Bugünün Haberi
2 Eylül 2025, 15:27
2

Cevdet Yılmaz’dan Kritik Anayasa Mesajı: “Millet Daha Etkin Devlet İstiyor!”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yeni anayasa tartışmalarında milletin beklentisini “daha etkin işleyen bir devlet” sözleriyle özetledi. Gazze’deki katliamlara tepki gösteren Yılmaz, adaletin devlet-millet bağı için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Detaylar haberimizde…
Cevdet Yılmaz’dan Kritik Anayasa Mesajı: “Millet Daha Etkin Devlet İstiyor!”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Yargıtay Başkanlığı’nda düzenlenen 2025-2026 Adli Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada hem Gazze’deki insani dramı hem de Türkiye’de yeni anayasa ihtiyacını gündeme taşıdı. Yılmaz, “Milletimizin bizden beklentisi, geçmişin darbe izlerinden arındırılmış, demokratik, gelecek odaklı ve devletin işleyişini daha etkin kılan bir anayasadır” dedi. İsrail’in Gazze’de işlediği katliamlara dikkat çeken Yılmaz, uluslararası kurumların sessizliğinin ibret verici olduğunu söyledi ve “Haklının güçlü olması gerekir” vurgusunu yaptı. Türkiye’nin her zaman mazlum Filistin halkının yanında olduğunu belirten Yılmaz, uluslararası toplumun da bu sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini ifade etti.

“Adalet Devlet ile Millet Arasındaki Güven Bağıdır”

Yılmaz, adaletin yalnızca kalkınmanın değil, aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerin de teminatı olduğuna işaret ederek, “Her vatandaşın hakkını korumak ve güçsüzü güçlüye ezdirmemek hayati önem taşır. Bir hükmün değeri sadece yazılı maddelerde değil, milletin vicdanında kabul görmesindedir” dedi. Demokratik bir ortamda yargı kararlarının eleştirilebileceğini ancak yargıya hakaret edilmesinin asla kabul edilemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, Türk milletinin adına karar veren yargının vakarını korumanın en büyük sorumlulukları olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yargı sistemini daha da güçlendirme kararlılığının devam edeceğini belirten Yılmaz, “Adaletin etkinliği kadar zamanında tecelli etmesi de milletimiz için hayati önemdedir” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

2 Eylül 2025, 15:36
2
(Güncellendi: 2 Eylül 2025, 15:36)

Barış İçin Şok Rapor: 59 Çatışma ve Çözüm İçin Tek Yol!

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yayımlanan açıklamalar, küresel çatışmaların ulaştığı endişe verici tabloyu ve barışın insan haklarıyla ayrılmaz bağını ortaya koydu. İHD’nin raporu Kürt Meselesi için yeni bir çözüm umuduna dikkat çekiyor. Detaylar haberimizde…
Barış İçin Şok Rapor: 59 Çatışma ve Çözüm İçin Tek Yol!

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle yapılan açıklamalar, savaşların yol açtığı yıkımın ve insan hakları ihlallerinin gölgesinde barış talebinin önemini bir kez daha hatırlattı. 2008 Nobel Barış Ödülü sahibi Marti Ahtisaari’nin “Barış bir irade meselesidir. Tüm ihtilaflar çözüme kavuşturulabilir” sözleri, hem tarihsel hem de güncel çatışmalara ışık tutuyor. İkinci Dünya Savaşı’nda 45 milyon insanın yaşamını yitirmesiyle tarihe kazınan büyük acılardan Gazze’de yaşanan insanlık dramına kadar farklı örnekler, kalıcı bir barışın ne kadar yaşamsal olduğunu gözler önüne seriyor. Sydney merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün (IEP) 2025 Küresel Barış Endeksi de, bugün dünyada 59 aktif çatışma bulunduğunu ve bunun İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek seviye olduğunu ortaya koyuyor. Endeks, özellikle Gazze’de sivillerin, çocukların ve gazetecilerin hedef alınmasını insanlık adına utanç verici bir tablo olarak işaret ediyor.

Kürt Meselesinde barış umudu

Türkiye’de ise Kürt Meselesi bağlamında yaşanan gelişmeler dikkat çekiyor. Geçmişte faili meçhuller, işkenceler, köy boşaltmalar ve ifade özgürlüğü ihlalleriyle anılan bu mesele, halen çözüm bekleyen bir insan hakları ve demokrasi konusu. 2013-2015 yıllarındaki çözüm sürecinin ardından yaşanan karanlık dönemin acıları, bugün barış talebinin daha da güçlü dile getirilmesine neden oluyor. İnsan Hakları Derneği’nin Türkçe, Kürtçe ve Zazaca yayımladığı “Barış Bir İnsan Hakkıdır” açıklamasında da belirtildiği gibi, kalıcı çözüm için siyasal iradenin insan hakları politikaları çerçevesinde hareket etmesi şart. Pozitif barış, yalnızca çatışmaların sona ermesini değil, aynı zamanda adaletin, eşit yurttaşlığın ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını gerektiriyor. Bu nedenle insan hakları savunucuları “Talebimiz barış, çabamız barış” diyerek, toplumun her kesimini diyalog ve müzakere yolunda adım atmaya çağırıyor.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...