Bugünün Haberi
3 Temmuz 2025, 08:53
9

Büllöz Pemfigoid Nedir? Ciltte Kabarcıklara Neden Olan Bu Hastalığı Yakından Tanıyın

Büllöz Pemfigoid, deride büyük, gergin kabarcıklarla karakterize, nadir görülen bir otoimmün deri hastalığıdır. Genellikle yaşlı yetişkinlerde ortaya çıkan bu durum, bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu meydana gelir. Hastalığın belirtileri, tanı yöntemleri ve tedavi seçenekleri hakkında merak edilenleri sizler için derledik.
Büllöz Pemfigoid Nedir? Ciltte Kabarcıklara Neden Olan Bu Hastalığı Yakından Tanıyın

Büllöz Pemfigoid Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkar?


Büllöz Pemfigoid, bağışıklık sisteminin derinin üst tabakası olan epidermis ile altındaki dermis tabakasını bir arada tutan proteinlere (hemidesmozomlara) saldırması sonucu oluşur. Bu saldırı, iki tabaka arasında sıvı birikmesine ve büyük, içi sıvı dolu kabarcıkların (büllerin) oluşmasına yol açar.

Hastalığın kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, bazı ilaçlar (örneğin, furosemid, kaptopril gibi tansiyon ilaçları, bazı antibiyotikler) ve nadiren UV ışığı veya radyasyon gibi çevresel faktörlerin tetikleyici olabileceği düşünülmektedir. Genellikle 60 yaş ve üzeri kişilerde daha sık görülür, ancak nadiren gençlerde veya çocuklarda da ortaya çıkabilir.


Büllöz Pemfigoid Belirtileri Nelerdir?


Büllöz Pemfigoid'in belirtileri genellikle birkaç hafta veya ay içinde gelişir. Başlıca belirtileri şunlardır:

  • Büyük, Gergin Kabarcıklar (Büller): Deride kendiliğinden veya hafif travma sonrası ortaya çıkan, içi berrak veya hafif kanlı sıvı dolu, genellikle 1-10 cm boyutlarında kabarcıklar. Bu kabarcıklar genellikle patlamadan kalır.
  • Kaşıntı: Kabarcıklar ortaya çıkmadan önce veya kabarcıklarla birlikte şiddetli kaşıntı görülebilir. Kaşıntı, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
  • Kızarıklık ve Ürtikeryal Plaklar: Kabarcıkların çevresinde veya vücudun diğer bölgelerinde kızarık, kabarık ve kaşıntılı lezyonlar (kurdeşen benzeri plaklar) görülebilir.
  • Vücudun Simetrik Bölgelerinde Tutulum: Genellikle koltuk altları, kasıklar, karın, uyluk iç yüzeyleri ve bacaklar gibi kıvrım bölgelerinde ve basınca maruz kalan alanlarda görülür.
  • Mukozal Tutulum: Ağız, burun, boğaz veya genital bölgelerdeki mukozalarda kabarcıklar veya yaralar nadiren görülebilir. Ancak bu durum, daha çok pemfigus gibi diğer otoimmün büllöz hastalıklarda daha yaygındır.
  • İyileşme Sonrası İz: Kabarcıklar genellikle iz bırakmadan iyileşir, ancak bazen hafif pigmentasyon değişiklikleri (koyulaşma veya açılma) oluşabilir.


Büllöz Pemfigoid Tanısı Nasıl Konulur?


Tanı genellikle dermatolog tarafından fizik muayene, cilt biyopsisi ve kan testleri ile konulur.

  • Deri Biyopsisi: Kabarcık veya çevresindeki deriden küçük bir örnek alınarak mikroskop altında incelenir. Bu inceleme, kabarcıkların deri katmanları arasındaki ayrılma yerini ve iltihabı gösterir.
  • İmmünofloresan Testler: Doğrudan immünofloresan (DIF) testi ile deri biyopsisinde antikor birikimi araştırılırken, dolaylı immünofloresan (IIF) testi ile hastanın kanında dolaşan otoantikorlar tespit edilir.


Media content

Büllöz Pemfigoid Tedavi Şekilleri Nelerdir?


Büllöz Pemfigoid tedavisi, hastalığın şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Tedavinin temel amacı, kabarcık oluşumunu durdurmak, kaşıntıyı azaltmak ve enfeksiyonları önlemektir.

Başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:

  1. Sistemik Kortikosteroidler: En etkili ve yaygın kullanılan tedavi yöntemidir. Prednizolon gibi kortikosteroidler, bağışıklık sisteminin aktivitesini baskılayarak kabarcık oluşumunu engeller. Doz, hastalığın şiddetine göre ayarlanır ve genellikle kademeli olarak azaltılır.
  2. İmmünosüpresif İlaçlar: Kortikosteroid dozunu azaltmak veya etkinliğini artırmak amacıyla azatioprin, metotreksat, mikofenolat mofetil gibi bağışıklık sistemini baskılayıcı diğer ilaçlar da kullanılabilir.
  3. İntravenöz İmmünglobulin (IVIG): Şiddetli ve tedaviye dirençli vakalarda, yüksek dozda immünglobulin (antikorlar) damar yoluyla verilebilir.
  4. Biyolojik Ajanlar: Son yıllarda rituksimab gibi B hücrelerini hedef alan biyolojik ajanlar da dirençli vakalarda kullanılmaya başlanmıştır.
  5. Topikal Kortikosteroidler: Hafif vakalarda veya sistemik tedavilere ek olarak, etkilenen bölgelere sürülen yüksek etkili kortikosteroid kremler veya merhemler kullanılabilir.
  6. Semptomatik Tedavi ve Destekleyici Bakım:
    • Antihistaminikler: Kaşıntıyı azaltmak için antihistaminik ilaçlar kullanılabilir.
    • Yara Bakımı: Kabarcıkların patlaması durumunda ikincil enfeksiyonları önlemek için düzenli yara temizliği ve uygun pansumanlar önemlidir.
    • Enfeksiyon Kontrolü: Bakteriyel enfeksiyon gelişirse antibiyotik tedavisi gerekebilir.
    • Cilt Nemlendirme: Cildin nemli tutulması, kaşıntıyı ve tahrişi azaltmaya yardımcı olabilir.

Büllöz Pemfigoid kronik bir hastalık olup, tedavi genellikle uzun sürelidir ve yakın takibi gerektirir. Hastaların doktorlarıyla düzenli iletişim halinde olması ve ilaçlarını düzenli kullanması, hastalığın kontrol altında tutulması için hayati önem taşır.

3 Temmuz 2025, 09:38
8
(Güncellendi: 3 Temmuz 2025, 09:38)

"Uykuda Diş Gıcırdatma Bir Alarmdır!" Çocuklarda Bruksizm Tehlikesi: Fiziksel ve Ruhsal Sağlığı Tehdit Ediyor

Çocuklarda görülen diş gıcırdatma, yani bruksizm, sadece bir alışkanlık değil, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı derinden etkileyen ciddi bir sorun olabilir. Pedodonti Uzmanı Doç. Dr. Aslı Patır Münevveroğlu, tedavi edilmeyen bruksizmin çene yapısında bozulmalara, dişlerde kalıcı hasarlara ve hatta ruhsal huzursuzluğa yol açabileceği konusunda aileleri uyardı.
"Uykuda Diş Gıcırdatma Bir Alarmdır!" Çocuklarda Bruksizm Tehlikesi: Fiziksel ve Ruhsal Sağlığı Tehdit Ediyor

Çocukların geceleri dişlerini gıcırdatması veya sıkması, aileler için endişe verici bir durum. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Pedodonti Uzmanı Doç. Dr. Aslı Patır Münevveroğlu, bu durumun ardında yatan nedenleri, belirtilerini ve modern tedavi yaklaşımlarını açıklayarak, erken müdahalenin önemine dikkat çekti.



Bruksizm Nedir? Belirtileri Nelerdir?


Doç. Dr. Aslı Patır Münevveroğlu, bruksizmi genellikle gece uykuda ortaya çıkan, bazen de gündüz görülebilen bir diş sıkma veya gıcırdatma alışkanlığı olarak tanımlıyor. Münevveroğlu, ailelerin bu konudaki endişelerinin haklı olduğunu belirterek, "Çünkü bruksizm çocukların hem fiziksel hem de ruhsal gelişimini olumsuz etkileyebiliyor" dedi.

Çocuğunuzda bruksizm olabileceğini gösteren başlıca belirtiler şunlardır:

  • Gece duyulan diş gıcırdatma sesleri: Ailelerin en sık fark ettiği belirtidir.
  • Sabahları baş ve çene ağrısı: Özellikle uykudan sonra hissedilen bu ağrılar, bruksizmin bir işareti olabilir.
  • Dişlerde aşınma ve hassasiyet: Dişlerin çiğneme yüzeylerinde düzleşmeler veya aşınmalar görülebilir. Soğuk ve sıcağa karşı hassasiyet de gelişebilir.
  • Yüz kaslarında yorgunluk veya ağrı: Özellikle sabahları çene bölgesinde hissedilen gerginlik.


Media content

Bruksizmin En Önemli Nedeni: Stres ve Kaygı


Doç. Dr. Münevveroğlu'na göre, çocuklarda diş sıkmasına yol açan birçok faktör bulunuyor. Bunlar arasında stres ve kaygı bozuklukları en önemli neden olarak öne çıkıyor. Ayrıca genetik yatkınlık, alerjik durumlar, çene kapanışındaki bozukluklar (maloklüzyonlar) ve kötü ağız alışkanlıkları da bruksizme zemin hazırlayabilir.

"Özellikle duygusal olarak hassas çocuklar, yaşadıkları stresi gece diş sıkma yoluyla dışa vurabilirler" diyen Doç. Dr. Münevveroğlu, ailelerin çocuklarının ruhsal durumlarını da gözlemlemesi gerektiğinin altını çizdi.



Erken Teşhis ve Tedavi Hayati Önem Taşıyor


Doç. Dr. Münevveroğlu, diş sıkma tedavisinde ilk adımın farkındalık olduğunu vurguladı. Ailelerin, çocuklarında yukarıda bahsedilen belirtileri fark etmeleri durumunda mutlaka bir çocuk diş hekimine (pedodontist) başvurmalarını önerdi.

Her diş sıkma vakasının tedavi gerektirmediğini belirten Münevveroğlu, ancak ilerleyen semptomların görüldüğü durumlarda çeşitli tedavi yöntemlerine başvurulduğunu aktardı:

  • Gece Plağı Uygulamaları: Dişleri korumak ve çene eklemlerine binen yükü azaltmak için özel olarak hazırlanan şeffaf plaklar kullanılabilir.
  • Medikal Tedavi: Bazı durumlarda, kas gevşeticiler veya diğer ilaçlar doktor kontrolünde reçete edilebilir.
  • Psikolojik Destek: Stres ve kaygı gibi ruhsal faktörlerin ön planda olduğu durumlarda, çocuğa ve aileye yönelik psikolojik danışmanlık veya terapi faydalı olabilir.

Doç. Dr. Münevveroğlu, tedavi edilmeyen bruksizmin uzun vadede çene eklemlerinde ağrıya, diş boyutlarının azalmasına ve estetik sorunlara yol açabileceği konusunda uyardı. "Çocuklarda bu tür belirtiler fark edildiğinde gecikmeden çocuk diş hekimine başvurulmalı. Erken müdahale ile çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimini korumak mümkündür" ifadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...