Bugünün Haberi
26 Ağustos 2025, 18:37
4

Türkiye’de #MeToo Büyüyor: İfşalar, Sessizlik Kültürünü Yerle Bir Etti!

Kadınlar ve LGBTİ+’lar sanat ve medya dünyasında uğradıkları tacizleri sosyal medyada ifşa ediyor. Uzmanlar, bunun yalnızca bireysel bir anlatı değil, politik bir müdahale olduğunu vurguluyor. Tüm detaylar ve hukukçuların dikkat çeken yorumları haberimizde…
Türkiye’de #MeToo Büyüyor: İfşalar, Sessizlik Kültürünü Yerle Bir Etti!
PAYLAŞ

Türkiye’de son dönemde giderek büyüyen #MeToo hareketi, kadınlar ve LGBTİ+’ların fotoğraf, sanat ve medya dünyasında uğradıkları tacizleri sosyal medya üzerinden ifşa etmesiyle geniş kitlelere yayılıyor. Bu ifşalar yalnızca bireysel deneyimlerin paylaşımı değil, aynı zamanda erkek egemen sistemin sessizlik kültürüne karşı güçlü bir politik müdahale olarak değerlendiriliyor. Hukukçular, Türkiye’de hukukun taciz ve şiddet vakalarında yeterince etkin işletilmediğini vurgularken, feminist örgütlerin ve dayanışma ağlarının bu noktada hayati bir rol üstlendiğine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, ifşalar birer bireysel anlatı değil; adalet mekanizmasının eksik kaldığı noktada kadınların kendi adaletini sağlamak için geliştirdiği kolektif bir yöntem niteliği taşıyor.

Feminist mücadelenin yeni yüzü

Akademisyen Dr. Fulya Kama Özelkan, #MeToo’nun yalnızca bireysel bir hareket değil, feminist mücadelenin küresel ölçekte devamı olduğunun altını çiziyor. 2006’da Tarana Burke’ün öncülüğünde başlayan ve 2017’de Hollywood’daki Weinstein skandalıyla küresel dalgaya dönüşen hareketin Türkiye’deki yansımaları, 1980’lerden itibaren feministlerin cinsel tacizi gündeme getirmesiyle başladı. 1990’larda Mor Çatı gibi kurumların kurulması, 2005’te Türk Ceza Kanunu’nda yapılan reformlar ve 2010’lardan itibaren sosyal medya kampanyaları (#SusmaBitsin, #MeToo) bu sürecin dönüm noktaları oldu. Özelkan’a göre sosyal medyada yapılan ifşalar, çevrimdışı dayanışmayla birleştiğinde yeni bir görünürlük yaratıyor. Kadınların cesaretlenmesi için yalnızca kampanyaların değil, güvenli alanların oluşturulması gerektiğini belirten uzman, “Asla yalnız yürümeyeceksin” şiarının bu mücadelenin en önemli parçası olduğunu ifade ediyor.