Bugünün Haberi
1 Temmuz 2025, 13:44
16

Böbrek Büyümesi (Hidronefroz) Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Böbrekler, vücudumuzun atık maddelerden arınmasında ve idrar üretmesinde hayati rol oynayan organlardır. Ancak bazen, idrarın böbreklerden mesaneye doğru normal akışı engellendiğinde, idrar böbreklerde birikerek böbreklerin şişmesine ve büyümesine yol açar. Bu duruma tıbbi dilde hidronefroz veya yaygın adıyla böbrek büyümesi denir. Tek veya her iki böbreği de etkileyebilen hidronefroz, zamanında teşhis ve tedavi edilmezse böbrek fonksiyonlarında kalıcı hasara ve hatta böbrek yetmezliğine neden olabilen ciddi bir durumdur.
Böbrek Büyümesi (Hidronefroz) Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Hidronefroz (Böbrek Büyümesi) Neden Olur?


Hidronefrozun temel nedeni, idrar yolunun herhangi bir yerinde oluşan bir tıkanıklık veya idrarın geri kaçmasıdır. Bu durum, idrarın böbreklerden dışarı atılmasını engeller ve böbrek içinde basınç birikmesine yol açar. Başlıca nedenleri şunlardır:

  • İdrar Yolu Tıkanıklığı veya Daralması:
    • Böbrek Taşları: Böbrek veya idrar yolunda oluşan taşlar, idrar akışını tamamen veya kısmen engelleyebilir.
    • Üreter Darlığı: Böbrekten mesaneye idrar taşıyan tüpler olan üreterlerin doğuştan dar olması veya enfeksiyon, yara izi gibi nedenlerle sonradan daralması.
    • Prostat Büyümesi (BPH): Erkeklerde prostat bezinin büyümesi, mesaneden idrar çıkışını engelleyerek böbreklerde basınca neden olabilir.
    • Tümörler: İdrar yolunda (böbrek, mesane, prostat) veya idrar yollarına dışarıdan bası yapan karın içi tümörler.
    • Kan Pıhtıları: İdrar yolunda oluşan kan pıhtıları tıkanıklığa yol açabilir.
    • Üretral Valfler: Özellikle erkek bebeklerde doğuştan gelen ve idrarın akışını engelleyen anormal doku kıvrımları.
  • Vezikoüreteral Reflü (VUR): Normalde idrarın mesaneden böbreklere geri akışını engelleyen bir kapakçık sistemi bulunur. VUR'da bu sistem bozuk olduğu için idrar mesaneden üretere ve hatta böbreğe geri kaçar. Bu durum, özellikle çocuklarda yaygındır ve böbreklerde tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabilir.
  • Sinir Hasarı: Mesaneyi kontrol eden sinirlerdeki hasar (örneğin omurilik yaralanması, diyabetik nöropati) mesanenin düzgün boşalmamasına ve idrarın böbreklere geri birikmesine yol açabilir.
  • Gebelik: Gebelikte büyüyen rahmin üreterlere baskı yapması geçici hidronefroza neden olabilir. Bu durum genellikle doğumdan sonra kendiliğinden düzelir.


Böbrek Büyümesinin Belirtileri Nelerdir?


Hidronefroz, özellikle başlangıç evrelerinde genellikle belirti vermeyebilir ve başka bir nedenle yapılan görüntüleme testlerinde tesadüfen tespit edilebilir. Ancak durum ilerledikçe veya ciddi bir tıkanıklık oluştuğunda çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir:

  • Yan veya Sırt Ağrısı: Genellikle etkilenen böbreğin olduğu tarafta, bel veya kasık bölgesine yayılan ağrı. Ağrı aniden başlayabilir ve şiddetli olabilir (böbrek kolik ağrısı gibi).
  • İdrar Yaparken Ağrı veya Yanma (Dizüri): Özellikle idrar yolu enfeksiyonu eşlik ediyorsa görülebilir.
  • Sık İdrara Çıkma İhtiyacı veya Acil İşeme Hissi: Mesanenin tam boşalmaması nedeniyle sık sık tuvalete gitme isteği.
  • İdrarda Kan (Hematüri): Özellikle böbrek taşları veya enfeksiyon varsa idrarda kan görülebilir.
  • Bulanıklık veya Kusma: Böbrek fonksiyonları etkilendiğinde veya enfeksiyon varsa mide bulantısı ve kusma yaşanabilir.
  • Ateş ve Titreme: İdrar yolu enfeksiyonu veya böbrek enfeksiyonu (piyelonefrit) varlığında ortaya çıkabilir.
  • Yorgunluk ve Halsizlik: Kronik böbrek yetmezliği gelişmeye başlamasıyla görülebilir.
  • Bebeklerde ve Çocuklarda: Karın şişliği, gelişme geriliği, sık idrar yolu enfeksiyonları.


Media content

Hidronefroz Tanısı ve Tedavisi


Hidronefroz tanısı genellikle ultrasonografi ile konulur. Ultrason, böbreğin şişliğini ve idrar yolundaki tıkanıklığı görselleştirmede etkilidir. Gerekirse bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi daha detaylı görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Altta yatan nedeni belirlemek için idrar ve kan testleri de yapılır.

Tedavi, hidronefrozun nedenine ve şiddetine bağlıdır:

  • Gözlem ve Takip: Özellikle bebeklerde görülen ve kendiliğinden düzelme potansiyeli olan hafif hidronefroz vakalarında doktor, düzenli takip ile durumun kendiliğinden iyileşmesini bekleyebilir.
  • Antibiyotikler: Eğer enfeksiyon varsa veya enfeksiyon riski yüksekse antibiyotik tedavisi uygulanır.
  • Tıkanıklığın Giderilmesi:
    • Böbrek Taşları: Taşın boyutu ve konumuna göre ilaçla düşürme, şok dalgasıyla kırma (ESWL) veya cerrahi yöntemlerle (üreterorenoskopi, perkütan nefrolitotomi) çıkarılabilir.
    • Üreter Stenti: Üreteri açık tutmak için geçici olarak bir stent yerleştirilebilir.
    • Nefrostomi Tüpü: Ciddi durumlarda veya acil durumlarda, idrarın böbrekten direkt dışarı akmasını sağlamak için sırttan böbreğe geçici bir tüp (nefrostomi) yerleştirilebilir.
    • Cerrahi Müdahale: İdrar yolundaki yapısal anormallikler (darlıklar, tümörler) veya prostat büyümesi gibi nedenler cerrahi olarak düzeltilebilir. Özellikle Vezikoüreteral Reflü (VUR) vakalarında, idrarın geri akışını engelleyici cerrahi yöntemler uygulanabilir.

Tedavi edilmeyen hidronefroz, böbrekte kalıcı hasara ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Bu nedenle, yukarıdaki belirtilerden herhangi birini fark ettiğinizde vakit kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurmanız hayati önem taşır. Erken teşhis ve uygun tedavi ile böbrek fonksiyonları korunabilir ve hastalığın ilerlemesi engellenebilir.

16 Temmuz 2025, 14:55
7

"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Halk arasında 'delirten hastalık' veya 'intihar hastalığı' olarak anılan trigeminal nevralji, yüzün bir yarısında aniden başlayan ve şiddetli ağrılarla kendini gösteren bir nörolojik durum. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlığa, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla rastlanıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, trigeminal nevraljinin tanımından tedavi yöntemlerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.
"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Trigeminal Nevralji Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Prof. Dr. Abuzer Güngör'ün tanımına göre, trigeminal nevralji, yüzünüze hafifçe dokunduğunuzda veya sadece yemek yerken bile aniden başlayan, elektrik çarpması benzeri bir acının tüm başınıza yayıldığı, tarifi zor bir ağrıdır. Bu hastalık, beşinci kafa siniri olan trigeminal sinirin etkilenmesiyle ortaya çıkar. Trigeminal sinir, yüzün duyu bilgisini beyne taşıyan kritik bir sinirdir.

Hastalığın tipik belirtileri şunlardır:

  • Ani ve Şiddetli Ağrılar: Yüzün tek tarafında, şimşek çakması gibi keskin, kısa süreli ancak tekrarlayıcı ağrı atakları.
  • Tetikleyici Faktörler: Diş fırçalama, konuşma, çiğneme gibi basit uyaranlarla tetiklenme yaşanması.
  • Tek Taraflılık: Ağrı genellikle yanak, çene, dudak ve göz çevresinde yoğunlaşır ve sıklıkla yüzün sadece bir tarafında hissedilir.

Prof. Dr. Güngör, bu hastalığın bazen tetkiklerde kolayca görünmediğini ancak yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü vurguluyor.

Kimler Risk Altında? Trigeminal Nevraljinin Nedenleri

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevraljinin belirli demografik gruplarda ve durumlarda daha sık görüldüğünü belirtiyor:

  • Yaş: Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülür.
  • Cinsiyet: Kadınlarda daha sık rastlanır.
  • En Sık Neden: Trigeminal sinire baskı yapan bir damarın varlığı.
  • Nadir Nedenler: Nadir durumlarda tümörler veya multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklar da etken olabilir.

Tanı Süreci: Diş Ağrısıyla Karıştırmayın!

Trigeminal nevralji, belirtileri nedeniyle sıklıkla diş ağrısıyla karıştırılır. Prof. Dr. Güngör, birçok hastanın bu nedenle yanlışlıkla diş çektirdiğini ve doğru tanının büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Doğru tanı süreci şu adımları içerir:

  1. Klinik Öykü: Hastanın ağrının tipi, süresi ve tetikleyicileri hakkında detaylı bilgi vermesi.
  2. Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme: Sinire baskı yapan bir damar ya da kitle olup olmadığının araştırılması için MR görüntüleme yapılması.

Tedavi Yöntemleri: İlaçtan Cerrahiye Geniş Yelpaze

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevralji için çeşitli tedavi yöntemlerinin bulunduğunu ve her hastaya özel bir yaklaşım gerektiğini ifade etti:

  • İlaç Tedavisi: Genellikle antiepileptik ilaçlarla ağrı kontrolü sağlanır. Ancak bu ilaçlar zamanla etkisini kaybedebilir veya yan etkileri tolere edilemez hale gelebilir.
  • Girişimsel Tedaviler (Radyofrekans): Cerrahiye uygun olmayan hastalar için etkili bir yöntemdir. İnce bir iğneyle sinire ulaşılır ve ağrı ileten lifler özel ısı tekniğiyle devre dışı bırakılır.
  • Cerrahi Tedavi (Mikrovasküler Dekompresyon): Bu yöntem, trigeminal nevralji tedavisinde altın standart olarak kabul edilir. Sinire baskı yapan damar mikroskop altında ayrılır. Genellikle retrosigmoid yaklaşımla yapılan bu işlem, günümüzdeki bilgi birikimi, ileri görüntüleme teknikleri ve mikroskobik cerrahi deneyimi sayesinde yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Prof. Dr. Güngör, doğru hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve kişiye özel planlama ile çok yüksek başarı oranlarına ulaşılabileceğinin altını çizerek, hastaya gerçekçi bilgi vermenin hekimlik sorumluluğu olduğunu ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...