Bugünün Haberi
14 Ağustos 2025, 17:04
8

Türkiye’de Yurttaşlık Tanımı Değişiyor mu? Filogenetikten Ontogenetiğe Geçiş Tartışması!

Yurttaşlık ve kimlik üzerine yürütülen tartışmalar, Türkiye’deki hegemonik yapının çözülme sürecini gözler önüne seriyor. Filogenetik yurttaşlıktan ontogenetik modele geçiş mümkün mü? Detaylar haberimizde…
Türkiye’de Yurttaşlık Tanımı Değişiyor mu? Filogenetikten Ontogenetiğe Geçiş Tartışması!
PAYLAŞ

Gramsci’nin hegemonya kuramı, yurttaşlık ve kimlik tartışmalarında güçlü bir analitik zemin sunuyor. Filogenetik yurttaşlık modeli, köken, soy, din veya etnisite temelli bir aidiyet anlayışına dayanarak, “doğal” yurttaşlık algısını hegemonik biçimde pekiştiriyor. Bu durumda toplumda “asli” ve “tali” yurttaş ayrımı ortaya çıkarken, egemen kimlik tüm topluma aitmiş gibi sunuluyor. Eğitimden medyaya, hukuk sisteminden tarih yazımına kadar pek çok alan, bu kimlik modelini meşrulaştırmak için çalışıyor. Türkiye’deki modern yurttaşlık inşası da büyük ölçüde bu modele uygun gelişti; Türk-Sünni kimliği merkeze alındı, diğer etnik ve inançsal gruplar ya görünmez kılındı ya da asimilasyona zorlandı. Ancak bu hegemonik yapının günümüzde çözülme eğilimi, yeni bir yurttaşlık tanımı için fırsat yaratıyor.

Ontogenetik Yurttaşlık: Karşı-Hegemonyanın Temeli
Ontogenetik yurttaşlık anlayışı, kökeni sabit bir veri değil, ilişkisel ve dönüşen bir süreç olarak görüyor. Bu modelde yurttaşlık, ortak hafızalar, toplumsal katkılar ve çoğul kimlikler üzerinden inşa ediliyor. Böylece “kim yurttaştır?” sorusu, devletin tekçi tanımından çıkıp toplumun müzakere alanına taşınıyor. Farklı etnik, dini ve kültürel kimliklerin birlikte var olabileceği çoğulcu bir kamusal alan öneren bu yaklaşım, Gramsci’nin tarif ettiği rıza ile kurulan hegemonik yapıya karşı yeni bir anlam dünyası açıyor. Türkiye açısından bu dönüşüm, devleti kimlik üreten bir aygıt olmaktan çıkarıp, hak ve katılım zeminini güçlendiren bir yapıya dönüştürme potansiyeli taşıyor. Bugünün esas politik sorunu da burada düğümleniyor: Filogenetik kimlik modelinin sürdürülebilirliği ve bunun yerine ontogenetik yurttaşlığın inşa edilip edilemeyeceği.