Erzurum Fıkraları! Yöresel Mizah ve Folklorla Gülmeye Doyun

Erzurum fıkraları, yöreye özgü mizahi anlatımı ve zengin folklor unsurlarıyla tanınır. Tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Erzurum, kültürel çeşitliliğini esprili öykülerinde de yansıtır. Günlük yaşamın içinden kesitler sunan bu komik fıkralar, hem yerel şiveyi hem de halkın zekâsını gözler önüne serer. İşte gülmekten kırılacağınız birbirinden eğlenceli Erzurum fıkraları:
Güldüren Erzurum Fıkraları: Dadaş Mizahından Seçmeler
Erzurum fıkraları, espri anlayışının yanı sıra yöre halkının samimiyetini de gözler önüne seriyor. İşte en çok bilinen ve en çok güldüren Erzurum fıkraları:
Ele Yapirsiz de Kimse Gelmir
Erzurumlu, vefat edip öbür dünyaya gidince cennetin ve cehennemin kapısını görür. Cennet kapısında uzun bir kuyruk vardır, cehennemde ise kimse beklemez. Erzurumlu hemen boş kapıdan içeri girer, ancak zebaniler tarafından fena hırpalanır. Kendine gelince şöyle söylenir: “Ahan beele yapirsiz, ondan kimse gelmiir buraya!”
Erzurum Erzurum Olali Böyle Zulüm Görmemişti
Devlet Senfoni Orkestrası uzun yıllar önce Erzurum’a konser vermeye gelir. Vali, tüm muhtarlara haber gönderir: “Mutlaka konsere gelinsin.” Salon tıklım tıklım dolu, orkestra çalar, herkes sessizce dinler. Orkestra ara verince şef, yaşlı bir dadaşa yaklaşır ve beğenip beğenmediğini sorar. Yaşlı dadaş, “Erzurum Erzurum olali, Urus gettiğinden bu yana bele bir zulüm görmemişti!” diyerek tepkisini gösterir.
Erzurum’da Yaz
Bir dervişe “Nereden geliyorsun?” diye sorarlar. “Kar rahmetinden geliyorum” diye cevaplar. Derviş, “Orası neresi?” sorusuna “Erzurum’dur” der. “Orada yaz gördün mü?” diye sorarlar. “11 ay 29 gün kaldım, hep ‘yaz gelecek’ dediler, ben göremedim.”
Cafer Ağa ve Diğer Komik Karakterler
Erzurum fıkraları, Cafer Ağa gibi unutulmaz karakterlerle doludur. Bu karakterler, yöre insanının pratik zekasını ve gündelik hayattaki komik olayları en iyi şekilde yansıtır.
Canım Çıha Erzurum
Antalya’da okuyan Erzurumlu öğrenciye öğretmeni: “Erzurum’un bitki örtüsünü anlat” der. Erzurumlu öğrenci cevaplar: “Canım çıha Erzurum, dokkuz ay gış, iki ay yağmur, bir ay da yazi görir, görmir, bidaha gışa dönir.”

Cafer Ağa
Erzurum Belediyesi kuruluş yıllarında Cafer Ağa her işle ilgilenir, tüm görevleri fahri olarak üstlenir. Ödül niyetine Ankara’ya gidecek heyete adı yazılır. Cafer Ağa çok sevinir ama aynı günün akşamı eve gelip hanımına dert yanar: “Sohahlar mı temizlenecah, gel Cefer Ağa... Çölpühler mi payhlanacah, gel Cefer Ağa... Şimdi de Engere’de hökümatın işi bozulmuş, gel Cefer Ağa!”
Vali
Mülkiye müfettişi, doğuya teftişe giderken Erzurumlu yaşlı bir köylüye misafir olur. Müfettiş köylüye sorar: “Baba, bu memlekette kaç vali gördün?” Köylü: “On onbeş vali hetirimdedir...” der. Müfettiş: “Hangisinden memnunsun?” diye sorar. Köylü: “Allah gani gani rahmet etsin, Mustafa Paşa’dan çoh memnunduh.” Müfettiş: “Ne hizmeti yaptı da memnun kaldın?” diye sorunca, köylü şöyle yanıtlar: “O vali daha Erzurum’a varmadan yoldayken vefat etmişti. Gerisini sen anna!”
Yöresel Şive ve Espri Harmanı
Erzurum fıkralarının en belirgin özelliklerinden biri de yöresel şivenin mizahla iç içe kullanılmasıdır. Bu, fıkralara ayrı bir tat ve orijinallik katar.
Bennam Dağları
“Erzurum’un en yüksek dağları” sorusuna bir öğrenci “Bennam Dağları” yazar. Öğretmen: “Oğlum, nereden çıkardın Bennam Dağları’nı?” diye sorar. Öğrenci: “Bilmiyordum, yanımdakine sordum, o da ‘Ben nam’ deyince öyle yazdım öğretmenim.”
Farzet ki
Bir Erzurumlu dost, köydeki tanıdıklarına misafir olur ve ikramlar yapılır. Evin sahibi misafire kocaman yer elması getirir. Misafir, “Ne zahmet ettiniz?” diye mahcup olur. Ev sahibi ise cevaplar: “Ne zahmeti efendi, farzet ki müsürlüge töhmüşem, öküzler yiyir.”
Ohudukça Gudurir
Hasankaleli Fevzi Emi, arkadaşlarıyla cin periler üzerine sohbet ederken biri çarşafa bürünüp içeri girer. “Hayalet” göründükçe Fevzi Emi panikler: “Ula Mehmet oku!” diye bağırır. Mehmet duaları okudukça “hayalet” daha da yaklaşır. Fevzi Emi: “Ula Mehmet ohuma dur! Bu ohudukça gudurir!” der.
Hepsi Şeker
Tortumlu genç, daha önce hiç görmediği “Şeker” adında bir kızla nişanlanır ve ilk defa kızı görmek için evine gider. Onu kapıda baldızı karşılar; Tortumlu baldızı nişanlısı sanıp uzun uzun süzer. Kızın babası: “Enişte, asıl nişanlın bu!” diyerek asıl kızı gösterir. Tortumlu gözünü baldızından ayırmaz ve “He baba he! Bunların hepsi şeker!” der.
Karslı ile Erzurumlu
Erzurumlu, yolculuğu sırasında Karslı bir çobana misafir olur. Çoban, “Bir tas ayranım, bir tane kaşığım var, nasıl edek?” der. Erzurumlu önerir: “Sen köyleri say, ben ayranı içeyim; sonra ben sayayım, sen iç!” Karslı köyleri sayarken Erzurumlu ayranı içer. Sıra Erzurumluya gelince şunları söyler: “Horum, Horum, Horasan (Aşağı Horum, Yukarı Horum), Saclığ ile Pirhasan. Ağaver, Vağaver; Ağa, gaşığı bana ver!” Karslı daha ikinci kaşığı içmeden kaşığı kaptırır.
Olanağım Yoktur Ana
Erzurumlu bir genç üniversite için başka şehre gider, her tatil memlekete dönerken kirli çamaşırları annesine getirir. Annesi bu kadar çamaşırı yıkamadan nasıl biriktirdiğini sorar. Genç: “Olanağım yok ana!” der. Annesi: “Ola oğul, olanağ nedir bülmirem ama, bir galıp sabunundami yoh bunnari yihiyasan vıyh?” diye cevaplar.
İlgili Haberler
Batı Karadeniz'in Sanayi ve Kültür Merkezi! Karabük Nerede ve İlçeleri Hangileri?
04.08.2025
Kahve Tutkunlarına Özel! Kahvenin Tarihi ve Çeşitleri Hakkında 10 Şaşırtıcı Bilgi
04.08.2025
İstanbul'un En İyi Peyzaj Firmaları! Bahçenizi Profesyonellere Emanet Edin!
04.08.2025
Yeni Kimlik ve Kimlik Yenileme Randevusu! Adım Adım Rehber
04.08.2025