Türkiye’nin en önemli sanat etkinliklerinden biri olan İstanbul Bienali, 18. edisyonuyla sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Uzun yıllardır uluslararası düzeyde çağdaş sanata yön veren bienal, bu kez bölgesel bir odakla dikkat çekiyor. Orta Doğu, Doğu Akdeniz, Balkanlar ve Kafkasya’dan gelen sanatçıların üretimlerine geniş bir yer ayrılması, etkinliğe kültürel ve tarihsel bir derinlik kazandırıyor. Bienalin yalnızca 2 yılda bir düzenlenen bir sergi olmanın ötesinde, kentin merkezine yayılan paralel etkinlikleriyle tüm şehri bir sanat sahnesine dönüştürdüğü biliniyor. Bu yılki küratörün Lübnanlı olması da seçkiye doğrudan yansımış durumda. Lübnan’ın çalkantılı tarihi, savaşlarla yoğrulmuş kültürü ve buna rağmen canlı kalan sanat hayatı, İstanbul Bienali’nin bu yılki edisyonuna güçlü bir perspektif kazandırıyor.

Ortadoğu ve Balkanların Hikâyeleri İstanbul’da

Önceki edisyonlarda çoğu zaman Batı merkezli bakış açısıyla yalnızca egzotik bir dekor gibi görülen Ortadoğu, bu kez kendi sesini kendi hikâyeleriyle duyuracak. Filistin, Suriye, Lübnan ve İran’dan gelen sanatçılar; göç, hafıza, savaş, kayıp ve direnç gibi temaları birebir yaşanmış hakikatler üzerinden eserlerine taşıyacak. Benzer şekilde Balkan sanatçıları da kolektif travmalardan yıkılan şehirlerin yeniden inşasına kadar pek çok deneyimi görünür kılacak. İstanbul’un tarih boyunca bu coğrafyaların kavşak noktası olması ise seçkinin anlamını daha da derinleştiriyor. 18. İstanbul Bienali, yalnızca sanat eserlerini değil, aynı zamanda şehrin belleğini de yeniden canlandıracak.