Gazeteci Ruşen Çakır, kaleme aldığı yazısında Türkiye’de muhalefetin kritik dönemeçlerde yaptığı stratejik hatalara dikkat çekti. Çakır’a göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriter sistemi adım adım inşa etmesinde, muhalefetin etkisizliği ve yanlış aday tercihleri büyük rol oynadı. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve MHP’nin ortak aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu göstermesini “siyasi çapı sınırlı bir tercih” olarak yorumlayan Çakır, bu kararın Erdoğan’a ilk turda yüzde 51.79 oyla zafer kazandırdığını hatırlattı. Çakır, muhalefetin sonraki yıllarda da “efsuna kapılmış gibi” hareket ettiğini ve özellikle 2015 seçimleri sonrası ortaya çıkan fırsatları değerlendiremediğini vurguladı. Ayrıca 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin iktidara büyük avantaj sağladığını, OHAL ve MHP ile kurulan ittifak sayesinde Erdoğan’ın otoriterliğini pekiştirdiğini söyledi.

“Altılı Masa Fiyaskosu” ve Kaybolan Fırsatlar

Çakır, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benzer bir tablo yaşandığını belirterek, CHP ve Saadet Partisi’nin Abdullah Gül formülünün İYİ Parti tarafından bozulduğunu, bunun sonucunda Muharrem İnce’nin kolayca Erdoğan karşısına çıkarıldığını ifade etti. Erdoğan’ın yüzde 52.29 oyla ilk turda kazanmasının muhalefetin strateji eksikliğini gözler önüne serdiğini söyleyen Çakır, 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul ve Ankara’yı kazanmasının ise aslında doğru aday ve doğru stratejiyle çok şeyin değişebileceğinin kanıtı olduğunu savundu. Çakır, benzer şekilde 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin yüzde 37 oy almasının, bir yıl önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin ciddi hatalar yaptığını ortaya koyduğunu belirtti. Yazısında “CHP 19 Mart’ta teslim olsaydı bugün çok farklı bir tabloyla karşı karşıya olabilirdik” ifadesini kullanan Çakır, muhalefetin tarihsel fırsatları yanlış tercihlerle heba ettiğini dile getirdi.