Bugünün Haberi
1 Mayıs 2025, 00:00
5
(Güncellendi: 8 Mayıs 2025, 16:18)

Keto Diyetinin Artıları ve Eksileri

Hamilelik döneminde düzenli egzersiz, anne adayının fiziksel ve ruhsal sağlığını desteklerken, ketojenik diyet gibi karbonhidrat kısıtlamasına dayalı beslenme programları besin eksiklikleri ve enerji yetersizliği gibi riskler taşıyabilir.
Keto Diyetinin Artıları ve Eksileri

Hamilelik, anne adayının hem kendi sağlığını hem de bebeğinin gelişimini desteklemek için dengeli ve bilinçli bir yaşam tarzı benimsemesi gereken özel bir dönemdir. Bu süreçte düzenli egzersiz yapmak genellikle önerilirken, beslenme konusunda ise dikkatli olunmalıdır. Son yıllarda popülerlik kazanan ketojenik diyet (keto diyeti), hamilelikte uygulanabilirliği konusunda tartışmalara yol açmaktadır.

Hamilelikte Sporun Önemi

Hamilelik sürecinde düzenli ve hafif egzersizler yapmak, hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı için birçok fayda sağlar:

  • Fiziksel sağlık: Egzersiz, hamilelik sırasında kilo kontrolüne yardımcı olur, sırt ağrılarını azaltır ve doğum sürecine hazırlık sağlar.
  • Ruhsal sağlık: Fiziksel aktivite, stres ve anksiyete seviyelerini düşürerek, anne adayının ruh halini iyileştirir.
  • Doğum hazırlığı: Düzenli egzersiz, doğum sırasında gerekli olan dayanıklılığı artırır ve doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır.

Keto Diyetinin Hamilelikteki Riskleri

Ketojenik diyet, karbonhidrat alımını ciddi şekilde kısıtlayarak vücudu ketozis durumuna sokmayı hedefler. Ancak hamilelik döneminde bu tür bir diyetin uygulanması bazı riskleri beraberinde getirebilir:

  • Besin eksiklikleri: Karbonhidratların kısıtlanması, lif, vitamin ve mineral alımını azaltabilir, bu da hem anne hem de bebek için besin eksikliklerine yol açabilir.
  • Enerji yetersizliği: Hamilelikte artan enerji ihtiyacı, keto diyeti ile karşılanamayabilir, bu da yorgunluk ve halsizlik gibi sorunlara neden olabilir.
  • Metabolik dengesizlikler: Ketozis durumu, hamilelikte metabolik dengenin bozulmasına ve potansiyel sağlık sorunlarına yol açabilir.

Hamilelikte düzenli ve kontrollü egzersiz yapmak, hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı için birçok fayda sağlar. Ancak ketojenik diyet gibi karbonhidrat kısıtlamasına dayalı diyetler, hamilelik döneminde önerilmemektedir. Bu nedenle, hamilelik sürecinde beslenme ve egzersiz planları mutlaka bir sağlık profesyoneli ile birlikte oluşturulmalıdır.

28 Haziran 2025, 09:27
6
(Güncellendi: 28 Haziran 2025, 09:27)

Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Bilim Kafe etkinliğinde açıklanan çarpıcı detaylara göre, anne sütü sadece besin değil, sağlıklı yaşamın temeli olan biyolojik bir sistem.
Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Türkiye genelinde başlattığı “Bilim Kafe” buluşmalarının Çanakkale durağında, anne sütü ile ilgili daha önce pek duyulmamış bilgiler paylaşıldı. “Anne sütü sadece bir besin değil, yaşam boyu etkili bir biyolojik sistem” vurgusu dikkat çekti.

Etkinlik, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Bilim İletişimi Ofisi tarafından Truva Atı karşısındaki Çağlar Kaynak Basketbol Sahası'nda gerçekleştirildi. Programda, ÇOMÜ Araştırma Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Sercan Karav, anne sütüyle ilgili çarpıcı bilimsel verileri katılımcılarla paylaştı.

ABD’de Milyon Dolarlık Projede Anne Sütünü Araştırdı

Prof. Dr. Karav, devlet bursuyla gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde milyon dolarlık bir araştırma projesi kapsamında anne sütü üzerine bilimsel çalışmalar yürüttüğünü açıkladı. Edindiği bu değerli bilimsel bilgileri Türkiye’deki genç araştırmacılarla paylaşmaya devam ettiğini belirtti.

Normal Doğum ve Anne Sütü, Sağlıklı Mikrobiyota İçin Temel

Anne sütüyle birlikte vajinal doğumun da insan sağlığında büyük rol oynadığını belirten Karav, sağlıklı bir mikrobiyota oluşumunun bu iki faktöre bağlı olduğunu dile getirdi. “Anne sütü, yararlı mikroorganizmaların çoğalmasına yardımcı olan özel oligosakkaritler içeriyor. Bu yapılar sadece anne sütünde bulunuyor ve sağlık üzerinde derin etkileri var.” dedi.

Sezaryen ve Erken Sütten Kesme, Alerji Riskini Artırıyor

Gelişmiş toplumlarda giderek yaygınlaşan sezaryen doğumların ve bebeklerin anne sütünden erken kesilmesinin alerji başta olmak üzere birçok sağlık sorununa zemin hazırladığını söyleyen Karav, “Modernleşme arttıkça sağlık sorunları da artıyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri, bebek ile anne sütü arasındaki bağın kopması.” ifadelerini kullandı.

İlk 6 Ay ve 1 Yıl Arası Mutlaka Anne Sütü Önerisi

Prof. Dr. Karav, bebek beslenmesinde ilk 6 ayın ve ideal olarak ilk 1 yılın yalnızca anne sütüyle geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu sürecin bilimsel anlamda tartışmasız olduğunu belirterek, “Anne sütü, bebek için özel olarak tasarlanmış bir sıvı. Başka hiçbir şey onun yerini tutamaz.” dedi.

Süt Karşıtlığı Artıyor ama Yerine Koyacak Alternatif Yok

Son dönemde kamuoyunda sıkça konuşulan süt karşıtlığı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Karav, “Alternatif bir kaynak bulunmadığı sürece inek ya da keçi sütü gibi seçenekler, anne sütü sonrası için en iyi tercihler olmaya devam edecek.” dedi. Anne sütünün ise her zaman öncelikli ve vazgeçilmez olduğunu sözlerine ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...