Gazeteci Ruşen Çakır, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son dönemde hem iç politikada hem de dış politikada sert eleştirilerin merkezine yerleştiğini belirtiyor. Çakır’a göre, Fidan’ın Suriye’deki Kürt yapılanmasına karşı tavrı, çözüm sürecini riske atan bir unsur olarak öne çıkıyor. DEM Parti ve Kürt hareketine yakın çevrelerin eleştirilerinin temelinde de bu sert tutumun olduğu ifade ediliyor. Fidan’ın Erdoğan sonrası dönemde liderlik yarışında adı geçen bir figür olması ise, bu eleştirilerin kişisel bir boyut kazanmasına yol açıyor. Çakır, özellikle Paris’te yapılması planlanan görüşmelerin ertelenmesi ve Şam yönetiminin katılmama kararı arkasında da Fidan’ın etkisinin bulunduğu yönündeki yorumların dikkat çektiğini söylüyor.

Çözüm sürecinde Suriye etkisi

Çakır’ın değerlendirmelerine göre Türkiye’deki çözüm sürecinin temelleri büyük ölçüde Suriye krizine dayanıyor. 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırıları sonrası bölgede dengelerin değişmesiyle birlikte Ankara’nın en büyük endişesinin Kürtlerin İsrail’le birlikte hareket etmesi olduğunu belirten Çakır, bu nedenle Öcalan’ın devreye sokulduğunu aktarıyor. Sürecin temelinde, Suriye’deki Kürt güçlerinin orduya katılması fikri olsa da, gerekli garantiler sağlanmadığı için bu adımın atılmadığını vurguluyor. Ayrıca, Süveyda’da yaşanan Dürzi-Şam gerilimi sırasında Fidan’ın diğer gruplara yönelik sert uyarılarının da Kürtlere mesaj niteliği taşıdığı ifade ediliyor. Çakır, bütün bu tabloyu değerlendirerek Hakan Fidan’ın hem bölgesel dengeler hem de iç siyaset bağlamında kritik bir aktör haline geldiğini belirtiyor.