Bugünün Haberi
4 Temmuz 2025, 20:06
14

Hamilelik Sandılar, 4. Evre Kolon Kanseri Çıktı: "Oğlum Geceleri Ağlıyor, Gitmemi İstemiyor"

Jenna Scott, 31 yaşında gayet fit ve sağlıklı bir işletme müdürüydü. Hayatının peri masalı gibi geçtiği, eşiyle mutlu bir evliliği ve yeni doğmuş bir oğlu vardı. Ancak hamilelik sırasında yaşadığı ve "normal" sanılan semptomlar, korkunç bir gerçeği gizliyordu: 4. evre kolon kanseri. Jenna'nın hikayesi, genç yaşta kanser teşhislerinin artmasıyla ilgili endişeleri bir kez daha gündeme getiriyor. Peki, bu yaşta kolon kanseri olmak normal mi ve Jenna bu zorlu süreçte neler yaşadı?
Hamilelik Sandılar, 4. Evre Kolon Kanseri Çıktı: "Oğlum Geceleri Ağlıyor, Gitmemi İstemiyor"

Hamilelik Belirtileri Sandığı Ağrılar Kaderini Değiştirdi


Jenna Scott'ın kabusu, oğlu Cameron'a yedi-sekiz aylık hamileyken başladı. Şiddetli karın krampları, rektal ve vajinal kanamalar yaşıyordu. Kadın doğum uzmanı, bu semptomların hamilelikte görülebileceğini söyleyince Jenna endişelenmedi. "İlk hamileliğim olduğu için 'Hamilelik böyle bir şey, bununla başa çıkabilirim, dayanıklıyım' diye düşündüm" diyor.

Ancak Cameron doğduktan sonra da karın ağrısı geçmedi. Doktoru bunu sezaryene bağladı. Jenna, yorgunluğunu yeni anneliğe yorsa da, endişeleri artınca bir doktora gitti. Doktor önce huzursuz bağırsak sendromu (IBS) ilaçları verdi, işe yaramayınca gastroenteroloji uzmanına yönlendirdi.


31 Yaşında Gelen Yıkıcı Teşhis: 4. Evre Kolorektal Kanser


29 Haziran 2017'de, Cameron bir yaşını doldurduktan kısa bir süre sonra, Jenna kolonoskopi oldu. Uyandığında odada hemşireler, doktoru ve eşi vardı. Doktorun ağzından çıkan tek kelime tüm dünyasını başına yıktı: "Kanser."

"Ailemde kanser öyküsü yoktu ve 31 yaşında bunun başıma nasıl gelmiş olabileceğini anlayamadım" diyen Jenna'ya 4. evre kolorektal kanser teşhisi konmuştu. Onkologu, kanseri bilgisayarlı tomografide çok iyi göremediklerini, çünkü Jenna'nın kas kütlesinin fazla ve yağ oranının düşük olduğunu söyledi. Oğlu daha bir yaşındayken, "Beni tanımayabileceği düşüncesini nasıl sindirebilirdim?" diye soruyor.


Tedavinin Zorlu Yolu ve Maddi Sıkıntılar


Jenna'nın hayatı, 9 Ağustos'ta başlayan kemoterapi randevularıyla doldu. İki haftada bir sekiz saat hastanede, ardından evde taşınabilir bir paketle 46 saat süren serumlar aldı. Kemoterapinin yan etkileriyle boğuştu: Uykusuzluk, halüsinasyonlar ve anksiyete... "Bebek telsizine baktığımda oğlumun beşiğinde iş arkadaşlarımdan birini ya da ellerimin üzerinde sürünen tarantulaları görüyordum" diye anlatıyor yaşadıklarını.

11 ay süren kemoterapi sonrası ara verdiğinde kanser kolonuna, karaciğerine ve akciğerlerine yayılmıştı. 2021'de ise daha düşük dozda kemoterapi hapları almaya başladı, ancak bu ilaçlar da onu çok hasta ediyordu. 2022 Noel'inde kanser bu kez lenflere yayılmıştı.

Maddi sıkıntılar da bu sürece eklendi. Sigortası olmasına rağmen yüksek peşinatlar ve aylık 3000 dolara varan masraflar, aileyi evlerini satıp taşınmayı düşündürecek noktaya getirdi. Ancak eşinin arkadaşları bir bağış sayfası kurdu ve Jenna ameliyattayken kısa sürede 17.000, 17 günde ise 30.000 dolar toplandı.


Media content

"Oğlum Geceleri Ağlıyor, Gitmemi İstemediğini Söylüyor"


Jenna'yı tüm bu süreçte ayakta tutan tek şey oğluydu. Cameron artık dokuz yaşında ve kanserle ilgili çocuk kitapları sayesinde annesinin durumunu anlamaya başlamış. "Bir keresinde bana 'Anne, kanserden ölebilir misin?' diye sordu ve ben donup kaldım" diyen Jenna, geceleri oğlunun bu konuda ağladığını, ona sarıldığını ve gitmemesini istediğini anlatıyor. Ancak küçük Cameron, annesine çok iyi bakıyor; saçını bağlıyor, dudak balmı sürüyor.

Şu anda dört haftada bir kemoterapi alan ve bu tedaviyi süresiz olarak sürdürmeyi bekleyen Jenna, tam zamanlı çalışmanın yan etkilerle çok zor olduğunu belirtiyor: "Birkaç kez bayıldım, vücudum o kadar ısınıyor ki tüm kıyafetlerimi çıkarmak istiyorum, kusacakmışım gibi hissediyorum ama vücudum bunu yapmıyor ve günlerce zar zor uyuyorum. Artık benim hayatım bu."



Gençlerde Kolon Kanseri: Sessiz Bir Salgın mı?


Jenna'nın hikayesi, son yıllarda gençlerde kolon kanseri vaka sayılarındaki ürkütücü artışı bir kez daha gözler önüne seriyor. Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, ülkemizde de en sık görülen ilk beş kanser türü arasında yer alan kolon kanseri, birkaç yıl öncesine kadar 50 yaşından sonra görülse de, artık adeta "bir salgın gibi" daha genç insanlarda ortaya çıkmaya başladı.

Onkologlar, gençlerdeki vaka ve ölüm oranlarındaki artışı; obezite, hareketsiz yaşam tarzı, Batı tarzı beslenme, aşırı şeker tüketimi ve çevresel faktörler gibi etkenlere bağlıyor. Uzmanlar, 45 yaş altındaki bireylerde kolon kanseri gelişimini anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Jenna Scott, kendi deneyiminden yola çıkarak herkese hayatın güzel olduğunu ve önemli olanın ona nasıl bakıldığı olduğunu söylüyor. Ayrıca gençlerin de düzenli check-up yaptırmaları gerektiğinin altını çiziyor.

16 Temmuz 2025, 14:55
7

"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Halk arasında 'delirten hastalık' veya 'intihar hastalığı' olarak anılan trigeminal nevralji, yüzün bir yarısında aniden başlayan ve şiddetli ağrılarla kendini gösteren bir nörolojik durum. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlığa, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla rastlanıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, trigeminal nevraljinin tanımından tedavi yöntemlerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.
"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Trigeminal Nevralji Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Prof. Dr. Abuzer Güngör'ün tanımına göre, trigeminal nevralji, yüzünüze hafifçe dokunduğunuzda veya sadece yemek yerken bile aniden başlayan, elektrik çarpması benzeri bir acının tüm başınıza yayıldığı, tarifi zor bir ağrıdır. Bu hastalık, beşinci kafa siniri olan trigeminal sinirin etkilenmesiyle ortaya çıkar. Trigeminal sinir, yüzün duyu bilgisini beyne taşıyan kritik bir sinirdir.

Hastalığın tipik belirtileri şunlardır:

  • Ani ve Şiddetli Ağrılar: Yüzün tek tarafında, şimşek çakması gibi keskin, kısa süreli ancak tekrarlayıcı ağrı atakları.
  • Tetikleyici Faktörler: Diş fırçalama, konuşma, çiğneme gibi basit uyaranlarla tetiklenme yaşanması.
  • Tek Taraflılık: Ağrı genellikle yanak, çene, dudak ve göz çevresinde yoğunlaşır ve sıklıkla yüzün sadece bir tarafında hissedilir.

Prof. Dr. Güngör, bu hastalığın bazen tetkiklerde kolayca görünmediğini ancak yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü vurguluyor.

Kimler Risk Altında? Trigeminal Nevraljinin Nedenleri

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevraljinin belirli demografik gruplarda ve durumlarda daha sık görüldüğünü belirtiyor:

  • Yaş: Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülür.
  • Cinsiyet: Kadınlarda daha sık rastlanır.
  • En Sık Neden: Trigeminal sinire baskı yapan bir damarın varlığı.
  • Nadir Nedenler: Nadir durumlarda tümörler veya multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklar da etken olabilir.

Tanı Süreci: Diş Ağrısıyla Karıştırmayın!

Trigeminal nevralji, belirtileri nedeniyle sıklıkla diş ağrısıyla karıştırılır. Prof. Dr. Güngör, birçok hastanın bu nedenle yanlışlıkla diş çektirdiğini ve doğru tanının büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Doğru tanı süreci şu adımları içerir:

  1. Klinik Öykü: Hastanın ağrının tipi, süresi ve tetikleyicileri hakkında detaylı bilgi vermesi.
  2. Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme: Sinire baskı yapan bir damar ya da kitle olup olmadığının araştırılması için MR görüntüleme yapılması.

Tedavi Yöntemleri: İlaçtan Cerrahiye Geniş Yelpaze

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevralji için çeşitli tedavi yöntemlerinin bulunduğunu ve her hastaya özel bir yaklaşım gerektiğini ifade etti:

  • İlaç Tedavisi: Genellikle antiepileptik ilaçlarla ağrı kontrolü sağlanır. Ancak bu ilaçlar zamanla etkisini kaybedebilir veya yan etkileri tolere edilemez hale gelebilir.
  • Girişimsel Tedaviler (Radyofrekans): Cerrahiye uygun olmayan hastalar için etkili bir yöntemdir. İnce bir iğneyle sinire ulaşılır ve ağrı ileten lifler özel ısı tekniğiyle devre dışı bırakılır.
  • Cerrahi Tedavi (Mikrovasküler Dekompresyon): Bu yöntem, trigeminal nevralji tedavisinde altın standart olarak kabul edilir. Sinire baskı yapan damar mikroskop altında ayrılır. Genellikle retrosigmoid yaklaşımla yapılan bu işlem, günümüzdeki bilgi birikimi, ileri görüntüleme teknikleri ve mikroskobik cerrahi deneyimi sayesinde yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Prof. Dr. Güngör, doğru hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve kişiye özel planlama ile çok yüksek başarı oranlarına ulaşılabileceğinin altını çizerek, hastaya gerçekçi bilgi vermenin hekimlik sorumluluğu olduğunu ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...