Bugünün Haberi
1 Temmuz 2025, 20:15
11
(Güncellendi: 1 Temmuz 2025, 20:15)

Kalp Hastalığının Gizli Sinyalleri: Cildinizdeki 7 Uyarı İşaretine Dikkat!

Dünya genelinde en yaygın ölüm nedenlerinden biri olan kalp hastalıkları, ne yazık ki çoğu zaman belirgin semptomlar göstermeden sinsice ilerleyebiliyor. Ancak uzmanlar, vücudun, özellikle de cildin verdiği bazı işaretlerin erken teşhis için kritik önem taşıyabileceğini belirtiyor. Göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi klasik belirtilerin yanı sıra, ciltte gözlemlenen bazı değişiklikler de potansiyel bir kalp hastalığına işaret edebilir. İşte uzmanların dikkat çektiği, kalp sağlığınız için önem taşıyan yedi kritik cilt belirtisi:
Kalp Hastalığının Gizli Sinyalleri: Cildinizdeki 7 Uyarı İşaretine Dikkat!

Kalbinizin Cilde Yansıyan Uyarıları


1. Ayak ve Bacaklarda Şişlik (Ödem): Ayak bilekleri, ayaklar ve alt bacaklarda oluşan şişlikler, kalbin kanı yeterince güçlü pompalayamadığının bir göstergesi olabilir. Özellikle yorgunluk ve nefes darlığı ile birlikte görülüyorsa, kalp yetmezliği belirtisi olabilir. Çorap izlerinin derinleşmesi veya ayakkabıların aniden dar gelmesi gibi küçük detaylara dikkat etmek önemlidir.

2. Ciltte Morarma (Siyanoz): Parmak uçları veya ayak parmaklarında gözlemlenen mavi-mor renk değişiklikleri, vücuda yeterli oksijenin ulaşmadığını ve kalbin zorlandığını gösterebilir. Siyanoz olarak bilinen bu durum, damar tıkanıklığı veya zayıf kalp fonksiyonlarının bir sonucu olabilir ve kalıcı olması durumunda acil tıbbi değerlendirme gerektirir.

3. Yağ Birikintileri (Ksantomlar): Göz çevresi (özellikle göz kapaklarında), dirsek, diz ve bacak arkalarında oluşan sarımsı-turuncu kabarcıklar veya plaklar, cilt altında yüksek kolesterol veya trigliserit düzeylerinin birikmesinin belirtisi olabilir. Bu durum, sessiz ilerleyen ancak kalp hastalığı riskini ciddi şekilde artıran önemli bir uyarı işaretidir.

4. Ciltte Mor ve Mavi Damar Desenleri: Özellikle bacaklarda ortaya çıkan örümcek ağına benzer mor-mavi desenler (Livedo Reticularis), kolesterol embolizasyon sendromunun bir belirtisi olabilir. Bu durum, küçük damarların kolesterol kristalleriyle tıkanmasından kaynaklanır ve kalp-damar sistemiyle ilgili ciddi sorunların habercisi olabilir.

5. Tırnaklarda Şekil Bozukluğu (Kulüpleşme): Parmak uçlarının yuvarlaklaşması ve tırnakların aşağı doğru kıvrılması (kulüpleşme veya çomak parmak), kanda kronik olarak düşük oksijen seviyesini işaret edebilir. Bu durum genellikle ciddi kalp veya akciğer hastalıklarıyla ilişkilidir.


Media content

6. Tırnak Altında Çizgiler (Kıymık Hemorajileri): Tırnak altında oluşan ince, kıymık benzeri kırmızı-kahverengi çizgiler, küçük damar hasarının ve enfektif endokardit gibi ciddi kalp enfeksiyonlarının belirtisi olabilir. Bu çizgiler ateş veya aşırı yorgunluk gibi diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.

7. Ayak Parmaklarında Ağrılı Yumrular (Osler Nodülleri): Ayak parmakları, el parmakları veya avuç içlerinde ortaya çıkan kırmızı-mor renkli, ağrılı yumrular, kalp kapakçıklarını etkileyen enfeksiyonların (endokardit) bir göstergesi olabilir. Saatler ya da günler sürebilen bu nodüller, ihmal edilmemesi gereken önemli belirtilerdendir.

Uzmanlar, özellikle diyabet, yüksek tansiyon veya obezite gibi risk faktörlerine sahip bireylerin bu tür cilt belirtilerini kesinlikle göz ardı etmemesi gerektiğini vurguluyor. Cildin verdiği bu sinyaller, kalp hastalığına dair erken uyarılar olabilir ve zamanında yapılan doğru teşhis ve müdahale, hayat kurtarıcı sonuçlar doğurabilir.

Önemli Uyarı: Bu makalede yer alan bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır ve profesyonel tıbbi tavsiye yerine geçmez. Sağlığınızla ilgili herhangi bir endişeniz varsa veya yukarıdaki belirtilerden birini yaşıyorsanız, mutlaka bir sağlık uzmanına başvurunuz.

Siz de bu belirtilerden herhangi birini fark ettiyseniz, vakit kaybetmeden doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin. Kalbinizin sesine kulak verin!

16 Temmuz 2025, 14:55
7

"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Halk arasında 'delirten hastalık' veya 'intihar hastalığı' olarak anılan trigeminal nevralji, yüzün bir yarısında aniden başlayan ve şiddetli ağrılarla kendini gösteren bir nörolojik durum. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlığa, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla rastlanıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, trigeminal nevraljinin tanımından tedavi yöntemlerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.
"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Trigeminal Nevralji Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Prof. Dr. Abuzer Güngör'ün tanımına göre, trigeminal nevralji, yüzünüze hafifçe dokunduğunuzda veya sadece yemek yerken bile aniden başlayan, elektrik çarpması benzeri bir acının tüm başınıza yayıldığı, tarifi zor bir ağrıdır. Bu hastalık, beşinci kafa siniri olan trigeminal sinirin etkilenmesiyle ortaya çıkar. Trigeminal sinir, yüzün duyu bilgisini beyne taşıyan kritik bir sinirdir.

Hastalığın tipik belirtileri şunlardır:

  • Ani ve Şiddetli Ağrılar: Yüzün tek tarafında, şimşek çakması gibi keskin, kısa süreli ancak tekrarlayıcı ağrı atakları.
  • Tetikleyici Faktörler: Diş fırçalama, konuşma, çiğneme gibi basit uyaranlarla tetiklenme yaşanması.
  • Tek Taraflılık: Ağrı genellikle yanak, çene, dudak ve göz çevresinde yoğunlaşır ve sıklıkla yüzün sadece bir tarafında hissedilir.

Prof. Dr. Güngör, bu hastalığın bazen tetkiklerde kolayca görünmediğini ancak yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü vurguluyor.

Kimler Risk Altında? Trigeminal Nevraljinin Nedenleri

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevraljinin belirli demografik gruplarda ve durumlarda daha sık görüldüğünü belirtiyor:

  • Yaş: Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülür.
  • Cinsiyet: Kadınlarda daha sık rastlanır.
  • En Sık Neden: Trigeminal sinire baskı yapan bir damarın varlığı.
  • Nadir Nedenler: Nadir durumlarda tümörler veya multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklar da etken olabilir.

Tanı Süreci: Diş Ağrısıyla Karıştırmayın!

Trigeminal nevralji, belirtileri nedeniyle sıklıkla diş ağrısıyla karıştırılır. Prof. Dr. Güngör, birçok hastanın bu nedenle yanlışlıkla diş çektirdiğini ve doğru tanının büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Doğru tanı süreci şu adımları içerir:

  1. Klinik Öykü: Hastanın ağrının tipi, süresi ve tetikleyicileri hakkında detaylı bilgi vermesi.
  2. Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme: Sinire baskı yapan bir damar ya da kitle olup olmadığının araştırılması için MR görüntüleme yapılması.

Tedavi Yöntemleri: İlaçtan Cerrahiye Geniş Yelpaze

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevralji için çeşitli tedavi yöntemlerinin bulunduğunu ve her hastaya özel bir yaklaşım gerektiğini ifade etti:

  • İlaç Tedavisi: Genellikle antiepileptik ilaçlarla ağrı kontrolü sağlanır. Ancak bu ilaçlar zamanla etkisini kaybedebilir veya yan etkileri tolere edilemez hale gelebilir.
  • Girişimsel Tedaviler (Radyofrekans): Cerrahiye uygun olmayan hastalar için etkili bir yöntemdir. İnce bir iğneyle sinire ulaşılır ve ağrı ileten lifler özel ısı tekniğiyle devre dışı bırakılır.
  • Cerrahi Tedavi (Mikrovasküler Dekompresyon): Bu yöntem, trigeminal nevralji tedavisinde altın standart olarak kabul edilir. Sinire baskı yapan damar mikroskop altında ayrılır. Genellikle retrosigmoid yaklaşımla yapılan bu işlem, günümüzdeki bilgi birikimi, ileri görüntüleme teknikleri ve mikroskobik cerrahi deneyimi sayesinde yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Prof. Dr. Güngör, doğru hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve kişiye özel planlama ile çok yüksek başarı oranlarına ulaşılabileceğinin altını çizerek, hastaya gerçekçi bilgi vermenin hekimlik sorumluluğu olduğunu ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...