Bugünün Haberi
26 Ağustos 2025, 19:26
5

MEB’in Yeni Genelgesi Tartışma Yarattı! Öğretmenlere Ek Yük, Eğitime Yüzeysel Çözümler

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı 2025/63 sayılı genelge, yeni eğitim yılı öncesinde dikkatleri üzerine çekti. Aile yılı ve çevre duyarlılığı gibi olumlu adımlar öne çıksa da, öğretmenlere getirilen yeni görevler ve yapısal sorunlara çözüm getirilmemesi tepki çekiyor. Eğitimde kalıcı değişim bekleyenler için hayal kırıklığı yaratan genelgenin detayları haberimizde…
MEB’in Yeni Genelgesi Tartışma Yarattı! Öğretmenlere Ek Yük, Eğitime Yüzeysel Çözümler
PAYLAŞ

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18 Ağustos 2025’te yayımladığı 2025/63 sayılı genelge, yeni eğitim-öğretim yılına dair çok sayıda düzenlemeyi içeriyor. Aile yılı ilanı, çevre duyarlılığının öne çıkarılması, özel şube uygulamalarının kaldırılması, mevsimlik tarım işçisi çocukların eğitimine yönelik adımlar ve dijital bağımlılıkla mücadele gibi başlıklar ilk bakışta olumlu görünse de, genelgeye yönelik eleştiriler az değil. Özellikle, cep telefonlarının sınıflarda yasaklanması, öğrencilerin okuma kültürünü geliştirmeye yönelik projeler ve sürdürülebilirlik odaklı etkinlikler pedagojik anlamda dikkat çekici bulunuyor. Ancak eğitim çevreleri, bu girişimlerin yapısal sorunları çözmek yerine günü kurtarma niteliği taşıdığını, kalıcı ve köklü adımların hâlâ atılmadığını dile getiriyor.

Yüzeysel düzenlemeler mi, kalıcı çözümler mi?

Genelgede en çok tartışma yaratan konulardan biri, öğretmenlere yüklenen yeni görevler oldu. Zaten ağır ders yükü ve sınav odaklı eğitim baskısı altında çalışan öğretmenlerin, rapor hazırlamaktan veli eğitimlerine, çevre etkinliklerinden odak grup toplantılarına kadar çok sayıda ek sorumluluk üstlenmesi beklendiği ifade ediliyor. Eleştiriler, bu durumun eğitimin kalitesini artırmak yerine öğretmenleri yıpratacağını savunuyor. Ayrıca, kırsal bölgelerdeki küçük okulların açık tutulacağı belirtilse de, fiziki yetersizlikler, öğretmen eksiklikleri ve teknolojik donanım sorunlarına dair somut bir plan sunulmaması dikkat çekiyor. Eğitim politikalarının “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” üzerinden ideolojik bir çerçeveye sıkıştırılması ise farklı sosyo-kültürel kesimlerin beklentilerini dışlayarak kutuplaşmayı derinleştirebilir. Bu nedenle, genelgenin kalıcı çözümlerden uzak, kısa vadeli düzenlemelerle sınırlı kaldığı görüşü ağır basıyor.