Bugünün Haberi
3 Ağustos 2025, 13:52
3

4 Bin Yıllık Sır Ortaya Çıktı! Antik Mısır Mezarında El İzi Şoku

Cambridge’de sergilenecek Antik Mısır eserinde ustaya ait el izi bulundu. Bu iz, 4 bin yıllık bir dokunuşu günümüze taşıyor. Detaylar ve uzman açıklamaları haberimizde…
4 Bin Yıllık Sır Ortaya Çıktı! Antik Mısır Mezarında El İzi Şoku

İngiltere'nin Cambridge kentindeki Fitzwilliam Müzesi’nde, Antik Mısır dönemine ait yaklaşık 4 bin yıllık bir “ruh evi” modelinin altında insan eline ait iz keşfedildi. Cambridge Üniversitesi’ne bağlı müzede görevli araştırmacılar, bu sonbaharda açılacak bir sergiye hazırlık sırasında kilden yapılmış modelin tabanında tamamen belirgin bir el iziyle karşılaştı. MÖ 2055–1650 yılları arasına tarihlenen bu “ruh evi”, ölen kişinin ruhuna mezarda yaşam alanı sağlamak için yapılan minyatür yapılardan biri. İki katlı yapının önce ahşap çubuklarla iskeleti oluşturulmuş, ardından kil ile kaplanarak fırınlanmış. Fırınlama sırasında ahşap parçalar yanmış, fakat el izi, kil henüz ıslakken modele dokunan ustanın parmaklarıyla oluşarak pişirme sırasında kalıcı hale gelmiş. Bu el izinin, nesneyi yapan isimsiz bir zanaatkâra ait olduğu düşünülüyor.

İsimsiz Ustanın Dokunuşu Binlerce Yıl Sonra Ortaya Çıktı

Müzenin kıdemli Mısır bilimcisi ve serginin küratörü Helen Strudwick, “Bu kadar bütün bir el izine ilk kez rastlıyoruz. Bu iz, nesneyi yapıp kuruması için taşıyan kişinin birebir dokunuşunu taşıyor” dedi. Strudwick’e göre bu keşif, sadece fiziksel bir bulgu değil, aynı zamanda tarihsel bir tanıklık niteliği taşıyor: Antik eserleri ortaya çıkaran ama isimleri asla anılmayan ustaların izini sürme fırsatı sunuyor. Antik Mısır’a ait binlerce çömlek ve mezar objesi günümüze ulaşmış olsa da, bu tür kişisel izlere nadiren rastlanıyor. Bu el izi, hem bilimsel hem kültürel açıdan büyük önem taşıyor. Müze yetkilileri, bu tür izlerin insanlık tarihine daha kişisel ve duygusal bir pencere açtığını vurguluyor.

3 Ağustos 2025, 13:33
4

Osmanlı’nın 3 Gizli Şifa Sırrı Bilim Dünyasını Bile Şaşkına Çevirdi!

Yüzyıllar önce Osmanlı hekimlerinin reçetelendirdiği üç doğal karışım, günümüzde yeniden gündemde. Zencefilli macun, sirke-sarımsak detoksu ve lavantalı şerbet gibi tarifler, bağışıklık sisteminden ruhsal dengeye kadar pek çok fayda vadediyor. Modern araştırmalarla da desteklenen bu geleneksel formüller, hem geçmişe açılan bir kapı hem de sağlıklı yaşama dair güçlü ipuçları sunuyor. Ancak kullanmadan önce dikkat edilmesi gereken önemli noktalar da var.
Osmanlı’nın 3 Gizli Şifa Sırrı Bilim Dünyasını Bile Şaşkına Çevirdi!

Osmanlı tıbbı, yalnızca saray hekimlerinin değil halk tabakasının da başvurduğu köklü bir şifa geleneğiydi. Günümüzde ise bu kadim bilgi yeniden gün yüzüne çıkıyor. Özellikle üç etkili karışım, bağışıklık, dolaşım ve ruh sağlığı üzerinde olumlu etkileriyle dikkat çekiyor. Geleneksel tariflerin, modern bilimle kesiştiği bu noktada hem lezzet hem sağlık vadeden formüller yeniden hayat buluyor.

1. Zencefilli Ballı Macun: Kışa Dirençli Başlayın

"Macun-ı şifalı" adıyla bilinen bu karışım, zencefil, tarçın, karabiber ve balın güçlü birleşimiyle hazırlanıyor. Bağışıklığı desteklemek, soğuk algınlıklarını önlemek ve enerji kazanmak isteyenler için birebir. Özellikle kış aylarında sabah aç karna bir tatlı kaşığı tüketilmesi tavsiye ediliyor. Osmanlı döneminde bu karışım sarayda sabah erkenden padişaha ve ileri gelenlere ikram edilirdi.

2. Sirke-Sarımsak Karışımı: Osmanlı’nın Doğal Detoksu

Doğal üzüm sirkesi, sarımsak, çörek otu ve bal ile hazırlanan bu tarif, iç organların temizlenmesine yardımcı oluyor. Kan dolaşımını düzenlediği, kolesterolü dengelediği ve damarları rahatlattığı yönünde halk hekimliğinde güçlü inanışlar mevcut. Modern araştırmalar da sarımsağın antioksidan etkilerine dikkat çekiyor. Cam kavanozda bir gün bekletilen bu karışım, aç karna 1 tatlı kaşığı tüketilerek kullanılıyor.

3. Lavanta ve Gülsuyu Şerbeti: Ruhunuzu da Besleyin

Osmanlı mutfağında yalnızca beden değil, ruh sağlığı da ön plandaydı. Lavanta tohumu ve gülsuyu ile hazırlanan şerbet, sinir sistemini yatıştırıcı etkisiyle biliniyor. Stresli günlerin ardından akşam yemeğinden sonra tüketildiğinde uykusuzluk problemlerine çözüm sunabiliyor. Üstelik cilt sağlığına da destekleyici faydalarıyla öne çıkıyor.

Geleneksel Bilgi Modern Yorumla Buluşuyor

Bu karışımlar sadece geçmişten gelen tarifler değil; aynı zamanda kültürel mirasın yaşayan örnekleri. Osmanlı hekimliği, bir karışımın hem fiziksel hem ruhsal dengeyi sağlaması gerektiğini savunurdu. Bugün yapılan bazı bilimsel çalışmalar, bu kadim bilgilerin pek de yabana atılmaması gerektiğini ortaya koyuyor.

Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Her ne kadar doğal içeriklerden oluşsalar da bu karışımlar tıbbi ürünlerin yerini tutmaz. Kronik rahatsızlığı olanlar, düzenli ilaç kullanan bireyler veya hamileler, bu tür destekleri hekime danışarak kullanmalıdır. Unutulmamalı ki doğallık, her zaman risksizlik anlamına gelmez.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...