Türkiye, ulusal güvenliği için tehdit olarak gördüğü Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı tavrını son günlerde belirgin şekilde sertleştirdi. Ankara’ya göre, SDG’nin Şam yönetimiyle entegrasyon yerine giderek artan biçimde İsrail ile iş birliği yapması ve Suriye’de şiddet olaylarının tırmanması bu tutum değişikliğinin temel nedenleri arasında yer alıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 7 Ağustos’ta Şam’a yaptığı ziyaretten yalnızca altı gün sonra Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Muhref Abu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme Ankara’ya gelerek kritik temaslarda bulundu. Fidan, düzenlenen ortak basın toplantısında SDG’ye “İsrail’in maşası olmaktan vazgeçme” çağrısı yaparak bugüne kadarki en sert açıklamasını dile getirdi. Türkiye, 2016-2019 arasında düzenlenen operasyonlarla sınır hattının SDG kontrolüne geçmesini engellemişti ve şimdi de yeni dönemde bu çizgiyi korumakta kararlı görünüyor.

Ankara-Şam İlişkilerinde Yeni Strateji

8 Aralık 2024’te Baas rejiminin sona ermesiyle Ahmed Şara liderliğinde başlayan geçici yönetim dönemi, Ankara’nın Şam ile temkinli iş birliğine kapı aralamıştı. Türkiye, Suriye yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan mutabakata ihtiyatla yaklaşmış, birkaç ay boyunca daha yumuşak bir söylem benimsemişti. Ancak SDG’nin İsrail’le yakınlaştığı iddiaları ve sahadaki gerilimin artması, Ankara’nın pozisyonunu yeniden sertleştirdi. Son gelişmeler, Türkiye ve Suriye savunma bakanlıklarının ortak eğitim ve danışmanlık anlaşması imzalamasıyla taçlandı. Bu anlaşma, Türkiye’nin Suriye’nin savunma kapasitesini güçlendirme niyetinin somut bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Önümüzdeki dönemde Ankara’nın, hem diplomatik hem askeri kanallardan SDG üzerindeki baskısını artırması bekleniyor.