Bugünün Haberi
19 Ağustos 2025, 22:01
5

Memur Zammında Son Viraj: Uzlaşma Sağlanmazsa Son Söz Hakem Heyetinde!

Milyonlarca memurun gözü toplu sözleşme masasında. Hükümetin sunduğu teklif sendikaları tatmin etmedi. Uzlaşma olmazsa son kararı Hakem Heyeti verecek, detaylar haberimizde...
Memur Zammında Son Viraj: Uzlaşma Sağlanmazsa Son Söz Hakem Heyetinde!

Memur ve memur emeklilerini yakından ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri kritik aşamaya geldi. Yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon emeklinin gelirlerini doğrudan etkileyecek zam oranları konusunda hükümetin sunduğu son teklif sendikalar tarafından yetersiz bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıda, Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş başkanları hükümetin önerilerini masaya yatırdı. Hükümet, 2026’nın ilk yarısı için yüzde 11, ikinci yarısı için yüzde 7; 2027’nin her iki yarısı için ise yüzde 4’erlik artış önerdi. Ancak sendikalar, bu teklifin geçim sıkıntısı yaşayan memurlar için kabul edilemez olduğunu belirterek daha adil bir oran talep etti.

Hakem Heyeti Devreye Girecek mi?

Görüşmelerin 19 Ağustos itibarıyla sona ermesi beklenirken, taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması durumunda sürece Kamu Görevlileri Hakem Heyeti müdahil olacak. 11 üyeden oluşan heyetin vereceği karar kesin nitelikte olacak ve toplu sözleşme hükmünde sayılacak. Hakem heyeti, başvurudan en geç 5 gün içinde kararını açıklamakla yükümlü. Bu nedenle gözler, masada sağlanacak olası uzlaşmaya çevrilmiş durumda. Eğer sendikaların talepleri dikkate alınmazsa memur zammı için son sözü Hakem Heyeti söyleyecek. Uzmanlara göre bu süreç, hem kamu çalışanlarının refahını hem de hükümetin ekonomik dengeleri gözetmek zorunda kaldığı hassas bir dönem olacak.

19 Ağustos 2025, 23:10
1
(Güncellendi: 19 Ağustos 2025, 23:10)

Tayfun Füzesi ve Yeni Sistemler: Türkiye’nin Savunma Doktrini Şaşırtıcı Yönde Değişiyor!

IDEF 2025’te tanıtılan yeni balistik füzeler, elektronik harp sistemleri ve insansız teknolojiler Türkiye’nin askeri stratejisinde kritik değişimlere işaret ediyor. Savunmadan çok proaktif caydırıcılık öne çıkıyor. Bu değişim bölgesel dengeleri nasıl etkileyecek? Detaylar haberimizde…
Tayfun Füzesi ve Yeni Sistemler: Türkiye’nin Savunma Doktrini Şaşırtıcı Yönde Değişiyor!

Temmuz sonunda İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı (IDEF 2025), Türkiye’nin savunma stratejisinde önemli kırılma noktalarını gözler önüne serdi. Fuarda ilk kez kamuoyuna tanıtılan TAYFUN Blok-4 balistik füzesi, elektronik harp sistemleri, şifreli iletişim ağları ve fiber optik kablolu insansız hava araçları dikkat çekti. Türkiye’nin en uzun menzilli balistik füzesi TAYFUN, hem caydırıcılık açısından hem de bölgesel dengeler bakımından yeni bir döneme işaret ediyor. Uzmanlara göre bu sistemler, klasik savunma doktrininden çıkarak daha proaktif, bölgesel etkisi yüksek ve stratejik bir savunma yaklaşımına geçişin göstergesi. Özellikle elektronik harp ve siber güvenlik tabanlı teknolojilerin öne çıkması, Türkiye’nin yalnızca kara ve hava üstünlüğüne değil, aynı zamanda bilgi savaşına da yatırım yaptığını ortaya koyuyor.

Doktrinde yeni yönelim: Caydırıcılıktan proaktif savunmaya

IDEF 2025’te sergilenen yeni nesil sistemler, Türkiye’nin sadece savunmada değil, gerektiğinde bölgesel güç projeksiyonunda da rol almak istediğini gösteriyor. Balistik füzeler ve uzun menzilli İHA’lar, Türkiye’nin sınır ötesi caydırıcılığını artırırken; elektronik harp sistemleri, modern savaşın en kritik alanı olan elektromanyetik spektrumda üstünlük hedefini açıkça ortaya koyuyor. Analistler, bu gelişmelerin Türkiye’nin NATO içindeki rolünü yeniden tanımlayabileceğini ve bağımsız savunma stratejilerine daha fazla ağırlık verebileceğini vurguluyor. Kısacası, IDEF 2025’te tanıtılan bu yeni teknolojiler, yalnızca bir fuar vitrini değil; Türkiye’nin gelecekteki askeri vizyonunun somut bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...