Ortadoğu'da Güç Savaşı İran mı İsrail mi Daha Güçlü?

İran, Ortadoğu'nun en büyük ordularından birine sahip. Yaklaşık 580 bin aktif ve 200 bin yedek askeri ile geniş bir insan kaynağına dayanıyor. Ülkenin askeri yapısı, Ordu ve Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) olmak üzere iki ayrı koldan oluşuyor; her ikisi de kara, hava ve deniz kuvvetlerine sahip. Devrim Muhafızları bünyesindeki Kudüs Gücü ise Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad gibi bölgesel müttefik gruplara destek sağlayarak İran'ın dış operasyonlardaki etkisini artırıyor. Tüm bu askeri yapının nihai karar vericisi ise Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney.
Caydırıcılık stratejisini benimseyen İran, uzun menzilli füze ve insansız hava araçlarına (İHA) önemli yatırımlar yaptı. Bu alandaki dikkat çeken sistemler arasında 2 bin 500 km menzilli Secil, 2 bin km menzilli Kheibar ve bin 400 km menzilli Hacı Kasım füzeleri bulunuyor. Ayrıca 2023'te ilk hipersonik füzesini duyuran İran, düşük irtifada uçarak radarlardan kaçabilen 2 bin 500 km menzilli Muhacir-10 gibi gelişmiş dronelar da geliştirip ihraç ediyor.

Yaptırımlar nedeniyle dışa bağımlılığı azaltma hedefiyle 1980'lerden bu yana yerli silah sanayisini geliştiren İran, füze ve drone üretiminde büyük ölçüde bağımsızlık kazanmış durumda. Ancak denizaltı ve zırhlı araç gibi alanlarda hala dış kaynaklara ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre İran ordusunun en zayıf noktası, devrim öncesinden kalma eski savaş uçakları; yedek parça eksikliği nedeniyle birçoğu operasyonel değil. Tank ve zırhlı araç filosu da teknolojik olarak oldukça eski.
SIPRI verilerine göre, İran asker sayısında dünyada 14. sırada yer alıyor ve 2023'te 10 milyar doları aşan askeri harcamasıyla Orta Doğu'da 4. sırada bulunuyor. Bu bütçenin %37'si Devrim Muhafızları'na ayrılıyor.

İsrail Ordusu: Teknolojik Üstünlük ve Hava Savunması
İsrail, yaklaşık 10 milyonluk nüfusuna karşılık 170 bin aktif askere sahip olmasına rağmen teknolojik üstünlüğü ve gelişmiş savunma sistemleriyle öne çıkıyor. İsrail'in askeri harcamaları, 2023'ten bu yana %65 artarak yaklaşık 47 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, İsrail'in savunma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılasına oranla İran'ın iki katına çıktığını gösteriyor.
Hava Üstünlüğü: İsrail'in 240 modern savaş uçağıyla hava üstünlüğüne sahip olduğu değerlendiriliyor. F-15 ve F-35 gibi uzun menzilli jetler, İsrail'e yüksek hassasiyetli hava operasyonları gerçekleştirme kapasitesi sağlıyor. İran'ın elinde ise çoğu eski model olmak üzere yaklaşık 188 savaş uçağı bulunuyor ve bunların operasyonel kapasitesi sınırlı görülüyor.

Füze ve Drone Gücü: İran, Ortadoğu'nun en geniş füze ve SİHA envanterlerinden birine sahipken, İsrail'in bu silahlara karşı savunma sistemleri dünyaca biliniyor. "Demir Kubbe" ve "David's Sling (Ok)" gibi katmanlı füze savunma sistemleri, 13 Nisan'daki İran saldırısında 300'den fazla füze ve SİHA'nın büyük çoğunluğunu etkisiz hale getirerek etkinliğini kanıtladı. Uzmanlar, bu sistemlerin İsrail'in en güçlü savunma hatlarından biri olduğunu vurguluyor.

Deniz Kuvvetleri ve Siber Güç: İran donanmasında 107 savaş gemisi bulunsa da filonun büyük kısmı yaşlı ve modern savaşta yetersiz görülüyor. İsrail'in donanması ise yaklaşık 60 gemiden oluşuyor ve daha modern olduğu belirtiliyor. Siber alanda ise İsrail daha gelişmiş bir altyapıya sahipken, son dönemde İran kaynaklı siber saldırılarda ciddi bir artış yaşandığı belirtiliyor.

Nükleer Güç Tartışması: İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğu tahmin edilse de Tel Aviv yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmıyor. İran ise nükleer programının tamamen sivil amaçlı olduğunu savunarak nükleer silah geliştirdiği yönündeki iddiaları reddediyor.

Güç Dengesinde Temel Farklar ve Olası Senaryolar
İran, sayısal asker gücü ve geniş füze/drone envanteriyle öne çıkarken; İsrail, teknolojik üstünlüğü, modern hava kuvvetleri ve dünyaca tanınan füze savunma sistemleriyle belirleyici bir konuma sahip. Olası bir çatışmada İran'ın stratejik derinliği ve asimetrik savaş kabiliyetleri, İsrail'in ise hava gücü ve savunma kalkanları önemli rol oynayacaktır. Ortadoğu'daki bu güç mücadelesi, bölgenin jeopolitik dengelerini derinden etkilemeye devam ediyor.