Bugünün Haberi
7 Temmuz 2025, 09:34
5
(Güncellendi: 7 Temmuz 2025, 09:34)

Diş Eti Hastalıkları: Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Ağız ve diş sağlığının önemli bir parçası olan diş etleri, ne yazık ki bazı hastalıklarla karşı karşıya kalabilir. Diş eti hastalıkları, toplumda oldukça yaygın görülen rahatsızlıklardan biridir ve tedavi edilmediği takdirde diş kaybına kadar varan ciddi sonuçlar doğurabilir. Peki, diş eti hastalıkları nelerdir, nedenleri ve tedavi biçimleri nelerdir?
Diş Eti Hastalıkları: Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Eti Hastalıkları Nelerdir?


Diş eti hastalıkları, genellikle gingivitis ve periodontitis olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır:

  • Gingivitis (Diş Eti İltihabı): Diş eti hastalıklarının en hafif ve en yaygın şeklidir. Diş etlerinde kızarıklık, şişlik ve kolay kanama gibi belirtilerle kendini gösterir. Genellikle yetersiz ağız hijyeni nedeniyle diş plağının birikmesi sonucu ortaya çıkar. Bu aşamada hastalık, kemik kaybına yol açmamıştır ve doğru tedavi ile tamamen iyileşebilir.
  • Periodontitis (İleri Diş Eti Hastalığı): Gingivitis tedavi edilmediğinde, iltihap diş etlerinden destekleyici kemiğe ve dişi saran diğer dokulara yayılabilir. Bu durum, diş etlerinin dişlerden ayrılarak cepler oluşturmasına, kemik kaybına ve sonuç olarak dişlerin sallanmasına hatta düşmesine neden olabilir. Periodontitis, daha ciddi bir durumdur ve farklı tipleri bulunur.


Diş Eti Hastalıklarının Başlıca Sebepleri


Diş eti hastalıklarının temel nedeni, dişler ve diş etleri üzerinde biriken bakteriyel plaktır. Ancak bu hastalıkların gelişimini etkileyen başka faktörler de vardır:

  • Yetersiz Ağız Hijyeni: Düzenli ve doğru diş fırçalama ile diş ipi kullanmama, plak birikimine yol açan en önemli faktördür.
  • Sigara Kullanımı: Sigara, diş eti hastalıklarının ilerlemesini hızlandıran ve tedaviyi zorlaştıran en büyük risk faktörlerinden biridir.
  • Genetik Yatkınlık: Ailede diş eti hastalığı öyküsü olan bireylerde risk daha yüksek olabilir.
  • Diyabet: Kontrolsüz diyabet, diş eti hastalıklarının şiddetini artırabilir.
  • Hormonal Değişiklikler: Hamilelik, ergenlik ve menopoz gibi dönemlerdeki hormonal dalgalanmalar, diş etlerini daha hassas hale getirebilir.
  • Bazı İlaçlar: Tansiyon ilaçları, immünosupresanlar gibi bazı ilaçlar diş eti sağlığını olumsuz etkileyebilir.
  • Stres: Stres, bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini azaltabilir.
  • Kötü Beslenme: Yetersiz beslenme, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve diş eti sağlığını etkileyebilir.


Media content

Diş Eti Hastalıklarının Tedavi Yöntemleri


Diş eti hastalıklarının tedavisi, hastalığın şiddetine ve tipine göre değişiklik gösterir. Tedavinin temel amacı, enfeksiyonu kontrol altına almak ve hastalığın ilerlemesini durdurmaktır:

  • Profesyonel Diş Temizliği (Detertraj ve Polisaj): Gingivitisin en yaygın tedavisidir. Diş hekimi tarafından dişler üzerindeki plak ve tartarın temizlenmesi işlemidir.
  • Kök Yüzeyi Düzleştirme (Küretaj): Periodontitis tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Diş eti ceplerindeki iltihaplı dokular ve kök yüzeyindeki pürüzler temizlenerek bakterilerin tutunması engellenir.
  • Cerrahi Müdahaleler: İleri vakalarda diş eti cerrahisi gerekebilir. Bu operasyonlar arasında flap cerrahisi (diş etinin kaldırılarak kök yüzeyinin daha iyi temizlenmesi), kemik greftleri (kemik kaybının yerine konması) ve diş eti greftleri (çekilen diş etlerinin onarılması) bulunabilir.
  • Antibiyotik Tedavisi: Bazı durumlarda enfeksiyonu kontrol altına almak için antibiyotikler lokal olarak (doğrudan ceplere uygulanan jel veya iplikçikler) veya sistemik olarak (ağızdan alınan haplar) kullanılabilir.
  • Lazer Tedavisi: Gelişen teknoloji ile birlikte lazer, diş eti hastalıklarının tedavisinde alternatif bir yöntem olarak kullanılmaya başlanmıştır. Lazer, iltihaplı dokuları ortadan kaldırmaya ve iyileşmeyi hızlandırmaya yardımcı olabilir.
  • Düzenli Kontroller ve Ağız Hijyeni Eğitimi: Tedavinin başarısı ve hastalığın tekrarlamaması için düzenli diş hekimi kontrolleri ve doğru ağız hijyeni alışkanlıklarının kazanılması büyük önem taşır.

Diş eti hastalıkları, erken teşhis edildiğinde ve düzenli olarak tedavi edildiğinde kontrol altına alınabilir rahatsızlıklardır. Ağız ve diş sağlığınızı korumak için düzenli diş hekimi kontrollerini ihmal etmeyin ve belirtileri fark ettiğinizde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurun.

7 Temmuz 2025, 10:03
4

Faset Eklem Sendromu: Bel ve Boyun Ağrısının Sinsi Nedeni ve Tedavileri

Sabahları uyanır uyanmaz hissettiğiniz boyun veya bel ağrısı, uzun süre oturduktan sonra artan rahatsızlık veya belirli hareketlerle keskinleşen sancılar... Bu tür şikayetleriniz varsa, omurganızdaki küçük ama önemli eklemlerden kaynaklanan bir sorun olan faset eklem sendromu yaşıyor olabilirsiniz. Omurganın hareketliliğini sağlayan bu eklemler, zamanla yıpranabilir ve ağrılı hale gelebilir. Peki, faset eklem sendromu nedir, nedenleri nelerdir ve bu kronik ağrıyla nasıl başa çıkılır?
Faset Eklem Sendromu: Bel ve Boyun Ağrısının Sinsi Nedeni ve Tedavileri

Faset Eklem Sendromu (Faset Artropatisi) Nedir?

Omurga, omurlardan (vertebra) oluşan karmaşık bir yapıdır. Her bir omur arasında, omurganın esnekliğini ve hareketini sağlayan küçük eklemler bulunur: bunlar faset eklemlerdir. Bu eklemler, tıpkı diz veya kalça eklemleri gibi kıkırdakla kaplıdır ve kemiklerin birbirine sürtünmesini engelleyen sinovyal sıvı içerir.

Faset eklem sendromu veya faset artropatisi, bu eklemlerdeki kıkırdağın aşınması, yıpranması ve dejenerasyonu (kireçlenme) sonucu oluşan ağrılı bir durumdur. Kıkırdak hasar gördüğünde, kemikler birbirine sürtünerek iltihaplanma, ağrı ve eklem sertliğine yol açar. En sık boyun (servikal) ve bel (lomber) omurgasında görülür.


Faset Eklem Sendromunun Başlıca Nedenleri

Faset eklem sendromunun gelişiminde çeşitli faktörler rol oynar. Genellikle yaşlanma ile ilişkilidir, ancak başka nedenleri de vardır:

  • Yaşlanma ve Dejenerasyon: En yaygın nedendir. Yaş ilerledikçe, eklem kıkırdağı doğal olarak yıpranır ve kurur. Bu durum, eklemlerin daha az kaygan olmasına ve sürtünmeye karşı daha duyarlı hale gelmesine neden olur.
  • Tekrarlayan Stres ve Travma: Omurgaya tekrarlayan stres bindiren mesleki aktiviteler, kötü duruş, ağır kaldırma veya tekrarlayıcı hareketler faset eklemlere aşırı yük bindirebilir.
  • Omurga Travmaları: Geçmişte yaşanan trafik kazaları, düşmeler veya spor yaralanmaları gibi travmalar, faset eklemlerde hasara yol açabilir.
  • Omurga Ameliyatları: Omurgada yapılan bazı cerrahi müdahaleler, komşu faset eklemler üzerinde artan strese neden olabilir.
  • Obezite ve Fazla Kilo: Vücut ağırlığının artması, özellikle bel omurgasındaki faset eklemlere binen yükü önemli ölçüde artırır.
  • Artrit Türleri: Osteoartrit (kireçlenme) gibi dejeneratif eklem hastalıkları veya romatoid artrit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar faset eklemleri etkileyebilir.
  • Skolyoz veya Kifoz: Omurganın anormal eğrilikleri, faset eklemlere düzensiz baskı uygulayarak zamanla yıpranmalarına yol açabilir.
  • Genetik Yatkınlık: Bazı kişilerde genetik faktörler nedeniyle eklem kireçlenmesine karşı daha yüksek bir yatkınlık olabilir.


Faset Eklem Sendromunun Belirtileri

Faset eklem sendromunun belirtileri, etkilenen omurga bölgesine göre değişiklik gösterir:

Boyun (Servikal Faset) Ağrısı:

  • Başın belirli yönlere (genellikle geriye veya yana) çevrilmesiyle artan ağrı.
  • Boyun ve omuzlarda sertlik, tutukluk hissi.
  • Ağrı bazen kürek kemiği veya kola yayılabilir (ancak sinir sıkışması kadar yaygın değildir).
  • Uzun süre masa başında çalışma veya bilgisayar kullanımı sonrası ağrının artması.

Bel (Lomber Faset) Ağrısı:

  • Belin alt kısmında, genellikle tek veya çift taraflı, künt bir ağrı.
  • Ayakta durma veya uzun süre oturma sonrası ağrının artması.
  • Belin geriye doğru bükülmesiyle (hiperekstansiyon) ağrının şiddetlenmesi.
  • Sabahları veya hareketsizlik sonrası belde tutukluk.
  • Ağrı bazen kalça veya uyluğun üst kısmına yayılabilir, ancak bacağın altına inmez (bu durum genellikle disk sorunlarını işaret eder).


Media content

Faset Eklem Sendromu Tanısı ve Tedavisi

Faset eklem sendromu tanısı, detaylı fizik muayene, hastanın şikayetleri ve görüntüleme yöntemleri (MR, BT) ile konulur. Ancak kesin tanı genellikle tanısal faset blokajı denilen, ekleme lokal anestezik enjeksiyonu ile konur. Ağrının enjeksiyon sonrası geçmesi, tanıyı doğrular.

Tedavi, ağrıyı azaltmaya, eklem fonksiyonunu iyileştirmeye ve hastanın yaşam kalitesini artırmaya odaklanır:

  1. Konservatif Tedaviler:
    • İlaç Tedavisi: Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ), kas gevşeticiler ve ağrı kesiciler kullanılabilir.
    • Fizik Tedavi: Bel ve boyun kaslarını güçlendirmeye, esnekliği artırmaya ve duruşu düzeltmeye yönelik egzersizler çok önemlidir. Manuel terapi ve masaj da faydalı olabilir.
    • Isı/Soğuk Tedavisi: Ağrılı bölgeye sıcak veya soğuk kompres uygulamak semptomları hafifletebilir.
    • Kilo Kontrolü: Özellikle bel ağrısında, fazla kilolardan kurtulmak eklemlere binen yükü azaltır.
    • Ergonomik Düzenlemeler: Çalışma ortamında veya uyku pozisyonunda ergonomik düzenlemeler yapmak, omurgaya binen stresi azaltabilir.
  2. Girişimsel Ağrı Tedavileri:
    • Faset Eklem Enjeksiyonları: Etkilenen faset eklemin içine veya eklemi besleyen sinirlerin çevresine kortikosteroid ve lokal anestezik enjeksiyonları yapılır. Bu, hem tanısal hem de tedavi edici amaçlıdır ve ağrıyı geçici olarak dindirir.
    • Radyofrekans Nörotomi (Radyofrekans Ablasyon): Faset eklemi innerve eden sinirlerin (medial dal sinirleri) radyofrekans enerjisi ile yakılması işlemidir. Bu işlem, sinirlerin ağrı sinyallerini iletmesini engelleyerek daha uzun süreli ağrı kesici etki sağlar. Başarılı vakalarda etkisi 6 ay ile 2 yıl arasında sürebilir.
  3. Cerrahi Tedavi: Konservatif ve girişimsel tedavilerle sonuç alınamayan ve ağrısı çok şiddetli olan, kısıtlı sayıda hastada nadiren cerrahi seçenekler (örneğin füzyon ameliyatı) düşünülebilir. Ancak faset eklem sendromunda cerrahi genellikle son çaredir.

Faset eklem sendromu, doğru teşhis ve uygun tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilir bir durumdur. Kronik bel veya boyun ağrısı yaşıyorsanız, altta yatan nedeni öğrenmek ve size özel bir tedavi planı oluşturmak için bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanına, ortopedi veya beyin ve sinir cerrahisi uzmanına başvurmanız önemlidir. Ağrısız ve aktif bir yaşam için erken müdahale büyük fark yaratır.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...