Almanya'nın anayasayı korumakla görevli iç istihbarat teşkilatı, yaptığı açıklamada, "Parti içinde hakim olan etnik kökene ve soy bağına dayalı toplum anlayışı, özgür demokratik düzenle bağdaşmıyor" ifadelerini kullandı. AfD'nin Şubat ayındaki federal seçimlerde %20,8'lik rekor oy oranıyla 152 sandalye kazanması, bu kararın önemini daha da artırdı.  

AfD Liderlerinden Sert Tepki: "Alman Demokrasisine Ağır Darbe!"

AfD liderleri Alice Weidel ve Tino Chrupalla, istihbaratın kararını "açık bir şekilde siyasi amaçlı" ve "Alman demokrasisine ağır bir darbe" olarak nitelendirdi. Hükümet değişikliğinden kısa süre önce AfD'nin "itibarsızlaştırıldığını ve kriminalize edildiğini" savundular.

İstihbaratın Gerekçeleri Neler?

"Verfassungsschutz" olarak bilinen teşkilat, AfD'nin "çoğunlukla Müslüman ülkelerden gelen göçmen kökenli" vatandaşları Alman halkının eşit üyeleri olarak görmediğini belirtti. Geçici İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise kurumun kapsamlı bir inceleme ve 1.100 sayfalık bir raporun ardından bu kararı aldığını, herhangi bir siyasi müdahale olmadığını vurguladı.  

AfD'ye Siyasi Yasak Gelir mi?

AfD'nin aşırı sağcı ilan edilmesinin ardından partiye siyasi yasak getirilip getirilmeyeceği merak konusu oldu. Ancak bu konuda son kararı parlamento, hükümet veya anayasa mahkemesi verebilir. İstihbaratın bu kararı, partinin izleme çabalarının artmasına zemin hazırlayabilir.

Siyasi Tabu ve "Güvenlik Duvarı" Tartışması

Almanya'da aşırı sağ ile ittifak, ülkenin Nazi geçmişinden dolayı bir tabu olarak görülüyor ve "güvenlik duvarı" olarak adlandırılıyor. AfD liderleri, seçim başarısının ardından bu "güvenlik duvarı"nın sona ermesi gerektiğini savunmuştu.

Bu karar, Almanya siyasetinde uzun süre tartışılacak gibi görünüyor. AfD'nin bu karara nasıl bir tepki vereceği ve Almanya siyasetinin nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.