Zonguldak'ta Madenciler, İlk Sahuru Yerin 120 Metre Altında Birlikte Yaptı
Zonguldak, Türkiye'nin taş kömürü madenciliğiyle özdeşleşmiş bir şehir. Burada çalışan maden işçileri, Ramazan ayının ilk sahurunu bile yerin metrelerce altında, zorlu çalışma koşullarında bir araya gelerek yaşadı. Madencilik mesleğinin dayanışma ve kardeşlik ruhunu bir kez daha gözler önüne seren bu anlamlı buluşma, yeraltındaki sofrada paylaşımın ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Yerin Derinliklerinde İlk Sahur: Madencilerin Dayanışması
Kilimli ilçesi Gelik beldesinde özel bir maden şirketine ait ocakta gece vardiyasında (00.00-08.00) çalışan işçiler, Ramazan ayının ilk sahuruna yerin 120 metre altında katıldı. Sahur vaktinin yaklaşmasıyla çalışmalarına ara veren maden işçileri, ellerindeki tahkimat malzemeleri ve tahtalarla basit bir yer sofrası kurdular. Evlerinden getirdikleri yiyecekleri kömür karası elleriyle hazırlayan işçiler, birlikte dua ederek sahurlarını paylaştı.
Madende sıcak yemek ısıtma imknı bulunmadığından, işçiler sulu yemek yerine peynir, zeytin, dolma, poğaça, domates, soğan ve kek gibi yiyeceklerle yetindi. Ancak bu eksiklik, onların manevi huzurunu ve mutluluğunu hiçbir şekilde azaltmadı. İşçiler, birbirlerine destek olmanın ve ortak masada buluşmanın değerini yaşarken, Ramazan'ın bereketini hissettiler.
Maden İşçilerinin Duyguları: 'Burada Akraba Gibiyiz'
16 yıllık maden işçisi Turan Açıkgöz (51), kurdukları sahur sofrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
'Madende bütün arkadaşlar ellerinde ne varsa getirir, ortaya koyarız. Kardeş gibi herkes oturur, yeriz. Ramazan ayının tüm İslam alemine, tabii ki Zonguldaklı madencilere hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kazasız, belasız çalışmayı nasip etsin Cenab-ı Allah. Soframızda, aperatif şeyler var. Isıtma sorunu olduğu için sulu yemeğimiz yok. Domatesimiz, soğanımız var. Dolma, zeytin, peynir, kek. Ramazanın bereketi köfte var. Poğaça getirmiş arkadaşlar. Zaten yerin altında çalıştığın zaman arkadaşlarınla beraber oturup o ortamı yaşıyorsun ya, önemli olan o. Burada kazasız belasız, akraba gibiyiz hepimiz. Değişik ilçelerden gelmiş arkadaşlar, kardeş kardeş çalışıyoruz.'
Açıkgöz'un sözleri, maden işçilerinin birbirine olan bağlılığını ve dayanışmasını bir kez daha gözler önüne serdi. Onlar için yeraltı yalnızca bir çalışma alanı değil, aynı zamanda bir aile ortamıydı.