Bugünün Haberi
4 Mayıs 2025, 00:00
14
(Güncellendi: 8 Mayıs 2025, 17:23)

Hipertansiyonla Yaşam: Günlük Hayatta Neler Yapılmalı?

Yüksek tansiyon modern çağın en yaygın sağlık sorunlarından biri. Peki hipertansiyonla nasıl başa çıkılır? İşte günlük hayatta uygulayabileceğiniz etkili yöntemler ve uzman tavsiyeleri...
Hipertansiyonla Yaşam: Günlük Hayatta Neler Yapılmalı?

Hipertansiyon (yüksek tansiyon), modern çağın en yaygın kronik hastalıklarından biridir ve kontrol altına alınmadığında kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Peki, hipertansiyonla nasıl yaşanır? Günlük hayatta nelere dikkat edilmeli? İşte uzman önerileriyle hipertansiyonla başa çıkmanın yolları…

Hipertansiyon Nedir? Neden Önemlidir?

Hipertansiyon, kan basıncının normal değerlerin üzerinde seyretmesi durumudur. Normal tansiyon değerleri 120/80 mmHg olarak kabul edilirken, 140/90 mmHg ve üzeri hipertansiyon olarak tanımlanır.

Hipertansiyonun en tehlikeli yanı, çoğu zaman belirti vermeden ilerlemesidir. Bu nedenle "sessiz katil" olarak da adlandırılır. Düzenli tansiyon ölçümü yaptırmak ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına almak hayati önem taşır.

Hipertansiyonla Yaşamak İçin Günlük Alışkanlıklar

Tuz tüketimini azaltın

Fazla tuz, kan basıncını yükselten en önemli faktörlerden biridir. Günlük tuz tüketimi 5 gramı (1 çay kaşığı) geçmemelidir.

  • Paketli gıdalardan (cips, hazır çorba, salamura ürünler) uzak durun.
  • Yemeklere ekstra tuz eklemeyin, bunun yerine baharatlar ve limon kullanın.
  • Zeytin, turşu, sucuk gibi tuzlu gıdaları sınırlandırın.

Düzenli egzersiz yapın

Haftada en az 150 dakika orta tempolu egzersiz (yürüyüş, yüzme, bisiklet) tansiyonu dengeler.

  • Tempolu yürüyüşler kan dolaşımını düzenler.
  • Ağır sporlardan kaçının, ani tansiyon yükselmelerine yol açabilir.
  • Düzenli egzersiz, kilo kontrolüne de yardımcı olur.

Sağlıklı beslenme

Hipertansiyonu kontrol altına almak için beslenme şekli büyük önem taşır.

  • Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin (potasyum tansiyonu dengeler).
  • Tam tahıllı ürünler, baklagiller ve balık tüketin.
  • Doymuş yağlardan (kırmızı et, tereyağı) uzak durun.
  • Alkol ve kafein tüketimini sınırlayın.

Stres yönetimi

Stres, ani tansiyon yükselmelerine neden olabilir.

  • Meditasyon, nefes egzersizleri ve yoga yapın.
  • Uyku düzeninize dikkat edin (günde 7-8 saat uyku).
  • Hobi edinmek ve sosyal aktiviteler stresi azaltır.

Sigarayı bırakın

Sigara, damarları daraltarak tansiyonu yükseltir. Hipertansiyon hastalarının kesinlikle sigaradan uzak durması gerekir.

Hipertansiyon, doğru yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli takiple kontrol altına alınabilir. Tuzu azaltmak, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve stresten uzak durmak, tansiyonu dengede tutmanın en etkili yollarıdır.

Hipertansiyon tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle doktor kontrollerinizi aksatmayın ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyin.

27 Haziran 2025, 12:58
1
(Güncellendi: 27 Haziran 2025, 12:58)

Atriyal Septal Defekt (ASD) Nedir? Kalpteki Deliğin Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kalp, vücudumuzun en önemli organlarından biri. Doğuştan gelen kalp rahatsızlıkları arasında sıkça rastlanan durumlardan biri de Atriyal Septal Defekt (ASD). Halk arasında "kalpte delik" olarak bilinen bu durum, kalbin iki üst odası olan kulakçıklar (atriyumlar) arasındaki duvarda (septum) bir açıklık bulunması anlamına gelir. Bu açıklık, kanın kalbin bir tarafından diğerine normalden farklı bir şekilde akmasına neden olarak zamanla ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Atriyal Septal Defekt (ASD) Nedir? Kalpteki Deliğin Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Atriyal Septal Defekt (ASD), doğuştan gelen bir kalp kusurudur (konjenital kalp hastalığı). Kalbin sağ ve sol üst odacıklarını (atriyumları) ayıran duvar olan atriyal septumda bulunan bu delik, genellikle bebeklerin kalbi anne karnında gelişirken kapanması gereken bir açıklığın kapanmaması sonucu oluşur.

Normalde, oksijenli kan sol atriyumdan sol karıncığa, oradan da vücuda pompalanır. Oksijensiz kan ise sağ atriyumdan sağ karıncığa, oradan da akciğerlere gönderilir. ASD varlığında, sol atriyumdaki basınç daha yüksek olduğu için oksijenli kanın bir kısmı bu delikten sağ atriyuma ve oradan da gereksiz yere akciğerlere geri döner. Bu durum, akciğer atardamarlarında basınç artışına (pulmoner hipertansiyon) ve zamanla kalbin sağ tarafında büyüme ile kalp yetmezliğine yol açabilir.

ASD'nin farklı tipleri bulunur:

  • Sekundum ASD: En sık görülen tiptir. Septumun orta kısmında yer alır.
  • Primum ASD: Septumun alt kısmında bulunur ve genellikle Down sendromu gibi başka kalp kusurlarıyla birlikte görülebilir.
  • Sinüs Venozus ASD: Atriyal septumun üst veya alt arka kısmındadır ve çoğu zaman başka kalp yapısal anormallikleriyle ilişkilidir.
  • Koroner Sinüs ASD: Koroner sinüs ile sol atriyum arasındaki duvarda eksiklik veya tamamlanmamış bir duvar içerir, nadir görülen ve genellikle karmaşık bir konjenital kalp hastalığıyla bağlantılıdır.


ASD Nedenleri Nelerdir?


Atriyal septal defektlerin kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak, bebeğin kalbi hamilelik sırasında oluşurken meydana gelen genetik değişiklikler, bu tür doğuştan kalp kusurlarıyla ilişkilendirilir. Hamilelik sırasında annenin yaşadığı bazı durumlar, yedikleri, içtikleri veya kullandığı ilaçlar da risk faktörü olabilir. Örneğin; gebeliğin ilk aylarında kızamıkçık (rubella) geçirmek, kontrolsüz diyabet veya lupus gibi rahatsızlıklar, alkol veya tütün kullanımı, bazı ilaçların kullanımı (nöbet veya ruh hali bozukluklarını tedavi edenler) ASD riskini artırabilir. Bazı ASD tipleri ailevi geçiş gösterebilir.



Belirtileri Nelerdir?


ASD'li birçok bebek ve çocukta başlangıçta belirgin bir belirti görülmeyebilir, özellikle de delik küçükse. Ancak delik büyükse veya yaş ilerledikçe belirtiler ortaya çıkmaya başlayabilir. Yetişkinlikte ortaya çıkan belirtiler, çocukluktan farklı olabilir.

Yaygın ASD belirtileri şunları içerir:

  • Sık Solunum Yolu veya Akciğer Enfeksiyonları: Özellikle çocuklarda sık görülebilir.
  • Fiziksel Aktivite Sırasında Nefes Darlığı veya Nefes Almada Zorluk: En yaygın belirtilerden biridir.
  • Çabuk Yorulma: Günlük aktivitelerde veya egzersiz sırasında hissedilen aşırı yorgunluk.
  • Bebeklerde Beslenme Sırasında Yorulma: Bebeklerin emzirme veya biberonla beslenme sırasında yorulması, kilo alamaması veya büyüme geriliği.
  • Düzensiz Kalp Atışları (Aritmi) veya Çarpıntı: Kalbin düzensiz attığı hissi.
  • Kalp Üfürümü: Steteskopla yapılan dinlemede doktorun duyduğu uğultu benzeri ses. Bu, kanın delikten anormal akışından kaynaklanır.
  • Bacakların, Ayakların veya Karın Bölgesinin Şişmesi: İleri vakalarda, kalp yetmezliği geliştiğinde görülebilir.
  • Göğüs Ağrısı.

ASD tedavi edilmezse, akciğerlerde artan basınç (pulmoner hipertansiyon), kalp yetmezliği, ritim bozuklukları ve hatta felç gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.



Media content

Tanı Yöntemleri Nelerdir?


Bir doktor, stetoskopla kalp seslerini dinleyerek (üfürüm duyulması) veya belirtiler üzerine ASD'den şüphelenebilir. Tanıyı kesinleştirmek ve deliğin boyutunu, konumunu belirlemek için çeşitli testler kullanılır:

  • Ekokardiyografi (EKO): Kalp ultrasonu olarak da bilinen bu test, kalbin ve damarların hareketli görüntülerini oluşturarak ASD'nin varlığını, boyutunu ve kan akış yönünü gösterir. ASD tanısında ana testtir.
  • Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin elektriksel aktivitesini kaydeden bir testtir. Ritim bozukluklarını veya kalp kasındaki değişiklikleri gösterebilir.
  • Akciğer Grafisi (Göğüs X-ray'i): Kalbin ve akciğerlerin durumunu gösterir, kalp büyümesini veya akciğerlerde sıvı birikmesini ortaya çıkarabilir.
  • Transözofageal Ekokardiyografi (TEE): Özel bir probun yemek borusundan geçirilerek kalbe daha yakın ve detaylı görüntüler alınmasını sağlar.
  • Kardiyak Kateterizasyon: Daha invaziv bir testtir. Kasık bölgesindeki bir damardan ince bir tüp (kateter) kalbe kadar ilerletilir. Kalp odacıklarındaki basınç ve oksijen seviyeleri ölçülür.


Atriyal Septal Defekt (ASD) Tedavisi Nasıl Yapılır?


Küçük ASD'ler, özellikle çocukluk çağında kendiliğinden kapanabilir. Bu durumda sadece düzenli takip yeterli olabilir. Ancak büyük veya kendiliğinden kapanmayan ASD'ler için tedavi genellikle gereklidir. Tedavi seçenekleri deliğin boyutuna, konumuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir:

  1. Girişimsel Kapatma (Şemsiye Yöntemi / Kateter Tabanlı Kapatma):
    • Bu, açık kalp ameliyatına kıyasla daha az invaziv bir yöntemdir.
    • Genellikle kasıktan girilen ince bir kateter yardımıyla özel bir cihaz (şemsiye veya kapatma cihazı) deliğin üzerine yerleştirilerek kapatılır.
    • Hasta konforu daha yüksektir ve iyileşme süresi daha kısadır.
  2. Cerrahi Kapatma (Açık Kalp Ameliyatı):
    • Deliğin boyutu büyükse, konumu kateterle kapatmaya uygun değilse veya başka kalp kusurları da varsa tercih edilir.
    • Cerrah, göğüs kemiğinden veya küçük kesilerle (minimal invaziv cerrahi, robotik cerrahi) kalbe ulaşarak deliği dikerek kapatır veya bir yama (sentetik veya kendi dokusundan) kullanarak onarır.
    • Geleneksel açık kalp cerrahisi, minimal invaziv cerrahi (küçük kesilerle yapılan) ve robotik cerrahi gibi farklı cerrahi teknikler mevcuttur. Minimal invaziv ve robotik yöntemler, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme avantajları sunar.
  3. İlaç Tedavisi:
    • ASD'yi doğrudan kapatmaz ancak belirtileri yönetmek (örneğin ritim bozuklukları için) veya kalp yetmezliği gelişmişse kalbin iş yükünü azaltmak için kullanılabilir. Kan sulandırıcılar, pıhtı riskini azaltmak için de reçete edilebilir.

ASD teşhisi konulduğunda, en uygun tedavi yöntemini belirlemek için bir kardiyoloji uzmanıyla kapsamlı bir değerlendirme yapmak çok önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, ASD'nin yol açabileceği ciddi komplikasyonların önlenmesinde kilit rol oynar.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...