Bugünün Haberi
27 Ağustos 2025, 14:34
4

Utanç Kadının Değil Failin! İfşalarla Yıkılan Ataerkil Düzen

Taciz ifşaları yalnızca bireysel suçları değil, onları koruyan sistemleri de açığa çıkarıyor. Feminist politika, utancı mağdura değil faile iade ederek hakikati kamusal alana taşıyor. İfşaların neden bu kadar önemli olduğuna dair tüm detaylar haberimizde…
Utanç Kadının Değil Failin! İfşalarla Yıkılan Ataerkil Düzen

Türkiye’de son günlerde art arda gelen taciz ifşaları, yalnızca bireysel failleri değil, onların eylemlerini mümkün kılan ataerkil sistemleri de açığa çıkarıyor. Feminist politika, mağdurun sessizliğine odaklanmak yerine bu sessizliği üreten, yeniden üreten ve koruyan toplumsal mekanizmaları ifşa etmeyi hedefliyor. Çünkü utanç, kadının ya da çocuğun sırtına yüklenen bireysel bir duygu değil; erkekliğin “onur” adı altında sahip çıktığı, sistematik biçimde dağıtılan ve failin korunmasını sağlayan bir araç olarak işliyor. UNICEF verilerine göre dünya genelinde milyonlarca kadın ve çocuk en yakınları tarafından istismara uğrarken, devlet ve kurumların bu utancı gizlemeye yönelik ikiyüzlü tavrı, mağdurların-hayatta kalanların sesini bastırıyor.

Onur kime ait, utanç kime?

Psikoloji literatüründe utanç çoğu kez bireysel duygu olarak tanımlansa da feminist teoriler bunun toplumsal bir inşa olduğunu vurguluyor. Kadınlara itaatkârlık ve utangaçlık, erkeklere meydan okuma ve cesaret atfedilerek duygular dahi cinsiyetlendirilmiş durumda. İşte bu nedenle ifşalar, yalnızca bireysel deneyimleri açığa çıkarmak değil, utancı faillere iade edip onuru kadın dayanışmasının merkezine taşımak anlamına geliyor. Gabor Maté’nin de belirttiği gibi, travmayı derinleştiren yaşanan olayın kendisi değil, sonrasında mağdurun nasıl karşılandığıdır. Kadınların ve çocukların adalet arayışında sürekli susmaya zorlandığı bir düzende, ifşalar sessizliği kıran en güçlü kolektif araçlardan biri olarak öne çıkıyor. Bugün asıl soru, “neden şimdi anlattı?” değil, “neden bu kadar susturulmak zorunda kaldı?” olmalıdır. Çünkü utanç kadına değil, failin işlediği şiddeti mümkün kılan ataerkil zihniyete aittir.

27 Ağustos 2025, 14:27
4

Rüzgar Türbinleri Hakkında ŞOK Gerçek: Çelik Değil Kompozit Kullanılmasının Sebebi Ortaya Çıktı!

Rüzgar türbinlerinin devasa kanatlarının çelik yerine kompozitten yapılmasının ardında kritik mühendislik hesapları var. Hafiflik, dayanıklılık ve uzun ömür bu tercihin temel nedenleri arasında yer alıyor. Peki karbon fiber neden her türbinde kullanılmıyor? Detaylar haberimizde…
Rüzgar Türbinleri Hakkında ŞOK Gerçek: Çelik Değil Kompozit Kullanılmasının Sebebi Ortaya Çıktı!

Rüzgar enerjisinin simgesi haline gelen dev türbin kanatları, aslında yalnızca aerodinamik tasarımlarıyla değil, malzeme seçimindeki mühendislik ustalığıyla da dikkat çekiyor. 1940’lı ve 50’li yıllarda çelik ve alüminyumdan üretilen kanatlar, her ne kadar sağlam olsalar da ağır yapıları nedeniyle hem yüksek üretim maliyetine yol açıyor hem de yorulma ömürleri kısa oluyordu. Zamanla bu ağırlık, türbinlerin kendi kendini zorlamasına ve verimliliğin düşmesine sebep oldu. 1970’lerde ise mühendisler yeni bir çözüm arayışına girerek hafif ama dayanıklı kompozit malzemeleri devreye soktu. Bugün kullanılan kanatlar; emme yüzeyi, basınç yüzeyi, shear web ve spar gibi yapısal bileşenlerle güçlendirilmiş halde, farklı yükleri taşıyacak şekilde tasarlanıyor. Rüzgarın basınç farkından kaynaklanan dönme kuvveti kadar, yerçekimi, tork ve kanadın kendi ağırlığı da hesaplanarak dayanıklı bir yapı ortaya konuyor.

Hafiflik ve Dayanıklılığın Sırrı: Kompozit Malzemeler

Modern rüzgar türbini kanatlarının çelik yerine kompozitlerden yapılmasının temel nedenleri arasında düşük ağırlık, yüksek rijitlik, esneklik ve uzun ömür öne çıkıyor. Ortalama 20-25 yıl kullanılabilen bu kanatlar genellikle cam elyaf (E-glass) ile güçlendirilmiş epoksi ya da poliester reçinelerden üretiliyor. Daha pahalı ama üstün performanslı seçenekler olan S-glass ve karbon fiber ise genellikle hibrit tasarımlarda, özellikle yüksek yük bölgelerinde tercih ediliyor. Karbon fiberin yoğunluğu düşük, mukavemeti yüksek olsa da maliyeti nedeniyle her türbinde kullanılmıyor. Üretim süreci ise oldukça hassas: fiberlerin infüzyon yöntemiyle reçineyle doyurulması, kalıplarda kürlenmesi ve istenen aerodinamik forma kavuşması gerekiyor. Ancak bu teknolojinin en büyük dezavantajı geri dönüşüm zorluğu. Termoset reçineler geri dönüşüm açısından sınırlı olduğu için günümüzde araştırmacılar termoplastik veya geri dönüştürülebilir reçineler üzerine yoğunlaşıyor. Yani türbin kanatlarının geleceği yalnızca enerji verimliliğinde değil, sürdürülebilirlikte de şekilleniyor.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...