Akıllı telefonlar için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülen eSIM teknolojisi, artık küresel bir devrime dönüşüyor. Google, ABD'de sadece eSIM destekli Pixel 10 serisini piyasaya sürerken, Apple da iPhone 17 serisiyle bu teknolojiyi Çin dahil daha geniş bir coğrafyaya yayıyor. Bu durum, 1991 yılında hayatımıza giren fiziksel SIM kartların sonunun başlangıcı olarak yorumlanıyor. Akıllı telefonlarımızın içine gömülü olan eSIM teknolojisi, fiziksel kart takıp çıkarma zahmetini ortadan kaldırıyor. Bu sayede, seyahat edenler veya operatör değiştirmek isteyenler, kolayca hat ekleyip yönetebiliyor. Uzmanlar, 2030 yılına kadar eSIM destekli akıllı telefon sayısının 3,1 milyara ulaşacağını öngörerek, bu değişimin kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.

eSIM'in Avantajları ve Güvenlik Tartışmaları

eSIM teknolojisi birçok avantaj sunuyor. Kullanıcılar tek bir cihazda sekiz adede kadar eSIM profili saklayabilirken, ikisini aynı anda aktif olarak kullanabiliyor. Bu da özellikle sık seyahat edenler için büyük kolaylık sağlıyor. Ayrıca, iPhone 17 Pro'nun "yalnızca eSIM" tasarımı sayesinde daha büyük bir batarya barındırması, bu teknolojinin somut faydalarını da ortaya koyuyor. Güvenlik açısından ise eSIM'ler, fiziksel kartlara göre daha modern ve güvenli bir yapıya sahip. Telefon çalındığında SIM kartın çıkarılıp başka bir cihaza takılması mümkün olmadığından, cihazın takibi kolaylaşıyor. Ancak, uzmanlar, bu teknolojinin güvenliğinin operatörlerin altyapısına bağlı olduğunu da belirtiyor. Türkiye'de de iPhone 17 Air modelinin yalnızca eSIM ile piyasaya sürülecek olması, teknolojinin ülkemizdeki yaygınlaşmasını hızlandıracağa benziyor. Ancak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) bazı yabancı eSIM sağlayıcılarına erişim engeli getirmesi, yerli operatörlerin bu alanda daha fazla ön plana çıkacağının sinyalini veriyor.