Amazon'un Anthropic isimli yapay zekâ şirketi için geliştirdiği bu proje tamamlandığında, tam 30 dev veri merkezi binasına ev sahipliği yapacak. Kampüs, yüz binlerce özel işlemci ve kilometrelerce fiber optik kabloyla donatılacak ve Amazon'un açıklamasına göre, "dünyanın en büyük yapay zekâ bilgi işlem ağı" olacak.

Bu kadar güçlü bir sistemin çalışabilmesi için ise devasa kaynaklara ihtiyaç duyuluyor. Kampüsün işletilmesi için tam 2.2 gigawatt elektrik ve milyonlarca litre su gerekiyor. Öyle ki, sadece ChatGPT'ye sorulan tek bir soru bile, sistemdeki çiplerin soğutulması için bir şişe su tüketiyor.

Amazon'un Indiana'daki kampüsü o kadar büyük ki, tamamı ancak havadan görüntülenebiliyor. Şantiyede günde yaklaşık 4.000 işçi çalışıyor. Şirket, bu büyüklükteki bir projenin yerel trafiğe etkisini azaltmak için bölge yönetimine ek bütçe sağladığını belirtiyor.

Çevrecilerden Tepki: "Su Kuyuları Kurudu, Yaban Hayatı Tehlikede!"

Ancak bu büyük projeye herkes aynı gözle bakmıyor. Özellikle altyapı ve fiber optik kablo döşemeleri sırasında yapılan yer altı çalışmaları, bölgedeki su kaynaklarını ciddi şekilde etkiledi. Bazı su kuyularının kuruduğu, sulak alanların tahrip olduğu yönünde şikayetler yükseliyor.

Bir bölge sakini durumu şöyle özetliyor: "Sulak alanlara müdahale ettiler. Bu alanlarda yaşayan yaban hayatı tehlikede." Benzer sorunlar daha önce Meta'nın Georgia'daki tesisinde de yaşanmış, halk su kirliliği ve kuraklıkla ilgili şikayetlerde bulunmuştu.

Amazon'un yapay zekâda çığır açma hedefi, çevresel sürdürülebilirlik tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Teknoloji devlerinin bu tür projelerde çevresel etkileri nasıl minimize edeceği, gelecekte daha fazla sorgulanacak gibi görünüyor.

Sizce bu tür teknoloji kampüslerinin çevresel etkileri göz ardı edilebilir mi? Teknolojinin gelişimi ve doğanın korunması arasında nasıl bir denge kurulmalı? Yorumlarınızı bekliyoruz!