar yaşanıyor olması, İstanbul'un Marmara Denizi'nin güneyinde bulunan ve sismik boşluk olarak gösterilen bu koldan da ciddi şekilde etkilenebileceğini gösterdi" diyerek Marmara'daki riskin genişliğine işaret etti.

Genellikle depremlerin Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı gibi levha sınırlarında yaşandığını belirten Özmen, Konya ve Ankara gibi bölgelerde de levha içi diri fayların olduğunu ve bunların da zaman zaman 15 Mayıs'ta Kulu, 17 Şubat ve 29 Haziran'da Ankara'da olduğu gibi deprem ürettiğini vurguladı. Bu durum, sanılanın aksine İç Anadolu'nun da deprem tehlikesi altında bulunduğunu gösteriyor.


Doç. Dr. Özmen, deprem risklerinin azaltılmasına yönelik çalışmaların başta İstanbul olmak üzere Marmara ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde hızlandırılması gerektiğini vurgulayarak, Marmara Denizi'nde yaşanabilecek 7'den büyük bir depremin, Kahramanmaraş merkezli depremlerden 2-3 kat daha fazla etki oluşturabileceği uyarısında bulundu.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...