İsrail’in en uzun süre görevde kalan başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze savaşındaki kararlı tutumunu sürdürse de artık ülkesini derin bir bölünmüşlük içinde yönetiyor. Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırılar, İsrail’in tarihindeki en ağır kayıplardan biri olarak kayda geçerken, Netanyahu ilk günden bu yana “asla geri çekilmeyeceğiz” mesajını tekrarlıyor. Ancak savaşın ikinci yılına girilirken, Churchill’in “sahillerde savaşacağız” konuşmasını andıran sert söylemler, ülkede birliği sağlamak yerine toplumsal fay hatlarını derinleştirmiş durumda. Netanyahu, ordunun ve halkın iradesine güvenerek Gazze’de savaşı sürdürmekte ısrar ediyor fakat sokaklardaki protestolar, özellikle Tel Aviv ve Kudüs’te her geçen gün daha geniş bir katılımla devam ediyor.

Sessiz gösteriler büyüyor

Tel Aviv’de düzenlenen Netanyahu karşıtı gösterilerde, İsrail ordusunun saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli çocukların isimleri ve fotoğrafları taşındı. Sessizce gerçekleşen bu eylemler, ölen çocukların doğum ve ölüm tarihlerinin yazılı olduğu dövizlerle sembolleşti. Fotoğrafı bulunmayan çocuklar ise çiçek çizimleriyle temsil edildi. Gösterilerin amacı, İsrail jetlerini Gazze’ye bombardımana gönderen pilotların dikkatini çekmek. Organizatörlerden Timina Peretz, “Aynı hafta içinde öldürülen çocukların sayısı bize sessiz kalamayacağımızı gösterdi. Bu bir soykırım ve biz buna tanık oluyoruz” diyerek protestoların gerekçesini açıkladı. Ancak bu eylemler henüz toplumun çoğunluğunu temsil etmiyor. Bir kesim destek verirken, bir kısmı ise tepkilerini küfür ve öfkeyle gösteriyor. İsrail, giderek büyüyen bu iç çatlağın ortasında, savaşı sürdürme kararlılığıyla yoluna devam ediyor.