ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya'nın eski lideri Dmitri Medvedev’in açıklamalarına yanıt olarak iki nükleer denizaltının Rusya yakınlarına gönderileceğini duyurması, küresel gündemde geniş yankı buldu. Trump, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada bu adımın Medvedev’in “tehlikeli ve kışkırtıcı sözlerine” karşılık verildiğini belirtti. “Sözler bazen beklenmedik sonuçlar doğurur” diyen Trump'ın hamlesi, uluslararası güvenlik uzmanları tarafından dikkatle inceleniyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise bu gelişmelere dolaylı ve temkinli bir yanıt verdi. İstanbul'daki barış görüşmelerine atıfla başlayan konuşmasında Putin, “Eğer birilerinde hayal kırıklığı oluşmuşsa, bu genellikle fazla beklentiden kaynaklanır” diyerek müzakerelerin medya önünde değil, sessiz ve yapıcı biçimde yapılması gerektiğini vurguladı. ABD’nin nükleer denizaltı adımına doğrudan değinmeyen Putin, “gösteri değil, sonuç istiyoruz” ifadeleriyle dikkat çekti.

Sessiz Savaş mı, Yeni Kriz mi?

Putin'in Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile geleneksel yaz buluşmasında verdiği sinyaller ise farklı bir cepheyi işaret etti. Rusya'nın en güvendiği füze sistemlerinden Oreşnik’in Belarus’a da yerleştirileceği ve hazırlıkların sürdüğü belirtildi. Bu gelişme, Rusya ile Belarus’un Ukrayna savaşındaki askeri koordinasyonunu daha da derinleştirebilir. Uzmanlar, ABD’nin nükleer denizaltı hamlesinin Küba Krizi’yle karşılaştırılmasının abartılı olduğunu savunsa da, devriye faaliyetlerinin artabileceği ve denizaltı takibi gibi düşük yoğunluklu gerilimlerin yaşanabileceğini belirtiyor. Trump’ın gönderilmesi talimatını verdiği denizaltıların, ABD’nin stratejik “Ohio” sınıfı nükleer denizaltılar olduğu iddia ediliyor. Her biri 24 kıtalararası balistik füze taşıyan bu denizaltılar, ciddi bir caydırıcılık unsuru olarak öne çıkıyor. Küresel tansiyon yeniden yükselirken, diplomasi masasının mı yoksa askeri güç gösterisinin mi ön planda olacağı belirsizliğini koruyor.