Bugünün Haberi
25 Temmuz 2025, 09:46
4

Öz geçmiş mi, Özgeçmiş mi? TDK’ya Göre “Öz geçmiş” Nasıl Yazılır?

TDK, “öz geçmiş” kelimesinin ayrı yazıldığını belirtiyor. İşte “öz geçmiş” ve “özgeçmiş” kullanımıyla ilgili doğru yazım kuralları ve örnek cümleler.
Öz geçmiş mi, Özgeçmiş mi? TDK’ya Göre “Öz geçmiş” Nasıl Yazılır?

İş başvuruları, akademik belgeler ve resmi yazışmalarda sıkça kullanılan “öz geçmiş” kelimesi, çoğu zaman yanlış yazımla karşımıza çıkabiliyor. Türk Dil Kurumu (TDK), bu kelimenin “öz geçmiş” şeklinde ayrı yazılması gerektiğini açıkça belirtiyor.

Günlük dilde “özgeçmiş” olarak bitişik kullanımı yaygın olsa da bu, yazım kurallarına aykırı kabul ediliyor.

Öz Geçmiş Nasıl Yazılır?

TDK’ya göre doğru kullanım şu şekilde olmalı:

Öz geçmiş  (Doğru)

Özgeçmiş  (Yanlış)

Bu doğrultuda hazırlanan belgelerde, resmi dile uygun olarak kelimenin ayrı yazılması gerekiyor.

Öz Geçmiş Ne Anlama Gelir?

Öz geçmiş, bir kişinin eğitim hayatı, iş tecrübeleri, yetkinlikleri ve kariyer geçmişini kısa ve öz bir şekilde anlatan profesyonel belgedir.

Çoğu zaman “CV” veya “curriculum vitae” terimleriyle eş anlamlı olarak kullanılır. İş arama sürecinde, bireyin profesyonel yönünü ve yeteneklerini tanıtmak için en önemli araçlardan biridir.

Doğru Kullanım Örneği

“Yeni mezunlar için sade ama etkileyici bir öz geçmiş hazırlamak, iş bulma sürecinde büyük fark yaratır.”

25 Temmuz 2025, 16:46
4

Güncel Psikoloji Trendleri! Dijital Tükenmişlik ve Çözüm Önerileri

Ekranların gölgesinde kendinizi tükenmiş mi hissediyorsunuz? Dijital tükenmişliğin gizli sinyallerini tanıyın, kimlerin risk altında olduğunu öğrenin ve hayatınızı dengeye getirecek pratik çözümlerle tanışın!
Güncel Psikoloji Trendleri! Dijital Tükenmişlik ve Çözüm Önerileri

Merhaba Bugununhaberi.com okuyucuları! Bugün hepimizin zaman zaman hissettiği o "dibine kadar bitti" duygusunu, özellikle de ekranlar karşıyında yaşadığımız türünü konuşacağız: Dijital Tükenmişlik. Evet, o sürekli bildirim sesi, bitmeyen e-postalar, kaydırılan sonsuz sosyal medya akışı derken, kendimiz bir kum fırtınasın ortasında gibi hissediyoruz. Peki bu sadece biraz yorgunluk mu? Yoksa ciddiye almamız gereken bir çağın hastalığı mı? Gelin birlikte keşfedelim.

Ben de Düştüm Bu Tuzağa! 😅
İtiraf zamanı: Birkaç ay önce, sabahları telefonumu kontrol etmek için gözlerimi açtımda, midemde bir ağıllık, zihnimde bir sis perdesi vardı. Gün boya ekran başındaydım, ama akşam olduğunda sanki hiçbir şey tam anlamıyla bitmemiş gibi hissediyordum. Sosyalleşmek için açtım Instagram, bir süre sonra kendimi başkaların "mükemmel" hayatlarıyla kıyaslarken bulduğum bir strese dönüşüyordu. İş e-postaları ise mesai saatlerinin çok ötesine sızıordu. "Bu normal mi?" diye düşüncemeye başladım. Meğer yalnız değilmişim! Dünya Sağlık Örgü (WHO), artık işle bağlantılı bir fenomen olarak "tükenmişlik"i resmen tanıyor ve dijital dünya bunun en büyük tetikleyicilerinden biri.

Dijital Tükenmişlik vs. Klasik Tükenmişlik: Fark Ne? 🤔
Peki, bu "dijital" öneki neden önemli? Geleneksel Tükenmişlik genellikle fiziksel iş yüksel, işyeri çatışmaları veya uzun süreli stresle bağlantılıyken, dijital tükenmişlik özellikle teknoloji kullanımından, özellikle de sürekli bağlı ola zorunluğu ve dijital bilgi bombardımanından kaynaklanıyor. Sanki beynimizin "dijital" bir uzvu aşırı kullanımdan yorulmuş gibi!

Dijital Tükenmişliğin Gizli Alarm Sinyalleri 🚨
Belirler sinsi sinsi gelebilir. İşte bazı yaygın olanlar:

  • Sürekli Yorgunluk: Ne kadar uyursanız uyuyun, dinlenmiş hissetmemek. Sabahları safra yorgun kalkmak.
  • Konsantrasyon Kaybı: Bir belgeye odunlanmak, bir toplantıyı takip etmek eskisi kadar kolay değil. Dikkat dağılıyor.
  • Sinirlilik ve Duygusallık: Küçük şeylere tahammülsüzlük, kolayca öfkelenmek veya ağlamak. "Sinirlerim çıplak!" hissi.
  • İşe Karşı Duyarsızlaşma: Bir zamanlar keyif alınan işlere karşı ilgisizlik, mesafe koyma isteği.
  • Verimlilik Düşüşü: Eskiden 1 saatte biten iş şimdi 2 saat aliyor. Sanki kumda koşuyor gibi hissetmek.
  • Uyku Sorunları: Uykuya dalmakta zorluk, sık sık uyanma veya dinlendirmeyen uyku. Ekranlardan gelen mavi işığın uyku kalitesini bozduğu bilimsel olarak biliniyor.
  • Fiziksel Şikayetler: Baş ağrısı, göz yorgunluğu, boyun/sırt ağrıları sıkı görülür.

Dijital Tükenmişlik Kimleri Daha Çok Vuruyor? (Tablo Zamanı!)
Herkes etkilenebilir, ama bazı gruplar özellikle risk altında altında. Şu tabloya bir göz atalım:

Grup

Risk Nedeni?

Olası Belirler Artışı

Sürekli Bağlı Çalışanlar

Mesai saatleri dışında safra e-posta/bildirim beklentisi, uzaktan çalışma sındırların belirsizliği

Kronik yorgunluk, uyku sorunları, iş-yaşam dengesi kaybı

Sosyal Medya Yoğun Kullanıcılar

Sürekli kıyaslama (FOMO), olumsuz içeriğe maruz kalma, performans baskısı

Kaygı, düşük özgüven, mutsuzluk

Öğrenciler (Özellikle Üniversitesi)

Uzaktan eğitim yorgunluğu, sürekli ekran başında ders/ödev, sosyal izolasyon

Motivasyon kaybı, odaklama sorunu, sosyal geri çekme

Dijital İçerik Üreticileri

Sürekli yaratçı ola baskısı, algoritma değişiklikleri stresi, izleyici tepkileri

Yaratıcı tıkanma, tatminsizlik, kendini sürekli "açık" hissetme

Ebeveynler

Çocukların çevrimiçi eğitimi/güvenliği endişesi, kendi işleri + ev idaresi + dijital dünya

Aşırı yükselmeme, sabır azalması, suçluk duygusu

Emre'nin Hikayesi: Bir Örnekle Somutlaştıralım ⁇
Emre, pazarlama sekizöründe çalışan 32 yaşında bir profesyonel. Pandemiyle birlikte tamamen uzaktan çalışmaya geçti. Başlarda harika hissetti! Ancak zamanla, iş ve özel yaşam arasındaki sındırlar bulanıklaştı. Akşam 8'de gelen e-postalara "hemen bakayım" demeye başladı. Netflix izlerken bile mesaj gruplarını kontrol etmekten kendini alamıyordu. Sabahları yorgun uyanıyor, basit işler safra onu aşırı zorluyordu. Sosyalleşme isteği azalmış, sürekli bir "gerginlik" hissediyordu. Emre, kronik dijital tükenmişliğin klasik bir örneğiydi. Fark etmesi ve harekete geçmesi zaman aldı.

Media content

Ekranların Esaretinden Kurtulma Rehber: Pratik Çözümler ✨
Umutsuzluğa kapılmayın! Dijital tükenmişlik geri dönerülebilir. İşte denenmiş ve test edilmiş bazı stratejiler (Ben de bunları uyguluyorum!):

  1. Dijital Sındırlar Koyun (Çok Önemli!): İş cihazlarında mesai bitimde bildirimleri kapatın. "E-posta molası" ilan edin (örneğin, akşam 7'den sabah 8'e kadar). Telefonu yatak odasından uzun tutun. Cal Newport'un "Dijital Minimalizm" felsefesinden ilham almak faydalı olabilir.
  2. Bilinçli Teknoloji Kullanımı (Mindful Tech): Telefonu elinize onu aldığınızda "Şu anda buna gerçekten ihtiyacım var mı?" diye sorun. Sosyal medyada geçitilen süreyi sındırlamak için telefonunuzdaki Ekran Süresi veya Dijital Denge araçları kullanın.
  3. Teknoloji Olmadan "Gerçek" Molalar Verin: Öğle yemeğinde telefonu masada bırakın. Kısa bir yürüyüşe sıkın ve etrafınız gerçekten gözlemleyin. Bir fincan çayı sadece çayı düşünerek için.
  4. Fiziksel Aktiviteyi İhmal Etmeyin: Ekrana bakmaktan katılaşan bedeninizi hareket ettirin! Tempolu yürüyüş, yoga, dans... Ne keyif veriyorsa onu yapı. Endorfin mucizevi bir şeydir!
  5. "Teknoloji Dış" Hobiler Edin: Ellerinizi ve zihninizi meşgul eden, ekransız aktifiteler bulun: Bahçecilik, resim, enstrüman çalmak, yemek yapmak, puzzle, model uçak... Listele uzun!
  6. Bağlantıyı Koparın (Dijital Detoks): Haftada birkaç saat veya bir tam günü (mümkünse) tamamen dijital detoks yapin. İlk başta zor gelebilir, ama inanın, nefes aldığınızı hissedeceksiniz. Ailenizle/arkadaşlarınızla kaliteli, bölünmeyen zaman geçirin.
  7. "Hayır" Demeyi Öğrenin: Onun istenen online toplantıya, onun yeni projeye, onun sosyal medya etkileşimine evet demek zorunda değilsiniz. Sındırlarınızı koruyun.
  8. Uyku Hijyenin Önem Verin: Yatmadan en az 1 saat once tüm ekranları kapatın. Yatak odasını serin, karanlık ve sessiz tutun. CDC gibi sağlık kuruluşları, kaliteli uykunun direnci artırmadaki kritik rolünü vurguluyor.
  9. Destek İstemekten Çekinmeyin: İş yerinizdeki yöneticinizle açıkça konuşun (iş yüksel, beklentiler konusunda). Arkadaşlarınızla ve ailenizle hissettiklerinin paylaşın. Profesyonel bir psikologdan destek almak da çok değerli bir adımdır.

Küçük Adımlar, Büyük Değişimler 🌱
Dijital tükenmişlikle savaşmak, bir gecede olacak bir şey değil. Kendinize karşı sabırlı olun. "Sıfır ekran" hedefi koymak yerine, küçük, sürdürülebilir değişikliklerle başlayın. Belki ilk adım, akşam yemeğinde telefonu mutfakta bırakmak olabilir? Veya sabah ilk 30 dakikayı e-postalara bakmadan geçirmek?

Unutmayın, teknoloji harika bir araç olabilir, ama iyi bir uşak, kötü bir efendidir. Kontrolün sizde olduğunu hissettiğiniz bir dijital yaşam mümkün. Kendinizi ekranların girdabına kaptırdığınızı hissettiğinizde, derin bir nefes alın ve bu yazıyı hatırlayın. Küçük bir dijital geri çekme, büyük bir nefes alma alanı açabilir.

Sağlıklı ve dengeli bir dijital yaşam sürmeniz dileğiyle! 💪✨ Kendinize iyi bakın, çünkü boyut değerlisiniz!

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...