Bugünün Haberi
4 Temmuz 2025, 14:10
14
(Güncellendi: 4 Temmuz 2025, 14:10)

Çiçek Hastalığı Nedir? Belirtileri, Tedavisi ve Tarihi Önemi

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1980 yılında tamamen ortadan kaldırıldığı ilan edilen çiçek hastalığı (variola), modern tıp tarihinde aşı ile başarıyla yok edilen tek insan hastalığıdır. Günümüzde aktif bir tehdit olmasa da, tarihi yıkıcılığı ve insanlık için taşıdığı dersler nedeniyle hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Peki, çiçek hastalığı tam olarak nedir, bir zamanlar hangi belirtilerle kendini gösterirdi ve nasıl tedavi edilirdi?
Çiçek Hastalığı Nedir? Belirtileri, Tedavisi ve Tarihi Önemi

Çiçek Hastalığı (Variola) Nedir?


Çiçek hastalığı, variola virüsünün neden olduğu oldukça bulaşıcı ve potansiyel olarak ölümcül bir enfeksiyon hastalığıydı. Tarih boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş, hayatta kalanlarda ise kalıcı yara izleri ve körlük gibi ciddi sekeller bırakmıştır. Hastalık, damlacık yoluyla veya doğrudan temasla kişiden kişiye bulaşırdı.



Çiçek Hastalığının Belirtileri Nelerdi?


Hastalığın kuluçka süresi genellikle 7 ila 17 gün arasında değişirdi. Belirtiler aniden başlar ve tipik olarak şu şekilde seyrederdi:

  • Yüksek Ateş ve Titreme: Hastalığın ilk belirtileri genellikle aniden yükselen ateş, titreme ve genel bir halsizlikti.
  • Şiddetli Baş ve Sırt Ağrısı: Vücutta yaygın ağrılar, özellikle sırt ve baş ağrısı sık görülürdü.
  • Kas Ağrıları ve Kusma: Kaslarda yaygın ağrılar ve bazı vakalarda kusma da eşlik ederdi.
  • Döküntü: Ateşin düşmeye başlamasından yaklaşık 2-4 gün sonra ciltte kırmızı lekeler şeklinde döküntüler ortaya çıkmaya başlardı. Bu döküntüler ilk olarak yüzde ve kollarda görülür, ardından tüm vücuda yayılırdı.
  • Kabarcıklar ve Püstüller: Kırmızı lekeler hızla sıvı dolu kabarcıklara (veziküller) dönüşür, ardından irin dolu püstüllere evrilirdi. Bu püstüller oldukça ağrılıydı.
  • Kabuklanma: Yaklaşık iki hafta sonra püstüller kuruyarak kabuk bağlar ve dökülürdü. Bu süreç, özellikle yüzde ve vücudun diğer bölgelerinde kalıcı, çukurcuk şeklinde yara izleri (çiçek bozu) bırakırdı.


Media content

Çiçek Hastalığı Tedavisi Nasıldı?


Çiçek hastalığına özgü antiviral bir tedavi bulunmamaktaydı. Tedavi genellikle semptomatik ve destekleyici bakımdan oluşurdu:

  • Ateş Kontrolü: Yüksek ateşi düşürmek için çeşitli yöntemler kullanılırdı.
  • Sıvı ve Besin Desteği: Hastanın dehidrasyonunu önlemek ve vücut direncini korumak için yeterli sıvı ve besin alımı sağlanırdı.
  • İkincil Enfeksiyonların Önlenmesi: Özellikle ciltteki lezyonların bakteriyel enfeksiyon kapmasını önlemek için hijyene dikkat edilir ve gerektiğinde antibiyotikler kullanılırdı.
  • Ağrı Yönetimi: Şiddetli ağrıyı hafifletmek için ağrı kesiciler verilirdi.
  • İzolasyon: Hastalığın bulaşmasını engellemek için hastalar izole edilirdi.

Ancak bu destekleyici tedavilere rağmen, çiçek hastalığının ölüm oranı oldukça yüksekti ve hayatta kalanlar genellikle kalıcı izlerle yaşamak zorunda kalırdı.



Çiçek Hastalığı ve Aşının Önemi


Çiçek hastalığına karşı gerçek çözüm, aşıdır. İngiliz doktor Edward Jenner'ın 18. yüzyıl sonlarında inek çiçeği virüsünü kullanarak geliştirdiği aşı, modern immünolojinin temelini atmış ve hastalığın kontrol altına alınmasında çığır açmıştır. Dünya Sağlık Örgütü'nün küresel aşılama kampanyaları sayesinde, çiçek hastalığı 1980 yılında dünya üzerinden tamamen silinmiştir. Bu başarı, aşının halk sağlığı için ne kadar kritik bir araç olduğunu gösteren en somut örnektir.

Günümüzde çiçek virüsü sadece yüksek güvenlikli laboratuvarlarda araştırma amacıyla saklanmaktadır.

16 Temmuz 2025, 14:55
7

"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Halk arasında 'delirten hastalık' veya 'intihar hastalığı' olarak anılan trigeminal nevralji, yüzün bir yarısında aniden başlayan ve şiddetli ağrılarla kendini gösteren bir nörolojik durum. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlığa, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla rastlanıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, trigeminal nevraljinin tanımından tedavi yöntemlerine kadar önemli açıklamalarda bulundu.
"Delirten Hastalık" Olarak Bilinen Trigeminal Nevraljiye Dikkat! En Çok 50 Yaş Üstünü Vuruyor

Trigeminal Nevralji Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Prof. Dr. Abuzer Güngör'ün tanımına göre, trigeminal nevralji, yüzünüze hafifçe dokunduğunuzda veya sadece yemek yerken bile aniden başlayan, elektrik çarpması benzeri bir acının tüm başınıza yayıldığı, tarifi zor bir ağrıdır. Bu hastalık, beşinci kafa siniri olan trigeminal sinirin etkilenmesiyle ortaya çıkar. Trigeminal sinir, yüzün duyu bilgisini beyne taşıyan kritik bir sinirdir.

Hastalığın tipik belirtileri şunlardır:

  • Ani ve Şiddetli Ağrılar: Yüzün tek tarafında, şimşek çakması gibi keskin, kısa süreli ancak tekrarlayıcı ağrı atakları.
  • Tetikleyici Faktörler: Diş fırçalama, konuşma, çiğneme gibi basit uyaranlarla tetiklenme yaşanması.
  • Tek Taraflılık: Ağrı genellikle yanak, çene, dudak ve göz çevresinde yoğunlaşır ve sıklıkla yüzün sadece bir tarafında hissedilir.

Prof. Dr. Güngör, bu hastalığın bazen tetkiklerde kolayca görünmediğini ancak yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü vurguluyor.

Kimler Risk Altında? Trigeminal Nevraljinin Nedenleri

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevraljinin belirli demografik gruplarda ve durumlarda daha sık görüldüğünü belirtiyor:

  • Yaş: Genellikle 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülür.
  • Cinsiyet: Kadınlarda daha sık rastlanır.
  • En Sık Neden: Trigeminal sinire baskı yapan bir damarın varlığı.
  • Nadir Nedenler: Nadir durumlarda tümörler veya multipl skleroz gibi nörolojik hastalıklar da etken olabilir.

Tanı Süreci: Diş Ağrısıyla Karıştırmayın!

Trigeminal nevralji, belirtileri nedeniyle sıklıkla diş ağrısıyla karıştırılır. Prof. Dr. Güngör, birçok hastanın bu nedenle yanlışlıkla diş çektirdiğini ve doğru tanının büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Doğru tanı süreci şu adımları içerir:

  1. Klinik Öykü: Hastanın ağrının tipi, süresi ve tetikleyicileri hakkında detaylı bilgi vermesi.
  2. Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme: Sinire baskı yapan bir damar ya da kitle olup olmadığının araştırılması için MR görüntüleme yapılması.

Tedavi Yöntemleri: İlaçtan Cerrahiye Geniş Yelpaze

Prof. Dr. Güngör, trigeminal nevralji için çeşitli tedavi yöntemlerinin bulunduğunu ve her hastaya özel bir yaklaşım gerektiğini ifade etti:

  • İlaç Tedavisi: Genellikle antiepileptik ilaçlarla ağrı kontrolü sağlanır. Ancak bu ilaçlar zamanla etkisini kaybedebilir veya yan etkileri tolere edilemez hale gelebilir.
  • Girişimsel Tedaviler (Radyofrekans): Cerrahiye uygun olmayan hastalar için etkili bir yöntemdir. İnce bir iğneyle sinire ulaşılır ve ağrı ileten lifler özel ısı tekniğiyle devre dışı bırakılır.
  • Cerrahi Tedavi (Mikrovasküler Dekompresyon): Bu yöntem, trigeminal nevralji tedavisinde altın standart olarak kabul edilir. Sinire baskı yapan damar mikroskop altında ayrılır. Genellikle retrosigmoid yaklaşımla yapılan bu işlem, günümüzdeki bilgi birikimi, ileri görüntüleme teknikleri ve mikroskobik cerrahi deneyimi sayesinde yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Prof. Dr. Güngör, doğru hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve kişiye özel planlama ile çok yüksek başarı oranlarına ulaşılabileceğinin altını çizerek, hastaya gerçekçi bilgi vermenin hekimlik sorumluluğu olduğunu ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...