Bugünün Haberi
31 Ağustos 2025, 19:48
5

SHP’nin 1989 Kürt Raporu Ortaya Çıktı: Eşit Yurttaşlık ve Demokrasi Vurgusu!

SHP’nin 1989’da hazırladığı Kürt raporu, aradan geçen yıllara rağmen Türkiye siyasetinde tartışılmaya devam ediyor. Güvenlikçi politikaları reddeden rapor, çözümü demokrasi ve eşit yurttaşlıkta buluyordu. Raporun yankıları ve bugüne yansımaları haberimizde…
SHP’nin 1989 Kürt Raporu Ortaya Çıktı: Eşit Yurttaşlık ve Demokrasi Vurgusu!
PAYLAŞ

Sosyaldemokrat Halkçı Parti’nin (SHP) 1989 yılında hazırladığı ve 15 Temmuz 1990’da yayımlanan “Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri” başlıklı rapor, aradan geçen yıllara rağmen Türkiye’nin demokratikleşme tartışmalarında önemli bir referans noktası olmayı sürdürüyor. CHP’nin bugün de sıkça “Kürt sorununda tarihsel tutarlılık” vurgusuyla gündeme getirdiği bu rapor, dönemin siyasi atmosferinde büyük yankı uyandırmıştı. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal’ın başkanlığında oluşturulan komisyon; Diyarbakır Milletvekilleri Fuat Atalay ve Hikmet Çetin, Hakkari Milletvekili Cumhur Keskin ve Ankara Milletvekili Eşref Erdem’den oluşuyordu. Erdal İnönü’nün genel başkanlığı döneminde hazırlanan bu rapor, güvenlikçi önlemler yerine demokrasiyi, eşit yurttaşlığı ve temel hakların tanınmasını esas alıyordu. Raporda, “Kürt kimliği” ifadesinin yer alması ve “Kürt sorunu” kavramının açıkça kullanılması, o dönemin siyasi dengeleri açısından oldukça cesur bir yaklaşım olarak görülmüş ve sert tartışmalara neden olmuştu.

Güvenlikçi Önlemler Yerine Demokratikleşme Vurgusu

Raporun en dikkat çekici yönü, etnik kimlikleri reddeden devlet anlayışına karşı, eşit yurttaşlık temelinde bir çözüm önerisi sunmasıydı. “Halkın etnik ayrıcalıklara dayalı silahlı mücadelenin içinde yer almaması, terörü önlemede en önemli dayanaktır” tespitini yapan rapor, devletin halka sahip çıkması gerektiğini vurguluyordu. Bu bağlamda, güvenlikçi tedbirlerin sorunu daha da derinleştireceği, çözümün ise demokrasi ve hakların tanınmasıyla mümkün olacağı ifade ediliyordu. Bugün dahi ilerici sayılabilecek bu yaklaşım, “eşit yurttaşlık” taleplerini taviz olarak görmeyi reddediyor, tam aksine toplumsal barışın temel dayanağı olarak kabul ediyordu. SHP raporu, yalnızca dönemin iktidarına sert eleştiriler yöneltmekle kalmamış, aynı zamanda Türkiye’de Kürt sorununa demokratik bir perspektifin kapısını aralayarak hâlâ güncelliğini koruyan bir siyasi miras bırakmıştı.