Rusya ile Ukrayna arasında 2022’de başlayan savaş, küresel siyasetin yönünü derinden etkilerken Türkiye’nin izlediği politika uluslararası arenada dikkat çekmeye devam ediyor. Ankara, birçok Batı ülkesinin aksine taraf olmayı reddederek hem Moskova hem de Kiev ile iletişim kanallarını açık tutmayı başardı. Bu yaklaşım, yalnızca Türkiye’nin bağımsız dış politika vizyonunu pekiştirmekle kalmadı, aynı zamanda barışın ve müzakerenin öncüsü olarak ülkenin saygınlığını artırdı. Beyaz Saray’da ABD’nin çizgisinde saf tutan Avrupa ülkelerinin aksine Türkiye, stratejik özerkliğini koruyarak Batı’nın "tuzluk gibi dizilen liderler" görüntüsünde yer almadı. Bu duruş, Türkiye’yi hem Batı hem de Doğu nezdinde güvenilir bir arabulucu pozisyonuna taşıdı.

Tarafsızlık Türkiye’yi güçlendirdi

Türkiye’nin “taraf olmama” politikası, defalarca test edilerek doğruluğunu kanıtladı. Tahıl koridoru anlaşmasından esir takaslarına kadar birçok kritik süreçte Ankara’nın masada olması, bu diplomatik başarının somut göstergesi oldu. Batı ülkeleri, Ukrayna konusunda Rusya ile köprüleri atarken Türkiye köprüleri inşa eden taraf oldu. Bu stratejik tarafsızlık, Türkiye’ye yalnızca bölgesel değil küresel ölçekte de eşsiz bir manevra alanı kazandırdı. Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki tavrı, hem Batı’nın hem de Rusya’nın çıkarları arasında dengeli bir köprü oluşturmasıyla eşsiz ve biricik olarak nitelendiriliyor.