Zengezur Koridoru Türkiye’yi uçuracak mı? Büyük fırsat mı büyük tuzak mı?

Avrasya’da son dönemde değişen güç dengeleri, Türkiye’ye uzun zamandır beklediği stratejik fırsatı sundu. İkinci Dağlık Karabağ Savaşı sonrası imzalanan anlaşmalarla Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki buzların erimesi, ABD’nin arabuluculuğunda Zengezur Koridoru’nun işletim haklarının 99 yıllığına ABD’ye devredilmesine yol açtı. Bu hamle, Orta Asya ile Batı dünyası arasında yeni bir kara köprüsü oluştururken Türkiye’ye de tarihi bir avantaj sağlıyor. Zira Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Moskova’nın bölgede yıpranması, İran’ın zayıflayan etkisi ve Çin’in giderek artan nüfuzu karşısında Batı dünyası, Orta Asya’yı kazanmak için Türkiye’nin coğrafi avantajına ihtiyaç duyuyor. Bu tablo, Ankara’ya hem ekonomik kazanç hem de siyasi manevra alanı sunan kritik bir süreç başlatıyor.
Türkiye için büyük fırsat ama riskler kapıda
Türkiye, Zengezur Koridoru üzerinden Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle entegrasyonu hızlandırabilir, enerji hatlarının geçişinde kilit rol oynayarak küresel enerji merkezi olma yolunda adımlar atabilir. Ancak bu fırsatın önünde ciddi engeller de var. ABD’nin iç siyasetindeki belirsizlikler ve AB’de Türkiye karşıtı lobilerin olası girişimleri, Ankara’nın elde edeceği payı sınırlayabilir. Dahası, koridorun işletim hakkının ABD’li şirketlere verilmesi, Batı’nın çıkarlarıyla çelişen bir durumda Türkiye’nin rolünü kısıtlayabilir. Bu nedenle Ankara’nın, diplomasi masasından sahadaki ticaret ve güvenlik adımlarına kadar çok yönlü ve istikrarlı bir strateji izlemesi gerekiyor. Aksi halde Zengezur Koridoru, Türkiye için Orta Asya’ya açılan kapı olmaktan çıkıp Batı’nın Ankara’yı sınırladığı bir duvara dönüşebilir.