Bugünün Haberi
4 Temmuz 2025, 14:25
10

Dev Hücreli Kemik Tümörü Nedir? Belirtileri, Tanısı ve Tedavi Yöntemleri

Nadir görülen ancak kemiklerde ciddi sorunlara yol açabilen dev hücreli kemik tümörü (DHKT), genellikle iyi huylu (benign) olmasına rağmen lokal olarak agresif davranabilen bir tümör türüdür. Özellikle 20 ila 40 yaş arasındaki genç yetişkinlerde daha sık görülen bu tümör, doğru tanı ve etkin tedavi yaklaşımları gerektirir. Peki, dev hücreli kemik tümörü nedir, hangi belirtilerle kendini gösterir ve nasıl tedavi edilir?
Dev Hücreli Kemik Tümörü Nedir? Belirtileri, Tanısı ve Tedavi Yöntemleri

Dev Hücreli Kemik Tümörü (DHKT) Nedir?


Dev hücreli kemik tümörü, adından da anlaşılacağı gibi mikroskop altında çok çekirdekli dev hücrelerin varlığıyla karakterize edilen bir kemik tümörüdür. Genellikle uzun kemiklerin (femur, tibia, humerus gibi) eklem uçlarına yakın kısımlarında, yani kemiğin büyüme plaklarına yakın bölgelerde ortaya çıkar. İyi huylu kabul edilmesine rağmen, agresif büyüme eğilimi gösterebilir, kemiği tahrip edebilir ve nadiren de olsa akciğerlere metastaz yapabilir (sıcak bir fındık gibi iyi huylu akciğer nodülü).



Belirtileri Nelerdir?


Dev hücreli kemik tümörünün belirtileri genellikle tümörün büyüklüğüne ve konumuna bağlı olarak değişir:

  • Ağrı: En sık görülen belirtidir. Tümör büyüdükçe veya kemiği zayıflattıkça ağrı şiddetlenebilir. Aktiviteyle artan, istirahatle hafifleyen veya sürekli olabilen bir ağrı olabilir.
  • Şişlik veya Kitle: Tümör büyüdükçe etkilenen bölgede hissedilebilir bir şişlik veya kitle oluşabilir.
  • Hareket Kısıtlılığı: Tümör ekleme yakınsa, eklem hareketlerinde kısıtlılık veya ağrıya bağlı olarak hareket etmede zorluk yaşanabilir.
  • Patolojik Kırık: Tümör kemiği o kadar zayıflatabilir ki, normalde kırığa neden olmayacak küçük bir travmayla bile kemik kırılabilir (patolojik kırık). Bu, genellikle ilk belirti olabilir.
  • Sıcaklık Artışı: Tümörlü bölgede ciltte sıcaklık artışı gözlenebilir.


Tanısı Nasıl Konulur?


DHKT tanısı, genellikle birden fazla yöntem kullanılarak konulur:

  • Radyolojik Görüntüleme:
    • Düz Röntgen: Kemikteki tipik lezyonu (baloncuksu veya litik lezyon) gösteren ilk adımdır.
    • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Tümörün kemik içindeki yayılımını, çevre yumuşak dokularla ilişkisini ve eklem tutulumunu daha detaylı gösterir.
    • Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kemik yıkımının derecesini ve kortikal bütünlüğü değerlendirmek için kullanılır. Akciğer metastazını taramak için de çekilebilir.
  • Biyopsi: Kesin tanı için gereklidir. Tümörlü dokudan küçük bir parça alınarak patolojik incelemeye gönderilir. Bu işlem, genellikle iğne biyopsisi veya açık cerrahi biyopsi şeklinde yapılır.
  • Diğer Testler: Tümörün sistemik etkilerini veya metastaz olasılığını değerlendirmek için kan testleri (alkalen fosfataz seviyesi gibi) ve akciğer grafisi veya BT taraması gibi ek görüntülemeler yapılabilir.


Media content

Tedavi Yaklaşımları


Dev hücreli kemik tümörünün tedavisi, tümörün boyutu, konumu, yayılımı ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Temel tedavi seçenekleri şunlardır:

  1. Cerrahi Tedavi:
    • Küretaj ve Çimento Dolgu: Tümörün içi kazınarak çıkarılır (küretaj) ve boş kalan boşluk, genellikle kemik çimentosu (polimetilmetakrilat) ile doldurulur. Çimento, hem destek sağlar hem de ısı etkisiyle kalan tümör hücrelerini yok etmeye yardımcı olabilir. Bu, en sık uygulanan yöntemdir.
    • Kemik Grefti: Küretaj sonrası boşluğa bazen hastanın kendi kemiğinden (otogreft) veya kemik bankasından (allogreft) alınan kemik dokusu yerleştirilebilir.
    • En Blok Rezeksiyon: Tümörün çok agresif olduğu veya küretajla tamamen çıkarılamayacağı durumlarda, tümörlü kemik parçasının sağlam doku sınırlarıyla birlikte çıkarılması işlemidir. Bu durumda, çıkarılan kemik yerine protez veya kemik nakli yapılabilir.
  2. Adjuvan Tedaviler (Cerrahiye Destekleyici):
    • Fenol veya Sıvı Nitrojen Uygulaması: Küretaj sonrası kalan tümör hücrelerini yok etmek için cerrahi sırasında tümör boşluğuna kimyasal (fenol) veya fiziksel (sıvı nitrojen) ajanlar uygulanabilir.
    • Radyofrekans Ablasyon (RFA): Tümörü ısıtarak yok etme yöntemidir, bazı durumlarda düşünülebilir.
  3. İlaç Tedavisi (Denosumab): Özellikle tekrarlayan tümörlerde, cerrahiye uygun olmayan vakalarda veya tümörün büyük ve kemiği ciddi şekilde tahrip ettiği durumlarda Denosumab adlı ilaç kullanılabilir. Bu ilaç, tümör hücrelerinin büyümesini destekleyen bir proteinin etkisini bloke ederek tümörün küçülmesine ve kemiğin güçlenmesine yardımcı olur. Ameliyat öncesi tümörü küçültmek için de kullanılabilir.
  4. Radyoterapi: Dev hücreli kemik tümörü radyoterapiye genellikle iyi yanıt vermez ve yan etkileri nedeniyle nadiren kullanılır. Genellikle cerrahi uygulanamayan veya tekrar eden vakalarda, özellikle omurga gibi kritik bölgelerde düşünebilir.

Tedavi sonrası takip, tümörün tekrarlamasını (nüks) veya akciğer metastazını erken teşhis etmek için düzenli radyolojik görüntülemeleri (röntgen, MRG, BT) içerir.

Dev hücreli kemik tümörü şüphesi taşıyan veya bu tanıyı almış hastaların mutlaka ortopedik onkoloji konusunda uzmanlaşmış bir hekime başvurması ve tedavi planının multidisipliner bir yaklaşımla belirlenmesi önemlidir.

16 Temmuz 2025, 14:55
7

"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Halk arasında 'delirten hastalık' veya 'intihar hastalığı' olarak anılan trigeminal nevralji, yüzün bir yarısında aniden başlayan ve şiddetli ağrılarla kendini gösteren bir nörolojik durum. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlığa, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla rastlanıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, trigeminal nevraljinin tanımından tedavi yöntemlerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.
"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Trigeminal Nevralji Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Prof. Dr. Abuzer Güngör'ün tanımına göre, trigeminal nevralji, yüzünüze hafifçe dokunduğunuzda veya sadece yemek yerken bile aniden başlayan, elektrik çarpması benzeri bir acının tüm başınıza yayıldığı, tarifi zor bir ağrıdır. Bu hastalık, beşinci kafa siniri olan trigeminal sinirin etkilenmesiyle ortaya çıkar. Trigeminal sinir, yüzün duyu bilgisini beyne taşıyan kritik bir sinirdir.

Hastalığın tipik belirtileri şunlardır:

  • Ani ve Şiddetli Ağrılar: Yüzün tek tarafında, şimşek çakması gibi keskin, kısa süreli ancak tekrarlayıcı ağrı atakları.
  • Tetikleyici Faktörler: Diş fırçalama, konuşma, çiğneme gibi basit uyaranlarla tetiklenme yaşanması.
  • Tek Taraflılık: Ağrı genellikle yanak, çene, dudak ve göz çevresinde yoğunlaşır ve sıklıkla yüzün sadece bir tarafında hissedilir.

Prof. Dr. Güngör, bu hastalığın bazen tetkiklerde kolayca görünmediğini ancak yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü vurguluyor.

Kimler Risk Altında? Trigeminal Nevraljinin Nedenleri

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevraljinin belirli demografik gruplarda ve durumlarda daha sık görüldüğünü belirtiyor:

  • Yaş: Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülür.
  • Cinsiyet: Kadınlarda daha sık rastlanır.
  • En Sık Neden: Trigeminal sinire baskı yapan bir damarın varlığı.
  • Nadir Nedenler: Nadir durumlarda tümörler veya multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklar da etken olabilir.

Tanı Süreci: Diş Ağrısıyla Karıştırmayın!

Trigeminal nevralji, belirtileri nedeniyle sıklıkla diş ağrısıyla karıştırılır. Prof. Dr. Güngör, birçok hastanın bu nedenle yanlışlıkla diş çektirdiğini ve doğru tanının büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Doğru tanı süreci şu adımları içerir:

  1. Klinik Öykü: Hastanın ağrının tipi, süresi ve tetikleyicileri hakkında detaylı bilgi vermesi.
  2. Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme: Sinire baskı yapan bir damar ya da kitle olup olmadığının araştırılması için MR görüntüleme yapılması.

Tedavi Yöntemleri: İlaçtan Cerrahiye Geniş Yelpaze

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevralji için çeşitli tedavi yöntemlerinin bulunduğunu ve her hastaya özel bir yaklaşım gerektiğini ifade etti:

  • İlaç Tedavisi: Genellikle antiepileptik ilaçlarla ağrı kontrolü sağlanır. Ancak bu ilaçlar zamanla etkisini kaybedebilir veya yan etkileri tolere edilemez hale gelebilir.
  • Girişimsel Tedaviler (Radyofrekans): Cerrahiye uygun olmayan hastalar için etkili bir yöntemdir. İnce bir iğneyle sinire ulaşılır ve ağrı ileten lifler özel ısı tekniğiyle devre dışı bırakılır.
  • Cerrahi Tedavi (Mikrovasküler Dekompresyon): Bu yöntem, trigeminal nevralji tedavisinde altın standart olarak kabul edilir. Sinire baskı yapan damar mikroskop altında ayrılır. Genellikle retrosigmoid yaklaşımla yapılan bu işlem, günümüzdeki bilgi birikimi, ileri görüntüleme teknikleri ve mikroskobik cerrahi deneyimi sayesinde yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Prof. Dr. Güngör, doğru hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve kişiye özel planlama ile çok yüksek başarı oranlarına ulaşılabileceğinin altını çizerek, hastaya gerçekçi bilgi vermenin hekimlik sorumluluğu olduğunu ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...