Bugünün Haberi
11 Ağustos 2025, 23:14
4
(Güncellendi: 11 Ağustos 2025, 23:14)

Ruşen Çakır’dan Sarsıcı Tespit: “Öcalan Kazandı, Gülen Yenildi!”

Ruşen Çakır, Abdullah Öcalan ile Fethullah Gülen’i karşılaştırarak çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Gülen hareketinin tamamen bittiğini, Öcalan’ın ise devletle pazarlık masasında hâlâ güçlü olduğunu söyledi. Detaylar ve dikkat çeken analizler haberimizde…
Ruşen Çakır’dan Sarsıcı Tespit: “Öcalan Kazandı, Gülen Yenildi!”
PAYLAŞ

Gazeteci Ruşen Çakır, son yayınında Abdullah Öcalan ile Fethullah Gülen’i kıyaslayarak iki ismin Türkiye’nin son 40 yılına damga vurduğunu belirtti. Çakır, Öcalan’ın Kürtlerin bağımsız sosyalist birleşik bir devlet kurma hedefiyle devlete meydan okuduğunu, Gülen’in ise devlete sadakat öğretisiyle yola çıkmasına rağmen sonradan devletin içine sızıp ele geçirmeyi amaçladığını söyledi. 1999’da Öcalan’ın Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirildiğini, bir ay sonra ise Gülen’in Pensilvanya’ya gidip bir daha dönmediğini hatırlattı. Çakır’a göre, Gülen hareketi 15 Temmuz sonrasında tamamen güç kaybetti, Türkiye’de etkisini yitirdi ve artık geleceği yok. Öcalan liderliğindeki Kürt hareketi ise, devletle yürütülen pazarlık süreci sonunda yasal alanda siyasete entegre olma ihtimaliyle masada güçlü bir şekilde oturuyor.

“Öcalan Yenilmedi, Gülen Kaybetti”
Ruşen Çakır, Fethullah Gülen’in Ekim 2024’te ölümünden sonra örgütün “âli heyet” adı verilen bir grup tarafından yönetildiğini ancak ciddi tartışmalar, güç kaybı ve etkisizlik yaşadığını vurguladı. Fethullahçılığın Türkiye’de tamamen bittiğini, yurt dışında ise sınırlı ölçüde varlığını sürdürdüğünü belirtti. Buna karşın PKK’nın fesih ve silah bırakma pazarlıklarının devam ettiğini, bu sürecin sonunda Öcalan’ın hareketinin Türkiye siyasetine demokratik entegrasyon yaşayabileceğini söyledi. Çakır, “Bu tarihi bir barış olabilir. Öcalan kazandı; en azından yenilmedi” ifadelerini kullandı. Ona göre bu tablo, toplumsal tabanı ve mobilizasyon gücü olan bir hareketin devlette hâlâ muhatap bulabildiğini, buna karşılık “altın nesil” vaadi dışında kalıcı argümanı olmayan Fethullahçılığın tarihe karıştığını ortaya koyuyor.