Bugünün Haberi
8 Temmuz 2025, 11:33
5
(Güncellendi: 8 Temmuz 2025, 11:33)

Glokom (Göz Tansiyonu): Sinsi Hastalık Körlüğe Yol Açabilir!

Glokom, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen, dünya genelinde geri dönüşü olmayan körlüğün önde gelen nedenlerinden biridir. Genellikle belirti vermeden ilerlemesi nedeniyle "sinsi hırsız" olarak da adlandırılan bu hastalık, erken teşhis edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabilir.
Glokom (Göz Tansiyonu): Sinsi Hastalık Körlüğe Yol Açabilir!

Glokom Nedir?


Göz içindeki sıvının (aköz hümor) basıncının normalden yüksek seyretmesi durumunda optik sinirde hasar oluşması glokom olarak tanımlanır. Optik sinir, gözden beyne görüntü sinyallerini taşıyan hayati bir yapıdır. Bu sinirdeki herhangi bir hasar, görme alanında daralma ve zamanla tamamen körlüğe neden olabilir.


Glokom Neden Oluşur?


Göz içi sıvısı sürekli olarak üretilir ve gözden dışarı atılır. Bu akış dengesi bozulduğunda, yani sıvı üretimi artıp dışa atılımı yavaşladığında göz içi basıncı yükselir. Bu durum genetik yatkınlık, yaş, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi faktörlerle ilişkilendirilebilir.


Belirtileri Nelerdir?


Glokomun en tehlikeli yanı, başlangıçta genellikle hiçbir belirti vermemesidir. Hastalık ilerledikçe, özellikle periferik (yan) görmede kayıplar yaşanmaya başlar. Bu durum, günlük hayatta fark edilmesi zor olduğu için maalesef çoğu hasta doktora geç başvurur. İleri evrelerde tünel görüşü denilen durum ortaya çıkabilir.


Media content

Kimler Risk Altında?


  • Ailesinde glokom öyküsü olanlar: Genetik yatkınlık önemli bir faktördür.
  • Yaşlılar: Yaş ilerledikçe glokom riski artar.
  • Diyabet hastaları: Şeker hastalığı glokom riskini yükseltir.
  • Yüksek miyopisi olanlar: Bazı miyopi türleri glokom riskini artırabilir.
  • Uzun süreli kortizonlu ilaç kullananlar: Göz tansiyonunu artırabilir.


Erken Teşhis Hayati Önem Taşıyor


Glokom, oluşan sinir hasarı geri döndürülemez olduğu için erken teşhis büyük önem taşır. Düzenli göz muayeneleri, özellikle 40 yaş üzeri ve risk faktörleri bulunan bireyler için hayati derecede önemlidir. Göz doktoru, göz içi basıncını ölçerek, optik siniri ve görme alanını değerlendirerek glokom tanısı koyabilir.


Tedavi Yöntemleri


Glokom tedavisinde amaç, göz içi basıncını düşürerek optik sinir hasarının ilerlemesini durdurmaktır. Tedavi genellikle şunları içerir:

  • Göz Damlaları: En yaygın tedavi yöntemidir. Göz içi basıncını düşüren çeşitli damlalar bulunur.
  • Lazer Tedavisi: Bazı durumlarda göz içi sıvı akışını düzenlemek için lazer tedavisi uygulanabilir.
  • Cerrahi Müdahale: İlaç ve lazer tedavisine yanıt vermeyen veya ileri seviye glokom vakalarında ameliyat gerekebilir.

Unutmayın, glokom tamamen tedavi edilemese de, erken teşhis ve düzenli tedavi ile görme kaybının önüne geçilebilir. Göz sağlığınızı ihmal etmeyin ve düzenli göz kontrollerinizi yaptırın.

8 Temmuz 2025, 19:07
2
(Güncellendi: 8 Temmuz 2025, 19:07)

Frengi (Sifiliz) Nedir? Belirtileri, Teşhisi ve Tedavisi

Cinsel yolla bulaşan önemli enfeksiyonlardan biri olan frengi (sifiliz), erken teşhis ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bakteriyel bir hastalıktır. Peki, sifiliz tam olarak nedir, hangi belirtilerle kendini gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?
Frengi (Sifiliz) Nedir? Belirtileri, Teşhisi ve Tedavisi

Halk arasında frengi olarak bilinen sifiliz, Treponema pallidum adlı bir bakterinin neden olduğu, cinsel yolla bulaşan (CYBH) sistemik bir enfeksiyondur. Deri, mukoz membranlar (ağız içi, genital bölge gibi), lenf düğümleri, beyin, kalp ve diğer organları etkileyebilir. Erken dönemde fark edilip tedavi edildiğinde kolayca iyileşebilen bu hastalık, tedavi edilmezse ciddi ve kalıcı hasarlara yol açabilir.


Frengi Nasıl Bulaşır?


Frengi, genellikle enfekte bir kişinin şankır adı verilen ağrısız yaralarıyla (genital organlarda, ağızda veya rektumda görülebilir) doğrudan temas yoluyla bulaşır. Cinsel ilişki (vajinal, anal veya oral) en yaygın bulaşma yoludur. Ayrıca hamile bir anneden bebeğine de doğum sırasında veya anne karnında bulaşabilir (konjenital sifiliz).


Frenginin Evreleri ve Belirtileri


Frengi, tedavi edilmezse dört farklı evrede ilerler ve her evrede farklı belirtiler gösterebilir:

  1. Birincil Sifiliz (Primer Sifiliz):
    • Bakterinin vücuda girmesinden 10 ila 90 gün sonra (ortalama 21 gün) ortaya çıkar.
    • Bulaşma yerinde (genellikle cinsel organlar, anüs, ağız) şankr adı verilen tek veya birden fazla, küçük, yuvarlak, ağrısız bir yara oluşur. Bu yara, genellikle sert kenarlıdır ve birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşebilir, ancak hastalık ilerlemeye devam eder.
    • Yakındaki lenf bezlerinde şişlik görülebilir.
  2. İkincil Sifiliz (Sekonder Sifiliz):
    • Birincil sifilizden birkaç hafta sonra ortaya çıkar.
    • Vücudun çeşitli yerlerinde, avuç içleri ve ayak tabanları dahil, genellikle kaşıntısız, kırmızı-kahverengi döküntüler görülür. Bu döküntüler zamanla kaybolabilir.
    • Grip benzeri belirtiler (ateş, yorgunluk, boğaz ağrısı, kas ağrıları), lenf bezlerinde şişlik, saç dökülmesi (yama şeklinde), baş ağrısı ve kilo kaybı gibi belirtiler de eşlik edebilir.
    • Ağızda, genital bölgede veya anal bölgede kondiloma lata adı verilen siğile benzeyen beyazımsı lezyonlar oluşabilir. Bu lezyonlar oldukça bulaşıcıdır.
  3. Gizli (Latent) Sifiliz:
    • Belirti göstermeyen bir evredir. Birincil ve ikincil sifiliz belirtileri kaybolduktan sonra başlar.
    • Bu evre yıllarca sürebilir ve bakteri vücutta aktif olmaya devam eder, ancak herhangi bir belirti vermez.
    • Bu aşamada hala bulaşıcı olabilir.
  4. Üçüncül Sifiliz (Tersiyer Sifiliz):
    • Gizli evrenin ardından tedavi edilmeyen kişilerin yaklaşık %15-30'unda ortaya çıkar ve enfeksiyondan yıllar hatta on yıllar sonra görülebilir.
    • Beyin, sinir sistemi, kalp, damarlar, kemikler ve diğer organlarda ciddi hasarlara yol açar.
    • Nörosifiliz: Felç, uyuşma, demans, körlük, işitme kaybı ve koordinasyon bozuklukları gibi nörolojik sorunlara neden olabilir.
    • Kardiyovasküler sifiliz: Aort anevrizması gibi ciddi kalp ve damar sorunlarına yol açabilir.
    • Gomlar: Deride, kemiklerde veya iç organlarda oluşan yumuşak, tümör benzeri büyümelerdir.


Media content

Teşhis ve Tedavi


Teşhis: Frengi teşhisi genellikle kan testleri ile konulur. VDRL ve RPR gibi tarama testleri ve ardından TPHA veya FTA-ABS gibi doğrulama testleri kullanılır. Şankır veya döküntülerden alınan örneklerle de bakteri mikroskop altında incelenebilir.

Tedavi: Erken evre frengi, penisilin enjeksiyonları ile kolayca tedavi edilebilir. Tek bir penisilin dozu genellikle birincil, ikincil veya erken gizli sifilizi tedavi etmek için yeterlidir. Geç evre frengi ise daha uzun süreli ve daha yüksek dozlarda penisilin tedavisi gerektirebilir. Penisiline alerjisi olan kişiler için alternatif antibiyotikler mevcuttur.

Önemli: Frengi tedavisi, daha önce oluşan organ hasarlarını geri döndüremeyebilir, ancak hastalığın ilerlemesini durdurur. Tedavi sonrası doktorun önerdiği takip testlerinin yapılması ve iyileşmenin teyit edilmesi büyük önem taşır.


Korunma Yolları


  • Güvenli Cinsel İlişki: Prezervatif kullanımı, frengi ve diğer CYBH'lere karşı korunmada etkilidir, ancak şankırın prezervatifin kaplamadığı bir alanda olması durumunda bulaşma riski devam edebilir.
  • Düzenli Tarama: Cinsel olarak aktif kişiler ve risk grubundaki bireylerin düzenli CYBH taramaları yaptırması önemlidir.
  • Partner Bilgilendirmesi: Eğer frengi teşhisi konulursa, cinsel partnerlerinizi bilgilendirerek onların da test yaptırmasını ve tedavi olmasını sağlamak, bulaşma zincirini kırmak için kritik öneme sahiptir.

Frengi, toplum sağlığı için önemli bir tehdit olmaya devam etmektedir. Bilinçli olmak, belirtileri tanımak ve erken teşhisle tedaviye ulaşmak, hem bireysel hem de toplumsal sağlığın korunması açısından hayati bir adımdır.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...