Bugünün Haberi
4 Eylül 2025, 20:24
18

Güneş Sistemi’nde şok keşif: 3I/ATLAS’ın gizemli sırrı açığa çıktı!

Güneş Sistemi’nin üçüncü yıldızlararası misafiri 3I/ATLAS, bilim insanlarını şaşkına çevirdi. Kuyrukluyıldız, beklenmedik şekilde yüksek karbondioksit oranı ve erken uyanışıyla farklılaşıyor. Tüm gözlemler ve çarpıcı detaylar haberimizde…
Güneş Sistemi’nde şok keşif: 3I/ATLAS’ın gizemli sırrı açığa çıktı!

Bilim dünyasının dikkatle izlediği yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS, Güneş Sistemi’nden geçen üçüncü misafir olarak şaşırtıcı özellikler sergilemeye devam ediyor. NASA ve ESA’nın güçlü teleskopları Hubble, TESS, JWST ve SPHEREx ile yapılan gözlemler, cismin alışılmış kuyrukluyıldızlardan çok farklı bir kimyasal yapıya sahip olduğunu ortaya koydu. İlk olarak 1 Temmuz 2025’te keşfedilen ancak TESS verilerinde Mayıs ayında fark edilen 3I/ATLAS, henüz Güneş’ten 6 astronomik birim (AU) uzaktayken aktif hale gelmişti. Bu durum, kuyrukluyıldızlarda nadir görülen bir özellik olarak değerlendiriliyor çünkü genellikle etkinlik 5 AU mesafesinden sonra başlıyor. Araştırmacılar bu erken uyanışın, çekirdeğinde yoğun miktarda karbondioksit buzunun bulunmasından kaynaklandığını belirtiyor.

KARŞILAŞILMAMIŞ ORANDA KARBONDİOKSİT

Ağustos 2025’te JWST tarafından yapılan ölçümler, kuyrukluyıldızın komasında suya oranla 8 kat daha fazla karbondioksit bulunduğunu ortaya koydu. Bu oran, bugüne kadar gözlemlenen en yüksek değerlerden biri olarak kaydedildi. Hubble verileri, çekirdeğin yaklaşık 2,8 kilometre çapında olduğunu ve etrafındaki gazlı komanın 23 kilometreye kadar genişlediğini gösteriyor. Henüz kuyruk ya da gaz jetleri görülmese de, SPHEREx verileri bu yoğun CO2 varlığını doğruladı. 3I/ATLAS’ın kökenine ilişkin teoriler, cismin kendi yıldız sisteminde karbondioksit açısından zengin bölgelerde oluştuğunu ya da doğal olarak CO2 yoğun bir çekirdek taşıdığını işaret ediyor. Kuyrukluyıldız, 29 Ekim’de Güneş’e en yakın konumuna gelecek, ancak bu sırada Güneş’in arkasında kalacağından Dünya’dan gözlenemeyecek. 2026 Mart’ında ise Jüpiter yakınlarından geçerken Juno uzay aracının görüntüleyebileceği belirtiliyor. Henüz hakemli yayınlarda yer almayan bu bulgular, arXiv platformunda ön baskı olarak paylaşıldı ve bilim dünyasında büyük merak uyandırdı.

26 Eylül 2025, 17:49
12
(Güncellendi: 26 Eylül 2025, 17:49)

2019’da Gelen Sinyal Şok Etti: Paralel Evrenlerden Mesaj Olabilir!

2019’da kaydedilen GW190521 sinyali, kara delik çarpışmasından değil çöken bir solucan deliğinden gelmiş olabilir. Eğer bu teori doğrulanırsa, bilim insanları paralel evrenlere dair ilk somut kanıtı elde edecek. Tüm detaylar ve çarpıcı iddialar haberimizde…
2019’da Gelen Sinyal Şok Etti: Paralel Evrenlerden Mesaj Olabilir!

Bilim dünyası 2019 yılında kaydedilen sıra dışı bir kütle çekim dalgası sinyali üzerinde hâlâ tartışıyor. “GW190521” olarak adlandırılan bu sinyal, LIGO ve Virgo dedektörleri tarafından tespit edildiğinde bilim insanlarını şaşkına çevirmişti. Çünkü tipik kara delik birleşmeleri dakikalarca süren ve giderek artan dalgalar üretirken, bu sinyal yalnızca saniyenin onda biri kadar sürmüştü. Çin Bilimler Akademisi Üniversitesi’nden Dr. Qi Lai’nin başını çektiği bir ekip, sinyalin kaynağına dair çarpıcı bir teori öne sürdü: Çöken bir solucan deliğinin yankısı. Eğer bu iddia doğru çıkarsa, evrenler arasında açılmış geçici bir tünelden gelen bu sinyal, insanlık tarihinin en büyük kozmik keşiflerinden biri olabilir.

Paralel Evrenlere Açılan Kapı mı?

Araştırmacılar sinyali hem klasik kara delik çarpışması hem de solucan deliği senaryolarıyla karşılaştırdı. Sonuçlar, standart çarpışma modelinin verilere biraz daha yakın olduğunu gösterse de, solucan deliği ihtimali tamamen elenmedi. Bu da bilimin, belki de ilk kez paralel evrenlere dair somut kanıtların eşiğinde olabileceğini ortaya koyuyor. Uzmanlara göre teori doğrulanırsa, yalnızca solucan deliklerinin varlığı kesinleşmekle kalmayacak, aynı zamanda çoklu evren fikri de bambaşka bir boyut kazanacak. Şimdilik GW190521 sinyali gizemini koruyor, ancak önümüzdeki yıllarda yapılacak gözlemler ve yeni nesil teleskoplarla bu sır perdesi aralanabilir. İnsanlık, evrenin sınırlarını yeniden tanımlayacak bir keşfin eşiğinde olabilir.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...